nodullamak ne demek?
- 2 sözlük, 4 sonuç.Güncel Türkçe Sözlük
nodullamak anlamı
(-i) hlk. 1. Hayvanı üvendire ile dürtmek. 2. mec. Dürtmek, uyarmak, hatırlatmak.
(-i) hlk. 1. Hayvanı üvendire ile dürtmek. 2. mec. Dürtmek, uyarmak, hatırlatmak.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
nodullamak anlamı
Hayvanı üvendire ile dürtmek.
Hayvanı üvendire ile dürtmek.
Yeniköy -Balıkesir
*Ayvacık -Çanakkale
*Kandıra -Kocaeli
*Akyazı çevresi -Sakarya
*Kurşunlu -Çankırı
*İskilip -Çorum
-Samsun ve çevresi
*Merzifon köyleri -Amasya
Maksutlu *Şarkışla -Sivas
*Saray -Tekirdağ
nodullamak anlamı
Uyarmak, hatırlatmak.
Uyarmak, hatırlatmak.
*Kandıra -Kocaeli
Kilimli -Zonguldak
-Samsun ve çevresi
*Merzifon köyleri -Amasya
Ceylân *Lüleburgaz -Kırklareli
nodullamak anlamı
Aklını başına getirmek, uyarmak.
Aklını başına getirmek, uyarmak.
Çorum
Yozgat
nodullamak eş anlamlısı
dürtmek
(-i) 1. Ucu sivri bir şeyle veya elle hafifçe itmek: "Bir parça uyuşup dalar gibi olmuşsun, derken seni birdenbire dürtüp uyandırıyorlar." -R. N. Güntekin. 2. Değmek, dokunmak. 3. mec. İstenilen şeyi yaptırmak için birine kışkırtıcı söz söylemek, tahrik etmek. 4. mec. Uyarmak, ikaz etmek.
(-i) 1. Ucu sivri bir şeyle veya elle hafifçe itmek: "Bir parça uyuşup dalar gibi olmuşsun, derken seni birdenbire dürtüp uyandırıyorlar." -R. N. Güntekin. 2. Değmek, dokunmak. 3. mec. İstenilen şeyi yaptırmak için birine kışkırtıcı söz söylemek, tahrik etmek. 4. mec. Uyarmak, ikaz etmek.
hatırlatmak
(-i, -e) Anımsatmak: "Benimseyemediği çapraşık bir dünyanın binbir dolabı içinde bunalmış genç bir öğrenciyi hatırlatıyordu." -E. İ. Benice.
(-i, -e) Anımsatmak: "Benimseyemediği çapraşık bir dünyanın binbir dolabı içinde bunalmış genç bir öğrenciyi hatırlatıyordu." -E. İ. Benice.
uyarmak
(-i) 1. Bir kimseye bir davranışta bulunmamasını söylemek, ikaz etmek: "Mustafa Kemal Paşa gittikten sonra gelen mebuslar beni uyarıyorlardı." -F. R. Atay. 2. Görevini gereği gibi yapmayan kimseye nasıl davranması gerektiğini hatırlatmak, ihtarda bulunmak. 3. biy. Bir canlının herhangi bir organını dıştan bir etki ile görev yapmaya zorlamak. 4. hlk. Öğütle yola getirmeye çalışmak. 5. hlk. Uyandırmak.
(-i) 1. Bir kimseye bir davranışta bulunmamasını söylemek, ikaz etmek: "Mustafa Kemal Paşa gittikten sonra gelen mebuslar beni uyarıyorlardı." -F. R. Atay. 2. Görevini gereği gibi yapmayan kimseye nasıl davranması gerektiğini hatırlatmak, ihtarda bulunmak. 3. biy. Bir canlının herhangi bir organını dıştan bir etki ile görev yapmaya zorlamak. 4. hlk. Öğütle yola getirmeye çalışmak. 5. hlk. Uyandırmak.
Yakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
