Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

mahdut ne demek?

 - 2 sözlük, 2 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

mahdut anlamı
sf. esk. 1. Çevrilmiş, sınırlanmış. 2. Sayısı belli olan, sayılı, az: "Hükûmetler mahdut bir zaman içinde yaşar." -O. S. Orhon. 3. mec. Dar, basit: "Heyhat, dedi, siz de mahdut fikirli bir muharrirmişsiniz!" -Ö. Seyfettin.

Türkçe - İngilizce

mahdut anlamı
limited

mahdut eş anlamlısı

Az
kim. esk. Azot elementinin simgesi.
az
sf. 1. Nicelik, nitelik, güç, süre, sayı bakımından eksik, çok karşıtı: "Heykel konularının parmakla sayılacak kadar az olduğunu ileri sürüyordu." -B. R. Eyuboğlu. 2. zf. Alışılmış olandan, umulandan veya gerekenden eksik olarak.
basit
sf. 1. Yapılması veya anlaşılması kolay olan, karışık olmayan, bayağı: "İşte en basit bir sebep. Belki sadeliğinden tuhaf geliyor insana." -N. F. Kısakürek. 2. Kolay: "En basit şeyi yazamayacak kadar cahildi." -H. Taner. 3. mec. Süssüz, gösterişsiz: "Üstünde basit ve kapalı bir çarşaf vardı." -A. Gündüz. 4. mec. Bilgi ve görgüsü sınırlı olan, bayağı, görgüsüz: "Bu, fikirsiz, basit ve masum bir çocuk hafifliği değildi." -R. N. Güntekin. 5. mec. Her zaman rastlanan, özelliği olmayan, olağan: "Bu basit takılmalar, her seferinde onları güldürdü." -N. Cumalı.
dar
(I) sf. 1. İçine alacağı şeye oranla ölçüleri yetersiz olan, geniş ve bol karşıtı: "Bütün gece eski kentin dar sokaklarında dolaştım." -A. Ağaoğlu. 2. Genişliği az veya yetersiz olan, ensiz, mikro: "Sahilleri kucaklayan tatlı meltemler, bu mahallenin dar sokaklarından geçmiyordu." -S. Derviş. 3. Az, elverişsiz, sınırlı: Bu dar gelirle hiçbir şey yapılamaz. Dar zaman. 4. Sıkıntılı: "Dar bir gün gelmiş birinden üç beş kuruş almışım, ne çıkar!" -M. Ş. Esendal. 5. mec. Yetersiz: Dar düşünce. Hayali dar. 6. zf. Güçlükle, ucu ucuna, ancak: "En sonra, pek çok sıkılan çocukların zoru ile akşam altı postasına dar yetiştiler." -M. Ş. Esendal.
dar
(II) is. esk. İdam mahkûmlarını asmak için dikilen direk.
dar
(III) is. (da:r) esk. Yurt.
dar
(IV) is. (da:r) esk. Ev.
sayılı
(I) sf. 1. Herhangi bir sayısı olan: 2876 sayılı Kanun 2. Sayısı belli olan, sayılmış olan: Tabaklar sayılıdır.
sayılı
(II) sf. Az görülen, önemli, mahdut: "Bu hafta ... huzur ve sükûn içinde sayılı yaz mehtaplarından birini daha yaşadık." -R. H. Karay.

"mahdut" için örnek kullanımlar

Doğusu: Alemkeri Efendi Hanesi ve Bayka ile mahdut (sınır),Batısı: Akyaka veya Türbe (Yemişen) ile mahdut (sınır),Güneyi: Kabalı Çayı,
Kaynak: Alasökü, Sinop
pek mahdut ve zayıf eserinden istifade ettiğimden, burada bu mühim ve büyük Oğuz şubesi hakkında biraz daha etraflıca malumat verebileceğim."
Kaynak: Salur, Sorgun
pek mahdut ve zayıf eserinden istifade ettiğimden, burada bu mühim ve büyük Oğuz şubesi hakkında biraz daha etraflıca malumat verebileceğim."
Kaynak: Salur, Gerede
Buğdayı mahdut nevilere irca etmek (indirgemek) ve ticari maksatlara göre standart tiplere varabilmek amacıyla yetiştirilen buğdayları
Kaynak: Toprak Mahsulleri Ofisi
Mevlânâ'nın tasavvufu, sırf mistik ve idealist bir tasavvuf olmayıp mahdut varlıktan, ferdiyetten ve ferdi ihtiraslardan tamamiyle
Kaynak: Mevlevîlik
Yüzyılın başlarında bu köyde sayıları mahdut Hristiyan nüfus yaşamaktaydı. Bunların mezarları halen köydedir. Bir çoğu Müslüman olmuş,
Kaynak: Beypınarı, Gürün
Ekonomiyi canlandırıcı mahdut sayıda sergi açılmakta olup, panayır olarak Acısu, Alaca, Kadırga, Sisdağı, Ağakonağı ve İzmiş şenliklerini
Kaynak: Şalpazarı

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.