muhteşem ne demek?
- 3 sözlük, 3 sonuç.Güncel Türkçe Sözlük
muhteşem anlamı
sf. 1. Görkemli: "Ne büyümüş, ne koca göbekli muhteşem bir mahluk olmuştu." -S. F. Abasıyanık. 2. Büyük.
sf. 1. Görkemli: "Ne büyümüş, ne koca göbekli muhteşem bir mahluk olmuştu." -S. F. Abasıyanık. 2. Büyük.
Kişi Adları Sözlüğü
Muhteşem anlamı Köken: Ar.
Cinsiyet: Kız
Gösterişli, görkemli.
Cinsiyet: Erkek
Gösterişli, görkemli.
Cinsiyet: Kız
Gösterişli, görkemli.
Cinsiyet: Erkek
Gösterişli, görkemli.
Türkçe - İngilizce
muhteşem anlamı
sıfat
1) spectacular
2) magnificent
3) gorgeous
4) superb
5) splendid
6) glorious
7) regal
8) grand
9) majestic
10) noble
11) imperial
12) stupendous
13) stately
14) lordly
15) royal
16) magnific
17) resplendent
18) august
19) corking
20) magnifical
21) Olympian
22) slashing
23) solemn
sıfat
1) spectacular
2) magnificent
3) gorgeous
4) superb
5) splendid
6) glorious
7) regal
8) grand
9) majestic
10) noble
11) imperial
12) stupendous
13) stately
14) lordly
15) royal
16) magnific
17) resplendent
18) august
19) corking
20) magnifical
21) Olympian
22) slashing
23) solemn
muhteşem eş anlamlısı
büyük
sf. 1. Boyutları, benzerlerinden daha fazla olan (somut nesne), makro, küçük karşıtı: "Büyük ağaçların altında, gazinoya doğru gidiyoruz." -Y. Z. Ortaç. 2. Çok, ortalamayı aşan (soyut kavram): "Büyük bir cevap sıkıntısı geçirdikten sonra itiraf etti." -P. Safa. 3. Niceliği çok olan: "Benim büyük kalabalıklara karşı ürkekliğim vardır." -R. N. Güntekin. 4. Üstün niteliği olan: "Molière büyük adammış, yeryüzüne gelmiş kişilerin en büyüklerinden biri." -N. Ataç. 5. Yetişkin, belli bir yaşa gelmiş: "Büyüklerin tandır sefasına ayıracak zamanları yoktu." -A. Kutlu. 6. Önemli: "Ömrünün tek ve büyük oyunu bitmişti." -T. Buğra.
sf. 1. Boyutları, benzerlerinden daha fazla olan (somut nesne), makro, küçük karşıtı: "Büyük ağaçların altında, gazinoya doğru gidiyoruz." -Y. Z. Ortaç. 2. Çok, ortalamayı aşan (soyut kavram): "Büyük bir cevap sıkıntısı geçirdikten sonra itiraf etti." -P. Safa. 3. Niceliği çok olan: "Benim büyük kalabalıklara karşı ürkekliğim vardır." -R. N. Güntekin. 4. Üstün niteliği olan: "Molière büyük adammış, yeryüzüne gelmiş kişilerin en büyüklerinden biri." -N. Ataç. 5. Yetişkin, belli bir yaşa gelmiş: "Büyüklerin tandır sefasına ayıracak zamanları yoktu." -A. Kutlu. 6. Önemli: "Ömrünün tek ve büyük oyunu bitmişti." -T. Buğra.
görkemli
sf. 1. Büyüklüğü, görünüşü ve güzelliğiyle görenleri etkileyen, gösterişli, göz alıcı, haşmetli, muhteşem, anıtsal. 2. İri yapılı, iyice serpilmiş.
sf. 1. Büyüklüğü, görünüşü ve güzelliğiyle görenleri etkileyen, gösterişli, göz alıcı, haşmetli, muhteşem, anıtsal. 2. İri yapılı, iyice serpilmiş.
"muhteşem" için örnek kullanımlar
Ensari, anneliğin "dünyanın en muhteşem duygusu" olduğunu söyledi.
Ansari, motherhood "the world's most amazing feeling," she said.
Kaynak: cnnturk.comEnsari, anneliğin 'dünyanın en muhteşem duygusu' olduğunu söyledi.
Ansari, motherhood 'world's most amazing feeling', he said.
Kaynak: haber.stargazete.comişlerin boyutu nedeniyle 'muhteşem böbrekler' olarak adlandırılırlar.
Due to the size of jobs' spectacular kidneys are called as.
Kaynak: haberler.comAynı başarıyı en elit noktada yapabilirsek işte o zaman muhteşem olur.
That's when we can do the same success at the elite would be amazing.
Kaynak: sporx.comYakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
