artist ne demek?
- 5 sözlük, 5 sonuç.BSTS / Gösterim Sanatları Terimleri Sözlüğü
artist anlamı
bakınız» sanatçı.
bakınız» sanatçı.
BSTS / Tiyatro Terimleri Sözlüğü
artist anlamı İng. artist Alm. Künstler Fr. artist
Sahne sanatçısı.
Sahne sanatçısı.
Güncel Türkçe Sözlük
artist anlamı
is. 1. Güzel sanatlardan birini meslek edinen kimse, sanatçı, sanatkâr: "Filmlerdeki artistlerin sahiden ölmediğini keşfedinceye kadar kadınlar kondu yollarına çok yaş döktü." -L. Tekin. 2. hlk. Eğlence yerlerinde gösteri yapan kimse. 3. argo Yapmacık ve abartılı davranan kimse.
is. 1. Güzel sanatlardan birini meslek edinen kimse, sanatçı, sanatkâr: "Filmlerdeki artistlerin sahiden ölmediğini keşfedinceye kadar kadınlar kondu yollarına çok yaş döktü." -L. Tekin. 2. hlk. Eğlence yerlerinde gösteri yapan kimse. 3. argo Yapmacık ve abartılı davranan kimse.
İngilizce - Türkçe
artist anlamı
isim
1) sanatçı
2) artist
3) ressam
4) sanatkâr
5) usta
isim
1) sanatçı
2) artist
3) ressam
4) sanatkâr
5) usta
Türkçede Batı Kökenli Kelimeler Sözlüğü
artist anlamı Fr.artiste
1. Güzel sanatlardan birini meslek edinen kimse, sanatçı, sanatkâr: § "Fransızlardan aynı derecede Zola'yı takdis ederim. Fakat artist olarak değil." -Ruşen Eşref Ünaydın, Diyorlar Ki, 117. § "Batı âleminde Bohem artistler veya anarşist gençler tarafından takılıp giyildiğini, onun da en az bizim kadar bilmesi lazım gelirdi." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları, 19. § "Ben, onu on gün içinde alamerikan bir sinema artisti gibi kibar kılıklı bir adam hâline sokmazsam yazık olsun bana." -Reşat Nuri Güntekin, Leyla ile Mecnun, 201. § "Evvela bütün artistler ve entelektüeller..." -Peyami Safa, Yalnızız, 216. "Bizim bildik diyordu ki, buraya bilhassa artistler, sanatkârlar gelirlermiş." -Nazım Hikmet Ran, Yeşil Elmalar, 90. § "Bir filmin artisti ile Jeanetle Mac Donad'la karıştırıyordu." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Saatleri ayarlama Enstitüsü, 147. § "Akdeniz'in kurûn-ı ûlâ dehalarını, artistlerini aşk ve senda sahillerine götüren..." -Sami Paşazade Sezai, Bütün Eserleri II, 86. § "Onu, bazı yabancı filmlerde baş rolü oynayan bir karakter artistine benzetiyordum." -Yavuz Bülent Bakiler, Üsküp'ten Kosova'ya, 5. § "Gölge artist öz sanatkârı tanıdı." -Necip Fazıl Kısakürek, Bir Adam Yaratmak, 108. § "Fransız asilzadelerinin Fransız rönesansına karşı gösterdikleri ilgi uzun zaman bu artist ve koleksiyoncu tecessüsüne inhisar eder." -Cemil Meriç, Kırk Ambar 118. § "Ünlü Amerikan artisti Mary Marlove dün şehrimizdeydi." -Orhan Pamuk, Kara Kitap, 266. § "artist: Sanâyi-i nefîseden biriyle meşgul ve meşgul olduğu o şeylerden birinde mütehassıs olan adam." -Ali Seydi, Lugât-i Ecnebiye. 2. Eğlence yerlerinde gösteri yapan kimse: § "O zamanlar müşteriler sakin, "Kafe Şantan" artistleri ise müteharrikti." -Ruşen Eşref Ünaydın, C. XIV, 105. § "Bu artist güruhu balolardan filan hoşlanmazlar." -Peyami Safa, Bir Tereddüdün Romanı, 80. § "Tam bir Yeşilçam Filmi artisti oldum." -Adalet Ağaoğlu, Üç Beş Kişi, 229. § "-Hangisi? Ha o mu, artist." -Attila İlhan, Kurtlar Sofrası, 247. 3. argo Yapmacık ve abartılı davranan kimse: § "Ne kadar mühendistir bilmem ama birinci sınıf artisttir." -Memduh Şevket Esendal, Vassaf Bey, 173.
