kanmak ne demek?
- 4 sözlük, 5 sonuç.Divanü Lügati't-Türk
kanmak anlamı
su ve başka şeylere kanmak
su ve başka şeylere kanmak
Güncel Türkçe Sözlük
kanmak, -ar anlamı
(-e) 1. Söylenilen sözün, anlatılan konunun doğruluğuna inanmak. 2. Tatlı sözlere aldanmak. 3. Bir gereksinimini, bir isteğini yeteri kadar karşılamış olmak, doymak: "Siz bile bu şekil, renk, koku zenginliğine kanmış ve yorulmuş ruhunuzla..." -R. N. Güntekin. 4. Yetinmek, iktifa etmek: "Odalarının keçeleri üstüne serilmiş seccadelerde bazen namaz kılmakla kanmayarak çoraplarını çıkarır." -A. H. Tanpınar.
(-e) 1. Söylenilen sözün, anlatılan konunun doğruluğuna inanmak. 2. Tatlı sözlere aldanmak. 3. Bir gereksinimini, bir isteğini yeteri kadar karşılamış olmak, doymak: "Siz bile bu şekil, renk, koku zenginliğine kanmış ve yorulmuş ruhunuzla..." -R. N. Güntekin. 4. Yetinmek, iktifa etmek: "Odalarının keçeleri üstüne serilmiş seccadelerde bazen namaz kılmakla kanmayarak çoraplarını çıkarır." -A. H. Tanpınar.
Türkçe - İngilizce
kanmak anlamı
fiil
1) be deceived
fiil
1) be deceived
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
kanmak anlamı
Su ve benzeri şeylere doymak: Sızıntıya kandı göynüm
Su ve benzeri şeylere doymak: Sızıntıya kandı göynüm
Malatya
kanmak anlamı
Aldanmak, kanmak
Aldanmak, kanmak
Artvin Yusufeli Uşhum köyü
kanmak eş anlamlısı
doymak
(nsz) 1. İsteği kalmayıncaya kadar yemek, açlığı kalmamak: "Ben biraz zeytin, biraz patates, biraz da yemişle doyarım." -B. Felek. 2. (-e) Bir gereksinimini yeteri kadar karşılamak: Toprak suya doydu. 3. mec. Yeter bulmak, kanmak, tatmin olmak: Dünyanın parasını kazandı, hâlâ doymadı.
(nsz) 1. İsteği kalmayıncaya kadar yemek, açlığı kalmamak: "Ben biraz zeytin, biraz patates, biraz da yemişle doyarım." -B. Felek. 2. (-e) Bir gereksinimini yeteri kadar karşılamak: Toprak suya doydu. 3. mec. Yeter bulmak, kanmak, tatmin olmak: Dünyanın parasını kazandı, hâlâ doymadı.
iktifa etmek
yetinmek: "Daha ziyade, ufak bir kazançla iktifa edecek küçük esnaf kalabalığı vardı." -H. C. Yalçın.
yetinmek: "Daha ziyade, ufak bir kazançla iktifa edecek küçük esnaf kalabalığı vardı." -H. C. Yalçın.
yetinmek
(-le) Bir şeyi kendisi için yeter bularak daha çoğuna gerek görmemek, daha çoğunu istememek, kanaat etmek, iktifa etmek: "Çaydan hazzetmez, sabah kahvaltılarında dahi kahveyle yetinir." -A. İlhan.
(-le) Bir şeyi kendisi için yeter bularak daha çoğuna gerek görmemek, daha çoğunu istememek, kanaat etmek, iktifa etmek: "Çaydan hazzetmez, sabah kahvaltılarında dahi kahveyle yetinir." -A. İlhan.
"kanmak" için örnek kullanımlar
qanu- | kanmak | aldanmag | aldanıv | aldanuv | aldanū | äldänmàk | aldanu | āldanmak | aldanmak | hanar | qorı- | korumak | gorumag |
Kaynak: Türkçe ve Moğolcadaki ortak sözcükler
Kaynak: Türkçe ve Moğolcadaki ortak sözcükler
Yakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
