ilişki ne demek?
- 9 sözlük, 9 sonuç.BSTS / Bilgisayar Terimleri Karşılıklar Kılavuzu
ilişki anlamı
bakınız» birlik
bakınız» birlik
BSTS / İstatistik Terimleri Sözlüğü
ilişki anlamı İng. correlation Osm.korelasyon Alm.Korrelation
Değişkenler arasında aynı ya da ters yönde karşılıklı bir ilginin bulunması. Bu ilişki, neden-sonuç ilişkisi olabildiği gibi başka bir etkenin etkisi ile birlikte değişme ilişkisi de olabilir.
Değişkenler arasında aynı ya da ters yönde karşılıklı bir ilginin bulunması. Bu ilişki, neden-sonuç ilişkisi olabildiği gibi başka bir etkenin etkisi ile birlikte değişme ilişkisi de olabilir.
BSTS / Medeni Hukuk Terimleri Sözlüğü
ilişki anlamı
münâsebet, borç .~ si: borç münâsebeti.
münâsebet, borç .~ si: borç münâsebeti.
BSTS / Toplumbilim Terimleri
ilişki anlamı İng. relation Osm. münasebet Fr. relation
Olaylar ve nesneler arasında var olan karşılıklı bağlılık.
Olaylar ve nesneler arasında var olan karşılıklı bağlılık.
BSTS / Yazın Terimleri Sözlüğü
ilişki anlamı Osm. cami
Eğretilemede, gerçekle eğretilenen arasındaki ilgi.
Eğretilemede, gerçekle eğretilenen arasındaki ilgi.
BSTS / Yöntembilim Terimleri Sözlüğü
ilişki anlamı İng. relation Osm. münasebet
Birlikte oluşan ya da birlikte değişme gösteren olaylar arasında kavramsal olarak kurulan bağ.
Birlikte oluşan ya da birlikte değişme gösteren olaylar arasında kavramsal olarak kurulan bağ.
Güncel Türkçe Sözlük
ilişki anlamı
is. 1. İki şey arasında karşılıklı ilgi, bağ, münasebet, temas: "Arkadaşlık ve dostluk şeklinde bile bir ilişki aramadığını kesinlikle anlatacaktı." -H. E. Adıvar. 2. Bağlantı, temas: Kar yağınca köylerle ilişki kesildi.
is. 1. İki şey arasında karşılıklı ilgi, bağ, münasebet, temas: "Arkadaşlık ve dostluk şeklinde bile bir ilişki aramadığını kesinlikle anlatacaktı." -H. E. Adıvar. 2. Bağlantı, temas: Kar yağınca köylerle ilişki kesildi.
Türkçe - İngilizce
ilişki anlamı
isim
1) relationship
2) relation
3) correlation
4) intercourse
5) affair
6) contact
7) connection
8) interrelation
9) correlate
10) rapport
11) relevance
12) involvement
13) sexual intercourse
14) liaison
15) affinity
16) dealing
17) regard
18) bond
19) dealings
20) relevancy
21) reference
22) affaire
23) connexion
24) noose
25) gallantry
26) daughter
27) copulation
28) truck
29) commerce
zamir
1) it
isim
1) relationship
2) relation
3) correlation
4) intercourse
5) affair
6) contact
7) connection
8) interrelation
9) correlate
10) rapport
11) relevance
12) involvement
13) sexual intercourse
14) liaison
15) affinity
16) dealing
17) regard
18) bond
19) dealings
20) relevancy
21) reference
22) affaire
23) connexion
24) noose
25) gallantry
26) daughter
27) copulation
28) truck
29) commerce
zamir
1) it
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
ilişki anlamı
Et sucuğu.
Et sucuğu.
-Çankırı
-Kayseri
ilişki eş anlamlısı
bağ
(I) is. 1. Bir şeyi başka bir şeye veya birçok şeyi topluca birbirine tutturmak için kullanılan ip, sicim, şerit, tel vb. düğümlenebilir nesne: Ayakkabının bağı çözüldü. 2. Sargı: Yaramın bağını değiştireceğim. 3. Bağlam, deste, demet: Beş bağ ekin, iki bağ maydanoz. 4. mec. İlgi, ilişki, rabıta: "Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür." -Anayasa. 5. anat. Kemikleri birbirine bağlamaya, iç organları yerinde tutmaya yarayan lif demeti: Eklem bağı, asıcı bağ. 6. den. Bir halat üzerine atılan sağlam, düzgün ve istendiğinde kolayca çözülebilen her türlü düğüm. 7. müz. Nota yazarken yan yana gelen aynı veya farklı değerdeki notaların birbirine bağlanarak çalınacağını belirtmek için yapılan yay biçimindeki işaret.