1. Güzel sanatlardan birini meslek edinen kimse, sanatçı, sanatkâr: § "Fransızlardan aynı derecede Zola'yı takdis ederim. Fakat artist olarak değil." -Ruşen Eşref Ünaydın, Diyorlar Ki, 117. § "Batı âleminde Bohem artistler veya anarşist gençler tarafından takılıp giyildiğini, onun da en az bizim kadar bilmesi lazım gelirdi." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları, 19. § "Ben, onu on gün içinde alamerikan bir sinema artisti gibi kibar kılıklı bir adam hâline sokmazsam yazık olsun bana." -Reşat Nuri Güntekin, Leyla ile Mecnun, 201. § "Evvela bütün artistler ve entelektüeller..." -Peyami Safa, Yalnızız, 216. "Bizim bildik diyordu ki, buraya bilhassa artistler, sanatkârlar gelirlermiş." -Nazım Hikmet Ran, Yeşil Elmalar, 90. § "Bir filmin artisti ile Jeanetle Mac Donad'la karıştırıyordu." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Saatleri ayarlama Enstitüsü, 147. § "Akdeniz'in kurûn-ı ûlâ dehalarını, artistlerini aşk ve senda sahillerine götüren..." -Sami Paşazade Sezai, Bütün Eserleri II, 86. § "Onu, bazı yabancı filmlerde baş rolü oynayan bir karakter artistine benzetiyordum." -Yavuz Bülent Bakiler, Üsküp'ten Kosova'ya, 5. § "Gölge artist öz sanatkârı tanıdı." -Necip Fazıl Kısakürek, Bir Adam Yaratmak, 108. § "Fransız asilzadelerinin Fransız rönesansına karşı gösterdikleri ilgi uzun zaman bu artist ve koleksiyoncu tecessüsüne inhisar eder." -Cemil Meriç, Kırk Ambar 118. § "Ünlü Amerikan artisti Mary Marlove dün şehrimizdeydi." -Orhan Pamuk, Kara Kitap, 266. § "artist: Sanâyi-i nefîseden biriyle meşgul ve meşgul olduğu o şeylerden birinde mütehassıs olan adam." -Ali Seydi, Lugât-i Ecnebiye. 2. Eğlence yerlerinde gösteri yapan kimse: § "O zamanlar müşteriler sakin, "Kafe Şantan" artistleri ise müteharrikti." -Ruşen Eşref Ünaydın, C. XIV, 105. § "Bu artist güruhu balolardan filan hoşlanmazlar." -Peyami Safa, Bir Tereddüdün Romanı, 80. § "Tam bir Yeşilçam Filmi artisti oldum." -Adalet Ağaoğlu, Üç Beş Kişi, 229. § "-Hangisi? Ha o mu, artist." -Attila İlhan, Kurtlar Sofrası, 247. 3. argo Yapmacık ve abartılı davranan kimse: § "Ne kadar mühendistir bilmem ama birinci sınıf artisttir." -Memduh Şevket Esendal, Vassaf Bey, 173.
artist eş anlamlısı
sanatçı
is. 1. Güzel sanatların herhangi bir dalında yaratıcılığı olan, eser veren kimse, sanat adamı, sanat eri, sanatkâr: "Peki, yazarların, sanatçıların da ayrı bir cins olduğu ne zaman kabul edilecek acaba?" -A. Ağaoğlu. 2. Sinema, tiyatro, müzik vb. sanat eserlerini oynayan, yorumlayan, uygulayan kimse: "Türk tiyatrosunun en önde gelen kadın sanatçıları arasında yerini alıverdi." -H. Taner.
is. 1. Güzel sanatların herhangi bir dalında yaratıcılığı olan, eser veren kimse, sanat adamı, sanat eri, sanatkâr: "Peki, yazarların, sanatçıların da ayrı bir cins olduğu ne zaman kabul edilecek acaba?" -A. Ağaoğlu. 2. Sinema, tiyatro, müzik vb. sanat eserlerini oynayan, yorumlayan, uygulayan kimse: "Türk tiyatrosunun en önde gelen kadın sanatçıları arasında yerini alıverdi." -H. Taner.
sanatkâr
is. (sanatkâ:rı) 1. Sanatçı: "Başı aylarca ağrımayan, sinirleri bozulmayan, yanılmayan sanatkâr, olduğu yerde sayandır." -N. Hikmet. 2. El ile yaptığı işi kendisine meslek edinen işçi veya usta. 3. sf. Bir işi ustalıkla yapan, usta, mahir.
is. (sanatkâ:rı) 1. Sanatçı: "Başı aylarca ağrımayan, sinirleri bozulmayan, yanılmayan sanatkâr, olduğu yerde sayandır." -N. Hikmet. 2. El ile yaptığı işi kendisine meslek edinen işçi veya usta. 3. sf. Bir işi ustalıkla yapan, usta, mahir.
"artist" için örnek kullanımlar
Bir çok eski artist takımı sabahtan başladılar kışkırtmaya.
Provoke a very old artist team began this morning.
Kaynak: gunes.comÜnlü artist çizimci Edward Gorey bugün google'de Doodle oldu.
Google Doodle today was a famous artist, illustrator Edward Gorey.
Kaynak: kirikhan.netBen son şair, son artist yaklaşımlarının uzağındayım.
I've recently poet, artist approaches feet from the last.
Kaynak: haber.stargazete.comCebinde artist fotoğrafı görseler aldattın sanıyorlar.
Think you cheated on the sight of his pocket photo artist.
Kaynak: blog.milliyet.com.trC note_c1 The Slim Shady LP ve E için verilen sertifikaları görmek için "sanatçı adı" (artist name) bölümüne Eminem adını girin-
Kaynak: Ruckus diskografisi
Kaynak: Ruckus diskografisi
Dış bağlantılar - : artist Rihanna | name Rihanna Kategori:Diskografiler Kategori:Rihanna Kategori:Pop müzik diskografileri. en es mk pl pt en
Kaynak: Rihanna diskografisi
Kaynak: Rihanna diskografisi
romaji Megami no Kimochi | date 1992-06-19 | artist Kikuko Inoue | time | discs 1 | man Pony Canyon | catnum PCDG-00042-1 |
Kaynak: Ah! Tanrıçam Müzikleri
Kaynak: Ah! Tanrıçam Müzikleri
artist Gotye+feat%2E+Kimbra&title Somebody+That+I+Used+To+Know&cat s&country de | title charts. de | publisher charts. de | date 16 December
Kaynak: Somebody That I Used to Know
Kaynak: Somebody That I Used to Know
Yakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
