Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

gözetmek ne demek?

 - 3 sözlük, 3 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

gözetmek anlamı
(-i) 1. Korumak, bakmak, özen göstermek, himaye etmek: Büyük kardeşler küçükleri gözetir. 2. Önem vermek, göz önünde bulundurmak, ayrı tutmak. 3. (nsz) Kollamak, beklemek: Fırsat gözetmek. Uygun bir zaman gözetmek. 4. Bir sonuca giderken bütün ayrıntı ve etkenleri dikkate almak. 5. Kayırmak.

Tarama Sözlüğü

gözetmek anlamı
1. Gözetlemek, beklemek, bakmak, ummak. 2. Riayet etmek, göz önünde bulundurmak.

Türkçe - İngilizce

gözetmek anlamı
fiil
1) oversee
2) supervise
3) protect
4) guard
5) wink
6) make eyes
7) study
8) tend
9) cock one's eye at

gözetmek eş anlamlısı

bakmak
(-e) 1. Bakışı bir şey üzerine çevirmek: "Zamanla nasıl değişiyor insan / Hangi resmime baksam ben değilim" -C. S. Tarancı. 2. Aramak. 3. Bir şeyin yüzü bir yöne doğru olmak: "Limana bakan penceresinden deniz görünürdü." -O. V. Kanık. 4. Bir şeyin gelişmesi veya iyi bir durumda kalması için emek vermek. 5. Beslemek, geçindirmek: Üç çocuklu bir aileye bakıyor. 6. Bir iş birinden beklenmek: Evin bütün işleri bana bakıyor. 7. Hastayı muayene etmek. 8. Tedavi etmek için ilgilenmek. 9. Yoklamak, incelemek, denemek: Git bak bakalım, evdeler mi? Şu hesaba sen de bak. Yemeğin tadına bakar mısınız? 10. Bir işi yapmak, bir işi yapmakla görevli olmak: Pasaport işine polis bakar. 11. (nsz) İlgilenmek: "Baktılar, ettiler, ilaç, tedavi, faydası olmadı." -E. Bener. 12. Uğraşmak, meşgul olmak: Çocuğum, sen derslerine bak. 13. Yapılabilmesi bir şeye bağlı bulunmak: Bu iş beş bin liraya bakar. 14. Gözetmek, korumak. 15. Renklerde benzemek, andırmak: Bu kumaşın rengi yeşile bakıyor. 16. Önem vermek, önem vererek üzerinde durmak: "Aşka kutsal gözle bakanları üzmekten korkarım." -R. H. Karay. 17. (nsz) Anlamak, farkına varmak: "Bazı akşamlar bakarım Halil savuşur, nereye gittiğini de kimseye söylemez." -M. Ş. Esendal. 18. Başka bir şeyle ilgilenmeyip elindeki veya önündeki işle uğraşır olmak: Yemeğini yemene bak! Vaktini boş geçirmemeye bak! 19. (nsz) Bebeğin veya çocuğun eğitim ve bakımıyla ilgilenmek: "Kadınlar, iş dönüşü çocuk bakıyor, yemek hazırlıyorlardı, o yorgunlukla." -N. Cumalı.
beklemek
(nsz) 1. Bir iş oluncaya, biri gelinceye değin bir yerde kalmak, durmak: "Ben de seni bekliyordum zaten." -A. Ümit. 2. (-i) Süre tanımak, acele etmemek: "Bu ikramın sebebini anlamak için telaşsız bekledi." -N. Hikmet. 3. (-i) Bir şeyi, bir kimseyi gözetmek, korumak, muhafaza etmek: Eşyayı beklemek. Tutukluları beklemek. 4. Ummak: "Nikâhtan bu kadar keramet bekleme!" -P. Safa. 5. Karşılaşma ihtimali bulunmak: "Oysa bizi bekleyen yaşam bu değildi." -R. Mağden. 6. Aramak, istemek: "Bu tecrübeli deniz kurdunun muhakkak bir beklediği var." -F. F. Tülbentçi. 7. Oyalanmak.
himaye etmek
korumak, kayırmak, gözetmek.
kayırmak
(-i) 1. Koruyarak başarısını sağlamak, elinden tutmak, himmet etmek: "Bizi kayıran, arayan yok." -H. R. Gürpınar. 2. Birini, başkalarının veya işin zararı pahasına tutmak: "Güzelle yüceltirim insanlığı, işim bu / Çirkini, kabayı ve hamı kayıramam ki." -A. M. Dranas. 3. Birine haksız yere kolaylıklar sağlamak, iltimas etmek.
kollamak
(-i) 1. Olmasını, ortaya çıkmasını beklemek, gözetmek: "Kocamı kıskanıyor, aradan atmak için vesileler kolluyormuş." -S. M. Alus. 2. Göz önünde tutmak, gözlemek: "Daima biraz kollayan, bir tilki gibi tetikte ve hamarat görünürdü." -A. Ş. Hisar. 3. Korumak, gözetmek: "O güne kadar ona iyi bak, değerini bil, onu kolla, demişti." -N. Araz.
korumak
(-i, -den) 1. Bir kimseyi veya bir şeyi dış etkilerden, tehlikeden, zor bir durumdan uzak tutmak, esirgemek, muhafaza etmek, vikaye etmek, sıyanet etmek: "Orasını tozdan, yağmurdan korumak borcumuzdur." -O. S. Orhon. 2. Güçlü bir kimse veya kuruluş, güçsüz birini veya bir şeyi desteklemek, himaye etmek: "Beni kendi kardeşi gibi sever, babasının hışmından korurdu." -R. Enis. 3. (-i) Tehlikeye karşı denetimi altında bulundurmak, savunmak, müdafaa etmek: Yurdu korumak. 4. (-i) Tehlikeli, zararlı durumları önlemek: İlaçla meyveleri korudu. 5. (-i) mec. Bir şeyin eskimesini, yıpranmasını önlemek için gereken dikkat ve özeni göstermek: Üstünü başını biraz korusaydın bu kadar kirlenmezdi. 6. (-i) mec. Süregelen bir durumun değişikliğe uğramasını önlemek: Geleneklerini koruyorlar. 7. (-i) mec. Karşılamak, denk gelmek: Bu işin geliri masrafını korumaz.