(I) is. 1. Bir şeyi başka bir şeye veya birçok şeyi topluca birbirine tutturmak için kullanılan ip, sicim, şerit, tel vb. düğümlenebilir nesne: Ayakkabının bağı çözüldü. 2. Sargı: Yaramın bağını değiştireceğim. 3. Bağlam, deste, demet: Beş bağ ekin, iki bağ maydanoz. 4. mec. İlgi, ilişki, rabıta: "Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür." -Anayasa. 5. anat. Kemikleri birbirine bağlamaya, iç organları yerinde tutmaya yarayan lif demeti: Eklem bağı, asıcı bağ. 6. den. Bir halat üzerine atılan sağlam, düzgün ve istendiğinde kolayca çözülebilen her türlü düğüm. 7. müz. Nota yazarken yan yana gelen aynı veya farklı değerdeki notaların birbirine bağlanarak çalınacağını belirtmek için yapılan yay biçimindeki işaret.
bağ
(II) is. 1. Üzüm kütüklerinin dikili bulunduğu toprak parçası. 2. Meyve bahçesi: "Kadıköy'den Fenerbahçe'ye kadar olan saha, gözleri okşayan bağlarla örtülüdür." -B. Akyavaş.
(II) is. 1. Üzüm kütüklerinin dikili bulunduğu toprak parçası. 2. Meyve bahçesi: "Kadıköy'den Fenerbahçe'ye kadar olan saha, gözleri okşayan bağlarla örtülüdür." -B. Akyavaş.
bağlantı
is. 1. İki veya daha çok şeyin birbiriyle bağlı bulunması, ilişki, irtibat, bağlanak: Kar yüzünden çevre ile bağlantı kesildi. 2. İki şey arasında ilişki sağlayan bağ: "Bütün ulaştırma bağlantıları tahrip edilmiştir." -F. R. Atay. 3. Yapılacak işle ilgili sözlü veya yazılı anlaşma, angajman.
is. 1. İki veya daha çok şeyin birbiriyle bağlı bulunması, ilişki, irtibat, bağlanak: Kar yüzünden çevre ile bağlantı kesildi. 2. İki şey arasında ilişki sağlayan bağ: "Bütün ulaştırma bağlantıları tahrip edilmiştir." -F. R. Atay. 3. Yapılacak işle ilgili sözlü veya yazılı anlaşma, angajman.
münasebet
is. (müna:sebet) 1. İlişik, ilişki, ilinti: "İzmir'den ordunun başından ve temasa geldiğim siyasi münasebetlerden uzaklaşamazdım." -Atatürk. 2. İki şey arasındaki uygunluk: "Yüzle ahlak arasında herhâlde müthiş bir münasebet vardır." -S. F. Abasıyanık. 3. Sebep, vesile, gerekçe, neden.
is. (müna:sebet) 1. İlişik, ilişki, ilinti: "İzmir'den ordunun başından ve temasa geldiğim siyasi münasebetlerden uzaklaşamazdım." -Atatürk. 2. İki şey arasındaki uygunluk: "Yüzle ahlak arasında herhâlde müthiş bir münasebet vardır." -S. F. Abasıyanık. 3. Sebep, vesile, gerekçe, neden.
temas
is. (tema:sı) 1. Değme, dokunma (I), dokunuş (I). 2. Buluşup görüşme, ilişki kurma, münasebet: "Her nevi halkla temas ve kaynaşma hâlinde bulunmalıdır." -S. F. Abasıyanık. 3. Değinme, sözünü etme, bahsetme: O konuya hiç temas edilmedi. 4. Gidip gelme, ulaşım, bağlantı: İki şehir arasında temas kesildi. 5. ruh b. Dokunma.
is. (tema:sı) 1. Değme, dokunma (I), dokunuş (I). 2. Buluşup görüşme, ilişki kurma, münasebet: "Her nevi halkla temas ve kaynaşma hâlinde bulunmalıdır." -S. F. Abasıyanık. 3. Değinme, sözünü etme, bahsetme: O konuya hiç temas edilmedi. 4. Gidip gelme, ulaşım, bağlantı: İki şehir arasında temas kesildi. 5. ruh b. Dokunma.
"ilişki" için örnek kullanımlar
Siz bunca yıllık deneyiminizle onunla nasıl bir ilişki kuruyorsunuz?
What kind of relationship do you her experience with you all these years?
Kaynak: haberturk.comElinizi çevirdiğiniz her yerde ilişki uzmanına çarpıyorsunuz.
Professional relationship with your hand, multiplying everywhere you turn.
Kaynak: posta.com.trA ile A arasındaki hayali bir evlilik ilişki (E) aşağıdaki gibi olabilir: E(Ayşe, Ali), (Ali, Ayşe), (Esra, Mehmet), (Mehmet, Esra)
Kaynak: Bağıntı
Kaynak: Bağıntı
Heykel temelde mekânın kapsanması, kavranması ve mekân ile ilişki kurulması ile ilgilenir. Genellikle insan , hayvan ya da nesnelerin
Kaynak: Heykel
Kaynak: Heykel
Yakın Kelimeler
(Tahmin etmek için bir harf girin)
