Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

karşı ne demek?

 - 4 sözlük, 7 sonuç.

BSTS / Yöntembilim Terimleri Sözlüğü

karşı anlamı İng. con, unfavorable Osm. muhalif
Bir ölçek sınarının dile getirdiği yargıya katılmayan ya da olumsuz yanıt veren kişi, ona ters düşen tutum ya da görüş.

Divanü Lügati't-Türk

karşı anlamı
hakan sarayı, köşk
karşı anlamı
iki bey arasındaki uyuşmazlık
karşı anlamı
karşı, zıt
karşı anlamı
karşı

Güncel Türkçe Sözlük

karşı anlamı
is. 1. Bir şeyin, bir yerin, bir kimsenin, esas tutulan yüzünün ilerisi: "Karşımdaki kitap rafında eserlerim sırayla duruyor." -H. E. Adıvar. 2. Yol, deniz, ırmak vb.nin öbür kıyısı veya yanı: "Karşıki kıyıda yün denkleri çıkaran gemiye haykırdık, işaretler ettik." -R. H. Karay. 3. Ön, kat, huzur: "İkisi birden müdürün karşısına çıkarlar." -Y. Z. Ortaç. 4. sf. Bulunan yere göre önde, ileride olan: Karşı evin kızları. Karşı mahalle. 5. sf. Karşıt, zıt, muhalif: Karşı parti. Karşı takım. 6. zf. Yüzünü bir şeye doğru çevirerek: Bahçeye karşı oturmak. 7. zf. Karşılık olarak, mukabil: "Bir ölüm haberine karşı ben, içimde bin ezinti, bin çöküntü duydum." -A. Ş. Hisar. 8. zf. İçin, hakkında: "Edebiyata karşı ilk alaka sizde nasıl ve ne zaman başladı?" -S. F. Abasıyanık. 9. zf. -e doğru: "Bir sabaha karşı yine çakal sesleriyle uyanmıştım." -S. F. Abasıyanık.

Türkçe - İngilizce

karşı anlamı
zarf
1) against
2) opposite
3) counter
4) before
5) con
edat
1) against
2) versus
3) to
4) towards
5) for
6) toward
7) contra
8) athwart
sıfat
1) opposite
2) counter
3) opposed
4) opposing
5) facing
6) opponent
7) contrary
8) discordant
9) repugnant
ön ek
1) con-
2) anti-
kısaltma
1) gainst

