kuyruk anlamı Lat.cauda
(Anatomi) Kauda.

kuyruk anlamı İng. queue, pushup list Fr. queue, file
İlk önce gelip yerleşmiş öğenin ilk önce erişileceği, demek ki listeye ilk girenin ilk çıkacağı biçimde kurulan ve yaşatılan veri yapısı.

kuyruk anlamı İng. tail Osm. zenb Alm. Schwanz Fr. queue
Art uç ya da bir hayvanın arda doğru uzayan kesimi.

kuyruk anlamı Fr. queue
(astronomi)

kuyruk anlamı
[guyruk]: Karasabanda, sürme sırasında elle tutulan kısım. (Beyağıl *Ulukışla -Niğde) [guyruk] : (Aşağıdinek *Şarkikaraağaç -Isparta)

kuyruk anlamı İng. tail Alm. Schwanz Fr. queue
Ard uç ya da bir hayvanın arda doğru uzanan kesimi.

kuyruk, -ğu anlamı
is. 1. Hayvanların çoğunda, gövdenin sonunda bulunan, omurganın uzantısı olan uzun ve esnek organ. 2. Bu organa benzeyen uzantı: Uçağın kuyruğu. Gelinliğin kuyruğu. 3. Kuşlarda gövdenin sonunda bulunan tüy demeti. 4. Koyunun bazı türlerinde eritilerek yağı alınan bir uzantısı. 5. Başın arkasına toplanmış saç demeti. 6. Bir harfin bitiş çizgisine yakın yerde, birden bir dönüş yapan kısa çizgi. 7. mec. İnsanların sıra beklemek için art arda durarak oluşturduğu dizi: "Çoğu yirmi yaş civarında, sürü sepet öğrenci genç, kuyruğa girmiş, sırasını bekliyor." -A. İlhan. 8. alay Birisinin arkasına takılıp ondan ayrılmayan kimse: Falanca kuyruğu ile birlikte geliyor.

kuyruk anlamı
Lıkıcın, bıçağın saplarına giren demirdir

kuyruk anlamı
isim
1) queue
2) tail
3) line
4) cue
5) tail fin
6) scut
7) trail
8) breech
9) train
10) brush
sıfat
1) caudal
2) together

kuyruk anlamı
Keçi kılından yapılan, saça bağlanan bağcık.

*Daday -Kastamonu

kuyruk anlamı
Sandığı bağlamaya yarayan yaylara tutturulmuş demir parçası.

-Antalya

kuyruk anlamı
Üzüm zamanı doğan bir yıldız: Doğdu kuyruk, kalmadı koruk.

-Maraş
Kayarak *Saimbeyli -Adana