"gözetmek" için örnek kullanımlar

Hükümet ya dengeleri gözetmek istiyor ya da bir dediği diğerini tutmuyor.
The government wants to protect the balances or say or do not match the other.
Kaynak: evrensel.net
Şehidimin üzerinden maddi rant üzerine konabilmek için manevi rant gözetmek!
Could take on the spiritual to the material of martyrs rant rant to observe!
Kaynak: yerelgundem.com
Bu şehrin iyi olması için bir partiyi gözetmek mi gerekiyor?
Do you need to protect a party for the good of this city?
Kaynak: yenialanya.com
Ancak bu hayat okulunda 'adalet'i gözetmek şüphesiz en önemli gereklerden biridir.
However, this school of life 'Adalet observe the requirements, there certainly is one of the most important.
Kaynak: timeturk.com
r'yi 4 olarak alırsak, permütasyonların sayısı 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10 kümesinden sırayı da gözetmek suretiyle oluşturulabilecek 4
Kaynak: Permütasyon
saray protokolunu gözetmek gibi görevler üstlendiler. II. Abdülhamit döneminde devletin yönetimi Bab-ı Ali'den çok saraydan yapıldığı
Kaynak: Mabeyin
Rus sarayında ailesinin çıkarlarını gözetmek için fazla çaba harcamadı ve geleceğin çariçesi Yekaterina'nın (II. Yekaterina ) aşığı oldu.
Kaynak: II. Stanisław August Poniatowski
Mahalli idare yatırım ve hizmetlerinin kalkınma planları ile yıllık programlara uygun şekilde yapılmasını gözetmek, Mahalli idarelerin
Kaynak: T.C. İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü
Genellikle, ticari ve sınaî alanda ülkesinin çıkarlarını gözetmek, vatandaşların haklarının korunması, seyrüsefer kontrolü, noter lik gibi
Kaynak: Konsolosluk
Nizamnamede mesleğin icrası sırasında iyi niyet gözetmek, düzgün bir Türkçe ve yabancı dil bilgisi yeterliliğinin sınavla tespiti
Kaynak: Rehber
Spor faaliyetlerinin plan ve program dahilinde ve mevzuata uygun bir şekilde yürütülmesini gözetmek, gelişmesini ve yaygınlaşmasını teşvik
Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Gençlik ve Spor Bakanlığı
yönetim sistemlerini gözden geçirmek, teşkilat yapısı ve yönetim süreçlerinin etkililiğini gözetmek vc yönetimin geliştirilmesini sağlamak.
Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Avrupa Birliği Bakanlığı
Başbakan, Bakanların görevlerinin Anayasa ve kanunlara uygun olarak yerine getirilmesini gözetmek ve düzeltici tedbirleri almakla
Kaynak: Türkiye'de yürütme
kişinin suçu sabitlenene dek masum olduğu ilkesini gözetmek zorundadır. Bu konuda AİHM 'in 10 Şubat 1995'te verdiği kararda:"Sanık için
Kaynak: Masumiyet karinesi
Başbakan, Bakanların görevlerinin Anayasa ve kanunlara uygun olarak yerine getirilmesini gözetmek ve düzeltici tedbirleri almakla
Kaynak: Türkiye'de siyaset
Onların her ikisini de görüp gözetmek, O'na zor gelmez. O çok yücedir, çok büyüktür. (3:2) Allah, kendisinden başka hiçbir tanrı
Kaynak: Hayy
Onların her ikisini de görüp gözetmek O'na bir ağırlık vermez. O çok yücedir, çok büyüktür. (4:34) Erkekler; kadınları gözetip
Kaynak: Alî
Onların her ikisini de görüp gözetmek, O'na zor gelmez. O çok yücedir, çok büyüktür. (3:2) Allah, kendisinden başka tanrı olmayan, hayy ve
Kaynak: Kayyûm (İslam)
Scene içinde konumu ne olursa olsun her bir birey bu yasaları gözetmek ve uygulamakla yükümlüdür. Kurallar kendi içlerinde de
Kaynak: Scene (korsan)
Misafir ağırlamak,fakirleri gözetmek bizim en büyük amacımızdır. Köyümüzün en büyük eksiği bir araya gelip dernek kuramamaktır.
Kaynak: Turhanlı, Keskin
Rekabet kelimesi Arapça'da denetim, kontrol, gözetmek, dikkat etmek, gözünü ayırmamak anlamlarındaki raqābat ("rqb") kelimesinden
Kaynak: Rekabet
Lihtenştayn'ın ülkeyi korumak ve sınırları gözetmek için kurduğu küçük bir askeri birlik vardır. Bu askeri birlik 125 kişiden oluşmaktadır
Kaynak: Lihtenştayn
Sovyetler Rusyası'nda yaşayan halklar arasında eşit hakları gözetmek ve dostluğu kurup pekiştirmekle görevli kurul ise, Milliyetler
Kaynak: Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği tarihi
Biz nasyonal sosyalistler bir örtü olan devlet ile, o örtüyle örtülen ulus arasında gayet keskin ve açık bir fark gözetmek
Kaynak: Nasyonal sosyalizm
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.