karşı eş anlamlısı

hakkında
zf. İlgili olarak, üzerine: "Kocasının sağlığı hakkında bilgi istiyordu." -Y. K. Karaosmanoğlu.
huzur
is. (huzu:ru) 1. Dirlik, baş dinçliği, gönül rahatlığı, rahatlık, erinç: "Fakat böyle bir zevk ve huzurun devam ve bekası olamaz." -N. F. Kısakürek. 2. Ön, yan, kat, makam, yamaç: "Ertesi sabah tutukluyu huzuruna çağırtıp ona düşüncesini söylediğinde hiç beklemediği bir karşılık aldı." -İ. O. Anar. 3. esk. Bir yerde bulunma: Bu sorunun konuşulması için sizin huzurunuz şarttır. 4. esk. Padişah katı: Huzura çıkmak.
için
e. 1. Amacıyla, maksadıyla: "Ukalalık yapmamak için bütün gayretine rağmen yine de o düşündüğünü yapmıştı." -S. F. Abasıyanık. 2. Neden ve sonuç belirten bir söz: "Hastanın uykuda olduğunu söylemesi sırf vakit kazanmak içindi." -R. N. Güntekin. 3. -dan / -den dolayı, ... -dan / -den ötürü: "Bu büyükşehirde ona ilk hitap eden adam olduğu için ona yüreğini açmak ihtiyacını duyuyordu." -Y. K. Karaosmanoğlu. 4. Özgü, ayrılmış: Sizin için bir kitap getirdim. 5. Düşüncesince, kendince, göre: "Bizim için çok enteresan bir şeydi bu yeni icat." -B. Felek. 6. Hakkında: "Gel gör ki dilimin ucunda kağnı var. Kağnılar için de bir çift sözüm var." -B. R. Eyuboğlu. 7. Oranla, göz önünde tutulursa: Bu şapka senin için büyük. 8. Karşılığında, karşılık olarak: Bu eşyalar için kaç lira ödediniz? 9. Uğruna, yoluna: "Neler yapmadık şu vatan için." -O. V. Kanık. 10. Süre belirten bir söz: "Açık söyleyeyim, size birkaç gün için sığındım." -A. Gündüz. 11. Ant deyimleri yapan bir söz: Namusum hakkı için. Çocukların başı için.
karşıt
sf. Nitelik ve durumları birbirine büsbütün aykırı olan, zıt, kontrast.
kat
(I) is. 1. Bir yapıda iki döşeme arasında yer alan daire veya odaların bütünü: "Yemekten sonra evin üst katında, ocaklı bir odaya çıktık." -S. F. Abasıyanık. 2. Bir yüzey üzerine az veya çok kalın bir biçimde, düzgün olarak yayılmış bulunan şey: Bir kat yufka, bir kat peynir. 3. Üst üste konulmuş şeylerden her biri, tabaka. 4. Giyeceklerde takım: "Birer kat elbise ile kalacağız." -A. Gündüz. 5. Apartman dairesi. 6. Ön, yan: "Salim, Sait Faik'in Yaşar Nabi katındaki telif ücretini artırmakta büyük rol oynamıştır." -S. Birsel. 7. Huzur. 8. Bükülen veya kıvrılan bir şeyin her kıvrımı: Kumaşın katı. 9. Makam, mevki. 10. Kez, defa, misil: Bu, ondan iki kat pahalı. 11. jeol. Katman. 12. mat. Tekrarlanan bir sayının toplamı: 6, 9, 12 ve 15 sayıları 3 sayısının katlarındandır.
kat
(II) is. esk. 1. Kesme, kesilme. 2. İlgiyi kesme. 3. Sonuca bağlama, bitirme. 4. ed. Kesme.
muhalif
is. (muha:lif) 1. Bir tutuma, bir görüşe, bir davranışa karşı olan, aykırı olan kimse: "Muhaliflerin, Mecliste ordu aleyhine açtıkları cereyan devam ediyordu." -Atatürk. 2. sf. Aykırı: "Fikrine, ümidine, arzusuna muhalif bir şeye rast gelince hemen bozulur." -Ö. Seyfettin.
mukabil
sf. (muka:bil) 1. Bir şeye karşılık olarak yapılan, bir şeyin karşılığı olan: "Düşmanlarla beraber Anadolu'da mukabil teşkilat yapmak üzere yetmiş beş kişi kadar göndermiş." -Atatürk. 2. Bir şeyin karşısında bulunan: "Odanın mukabil iki cihetinde geniş iki sedir, bunların ortasında büyücek bir erkân minderi." -H. R. Gürpınar. 3. zf. Karşılık olarak: "Bir iki iyi habere mukabil her gün nice kaza ve bela haberleri verir." -A. Ş. Hisar. 4. zf. Rağmen: "Annemi çok sevmesine mukabil, teyzemle arası bozuktu." -R. N. Güntekin.
ön
is. 1. Bir şeyin esas tutulan yüzü, arka karşıtı: "Arabam bir gece kulübünün önünde duruyor." -A. Ümit. 2. Bir şeyin esas tutulan yüzünün baktığı yer, karşı: "Altmış yaşında anamın önünde sigara içmek istemezdim." -B. Felek. 3. Bir kimsenin ilerisi: "Bir aralık önümüzden şarkı sesleri geldi." -S. F. Abasıyanık. 4. Yakın gelecek zaman: Önümüz kış. 5. Giyeceklerin genellikle göğsü örten bölümü: "Uçuk siyah renkli çarşaf pelerinin önü açık." -P. Safa. 6. Önce olan, ilk: Ön söz. Ön görüşme. 7. Civar, yöre: Kanlıca önlerine geldiler. 8. sf. Benzerler arasında bakılan veya gidilen yönde olan: "Ben, Anafartalar'da Mustafa Kemal'in bulunduğu en ön siperlerde de kurşun attım." -A. Gündüz.
zıt
sf. Karşıt, ters: "Sizin kadar zıt mizaçlı ikizler görülmemiştir herhâlde." -E. Şafak.

"karşı" için örnek kullanımlar

Stres, tükenmişlik sendromu gibi sorunlarla karşı karşıya kalmakta.
Stress, burnout syndrome, faced with such problems.
Kaynak: yeniasya.com.tr
Futbolcular boş tribünlere karşı hatıra fotoğrafı da çektirdi.
Soccer players also posed for a souvenir photo to the empty stands.
Kaynak: hurriyet.com.tr
BTS üyeleri Demiryolu Yasa Tasarısı'na karşı Meclis'e yürüdü.
Draft law against members of parliament walked BTS rail.
Kaynak: haber.sol.org.tr
tur rövanş maçında Fenerbahçe ile Viktoria Plzen karşı karşıya geldi.
round second leg match with Fenerbahce came face to face Viktoria Plzen.
Kaynak: trtspor.com.tr
İstihbarata Karşı Koyma (Kısaca: İKK), karşı istihbarat veya kontrespiyonaj; istihbarat teşkilatı tarafından yapılan hasım ve düşman
Kaynak: İstihbarata Karşı Koyma
Karşı kültür, karşıkültür şeklinde de yazılır; sosyoloji , tarih ve siyaset bilimlerinde kullanılan bir terimdir. karşı kültürün norm
Kaynak: Karşı kültür
Karşı Sanat, Anti-sana t olarak da bilinir, geleneksel sanat kavramlarına genel bir karşı çıkışı simgeleyen kavram. Dadacılık ,
Kaynak: Karşı Sanat
Haydutlara Karşı Savaş (İspanyolca : Lucha Contra Los Bandidos), Küba 'da Fidel Castro yönetimine karşı özellikle Escambray Dağları nda
Kaynak: Haydutlara Karşı Savaş
Bolşeviklere karşı sol ayaklanmalar, Ekim Devrimi ni izleyen dönemde Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği henüz resmen kurulmamışken SR
Kaynak: Bolşeviklere karşı sol ayaklanmalar

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.