kokuşmak ne demek?
- 4 sözlük, 5 sonuç.BSTS / Tarım Terimleri
kokuşmak anlamı Osm. tefessüh faulen
bakınız» sasımak.
bakınız» sasımak.
Güncel Türkçe Sözlük
kokuşmak anlamı
(nsz) 1. Çürüyüp bozularak kötü bir koku çıkarmak, kokmak, taaffün etmek: Çöpler kokuşmuş. 2. mec. Kişi, toplum vb. bozularak özelliğini yitirmek, tefessüh etmek. 3. hlk. Koklaşmak: "Öpüşürken, kokuşurken çıkageldi kocası..." -M. Ş. Esendal.
(nsz) 1. Çürüyüp bozularak kötü bir koku çıkarmak, kokmak, taaffün etmek: Çöpler kokuşmuş. 2. mec. Kişi, toplum vb. bozularak özelliğini yitirmek, tefessüh etmek. 3. hlk. Koklaşmak: "Öpüşürken, kokuşurken çıkageldi kocası..." -M. Ş. Esendal.
Türkçe - İngilizce
kokuşmak anlamı
fiil
1) rot
2) putrefy
3) go bad
4) taint
fiil
1) rot
2) putrefy
3) go bad
4) taint
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
kokuşmak anlamı
Koklaşmak.
Koklaşmak.
Çorum
kokuşmak anlamı
Bir yerde uzun süre oturmak.
Bir yerde uzun süre oturmak.
*Düzce -Bolu
kokuşmak eş anlamlısı
kişi
is. 1. Kadın veya erkeğe verilen genel ad, şahıs, zat, nefer: "Sınıfta, sürekli olarak numarası yaramazlar listesinin başına yazılan kişi bendim." -A. Kutlu. 2. db. Çekimli fiillerde ve zamirlerde konuşan, dinleyen, sözü edilen varlık, şahıs: Ben (tekil kişi), sen (tekil kişi), o (tekil kişi); biz (çoğul kişi.) siz (çoğul kişi), onlar (çoğul kişi). 3. ed. Oyun, roman, hikâye vb.nde yer alan kimse. 4. hlk. Eş, koca. 5. esk. Erkek.
is. 1. Kadın veya erkeğe verilen genel ad, şahıs, zat, nefer: "Sınıfta, sürekli olarak numarası yaramazlar listesinin başına yazılan kişi bendim." -A. Kutlu. 2. db. Çekimli fiillerde ve zamirlerde konuşan, dinleyen, sözü edilen varlık, şahıs: Ben (tekil kişi), sen (tekil kişi), o (tekil kişi); biz (çoğul kişi.) siz (çoğul kişi), onlar (çoğul kişi). 3. ed. Oyun, roman, hikâye vb.nde yer alan kimse. 4. hlk. Eş, koca. 5. esk. Erkek.
kokmak
(nsz) 1. Koku çıkarmak: "Her gelişinde üzeri yabancı lavantalar kokuyor." -H. R. Gürpınar. 2. Çürüyüp bozularak kötü bir koku çıkarmak, kokuşmak: Bu et kokmuş. 3. mec. Olacağıyla ilgili belirtiler göstermek, olacağı hissedilmek: Ortalık savaş kokuyordu. 4. (-i) hlk. Koklamak.
(nsz) 1. Koku çıkarmak: "Her gelişinde üzeri yabancı lavantalar kokuyor." -H. R. Gürpınar. 2. Çürüyüp bozularak kötü bir koku çıkarmak, kokuşmak: Bu et kokmuş. 3. mec. Olacağıyla ilgili belirtiler göstermek, olacağı hissedilmek: Ortalık savaş kokuyordu. 4. (-i) hlk. Koklamak.
tefessüh etmek
1) çürümek, kokuşmak; 2) mec. kişi, toplum vb. özelliğini, niteliğini yitirerek bozulmak, kokuşmak.
1) çürümek, kokuşmak; 2) mec. kişi, toplum vb. özelliğini, niteliğini yitirerek bozulmak, kokuşmak.
Yakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
