nazlı ne demek?
- 3 sözlük, 3 sonuç.Güncel Türkçe Sözlük
nazlı anlamı
sf. 1. Kolayca gönlü olmayan, kendini ağır satan, ısrar bekleyen, işveli, edalı: "Nazlı mı nazlı, süzüm süzüm süzülen bir kız çocuğuydu." -T. Buğra. 2. Üstüne titrenilen, değer verilen: "Ben çocukluğumdan beri gayet nazlı büyüdüm." -P. Safa. 3. Özen isteyen, nazik. 4. Sağlığını, dayanıklılığını çabuk yitiren.
sf. 1. Kolayca gönlü olmayan, kendini ağır satan, ısrar bekleyen, işveli, edalı: "Nazlı mı nazlı, süzüm süzüm süzülen bir kız çocuğuydu." -T. Buğra. 2. Üstüne titrenilen, değer verilen: "Ben çocukluğumdan beri gayet nazlı büyüdüm." -P. Safa. 3. Özen isteyen, nazik. 4. Sağlığını, dayanıklılığını çabuk yitiren.
Kişi Adları Sözlüğü
Nazlı anlamı Köken: Far.+T.
Cinsiyet: Kız
Naz yapan, kendini ağıra satan, işveli, edalı.
Cinsiyet: Kız
Naz yapan, kendini ağıra satan, işveli, edalı.
Türkçe - İngilizce
nazlı anlamı
sıfat
1) coy
2) delicate
3) wayward
4) rose-water
5) spoilt
sıfat
1) coy
2) delicate
3) wayward
4) rose-water
5) spoilt
nazlı eş anlamlısı
edalı
sf. 1. Herhangi bir biçim ve görünüşlü olan. 2. Tavırları hoş olan, nazlı, işveli: "Görevlilerin edalı ve dıbır dıbır yürüyüşleri bir geçit töreni izlenimini verir." -S. Birsel.
sf. 1. Herhangi bir biçim ve görünüşlü olan. 2. Tavırları hoş olan, nazlı, işveli: "Görevlilerin edalı ve dıbır dıbır yürüyüşleri bir geçit töreni izlenimini verir." -S. Birsel.
işveli
sf. Nazlı, cilveli, edalı, şivekâr: "Utangaç ve arzulu, tedirgin ve işveli, yorganı hızla açarak kaydı altına." -Ç. Altan.
sf. Nazlı, cilveli, edalı, şivekâr: "Utangaç ve arzulu, tedirgin ve işveli, yorganı hızla açarak kaydı altına." -Ç. Altan.
nazik
sf. (na:zik) 1. Başkalarına karşı saygılı davranan: "Seçilmişlik duygusu insanları birbirine yakınlaştırdığından içeride herkes birbirine karşı son derece nazikti." -E. Şafak. 2. İnce yapılı, narin: "Kadın fevkalade nazik ve güzel, çocuklar oya gibi idiler." -S. F. Abasıyanık. 3. Özen, dikkat gösterilmezse kırılabilen, bozulabilen, kötüleşebilen: Nazik bir bitki. 4. Gerekli önlemler alınmadığında daha kötü olan, kritik: "Şimdi devleti tehlikeden kurtaracak pek nazik zamandır." -A. Ş. Hisar. 5. Dikkat isteyen, özen gerektiren: "Rica ederim gülmeyiniz, iş pek naziktir, şaka götürmez." -H. R. Gürpınar.
sf. (na:zik) 1. Başkalarına karşı saygılı davranan: "Seçilmişlik duygusu insanları birbirine yakınlaştırdığından içeride herkes birbirine karşı son derece nazikti." -E. Şafak. 2. İnce yapılı, narin: "Kadın fevkalade nazik ve güzel, çocuklar oya gibi idiler." -S. F. Abasıyanık. 3. Özen, dikkat gösterilmezse kırılabilen, bozulabilen, kötüleşebilen: Nazik bir bitki. 4. Gerekli önlemler alınmadığında daha kötü olan, kritik: "Şimdi devleti tehlikeden kurtaracak pek nazik zamandır." -A. Ş. Hisar. 5. Dikkat isteyen, özen gerektiren: "Rica ederim gülmeyiniz, iş pek naziktir, şaka götürmez." -H. R. Gürpınar.
"nazlı" için örnek kullanımlar
Ergun ise Ahmet'e Nazlı'ya olan aşkını anlatan bir mektup yazıyor.
If Ergun Ahmet spoiled 'or writing a letter explaining his love.
Kaynak: gazetea24.comErgun, Nazlı ailesiyle konuşana kadar, her gün evin kapısına gül bırakacaktır.
Ergun, spoiled until you talk to the family, the rose will leave the door of the house every day.
Kaynak: gazetea24.comFerhat ile Nazlı birbirlerine karşı koyamazlar; ertesinde Zeynep de aldatıldığını öğrenir.
Ferhat and Nazli can not resist each other, in the wake of duped Jane learns.
Kaynak: shiftdelete.netMedya ve siyaset dünyasının ünlü simaları Nazlı ve Kadir çiftini bu mutlu günlerinde yalnız bırakmadı.
Media and political leaders, celebrities and Kadir pair of spoiled this happy occasion alone.
Kaynak: gercekgundem.comYakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
