Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

oda ne demek?

 - 7 sözlük, 9 sonuç.

BSTS / Kentbilim Terimleri Sözlüğü

oda anlamı İng. room Alm. Zimmer Fr. chambre
Bir yapının, özellikle bir evin, oturmak, çalışmak, yatmak gibi eylemlere yarayan gözelerinden her biri.

BSTS / Orta Öğretim Terimleri Kılavuzu

oda anlamı Osm. beyt Fr. chambre
(biyoloji)

BSTS / Tarih Terimleri Sözlüğü

oda anlamı
Yeniçeri kışlaları ile içsaray koğuşlarına genel olarak verilen ad.

Güncel Türkçe Sözlük

oda anlamı
is. 1. Evin veya herhangi bir yapının oturma, çalışma, yatma gibi işlere yarayan, banyo, salon, giriş vb. dışında kalan, bir veya birden fazla çıkışı olan bölmesi, göz: "Hâlâ kapısı aralık duran odaya doğru koştu." -S. F. Abasıyanık. 2. Serbest meslek adamlarını içinde toplayan resmî birlik: Sanayi odası. Ticaret odası. 3. tar. Yeniçeri kışlası.

Tarama Sözlüğü

oda anlamı
Yer, mesken, melce.

Türkçe - İngilizce

oda anlamı
isim
1) room
2) chamber
3) apartment
4) cell

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

oda anlamı
Evlerin dışında, konukları ağırlamak için özel olarak yapılmış küçük ev.

Güney *Yeşilova -Burdur
-Mardin
Alibeyhüyüğü -Konya
Gâvurdağı *Cebelibereket -Adana

oda anlamı
Oda, hane

Uşak

oda anlamı
Oda, hücre

Artvin Yusufeli Uşhum köyü

oda eş anlamlısı

çalışma
is. 1. Çalışmak işi, emek, say: "Sonradan kapının kaldırılıp yerine takılması için yetmiş kişinin çalışması icap etti." -N. F. Kısakürek. 2. Bir yapı elemanının yük altında biçim değiştirmesi, az veya çok zorlanması: Bu kiriş hesabında kirişin aşırı yük altında çalışması göz önüne alınmıştır. 3. Bünyesindeki suyun azalması veya çoğalması sonucu ağacın biçim ve boyutlarının değişmesi: Ağaçtan üretilen işlerin sonradan bozulması istenmiyorsa bütün birleştirilmelerde ağacın çalışması özelliği dikkate alınmalıdır. 4. Bilimsel ve sanatsal amaçlı ürün.
göz
is. 1. anat. Görme organı. 2. Bazı deyimlerde, görme ve bakma: Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3. Oda: "Şu fakir mahallede bir göz evim olsaydı / Nasıl sevinç içinde çıkardım şu yokuşu." -Z. O. Saba. 4. Bakış, görüş: Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 5. Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak: "Asıl felaket bu pınara sırt çevirmek, bu pınarın gözlerine taş tıkamak değil de ne olurdu?" -T. Buğra. 6. Delik, boşluk: İğnenin gözü. "Köprünün gözleri karış karış kazılmıştır." -S. F. Abasıyanık. 7. Çekmece: Masanın gözleri. 8. Terazi kefesi. 9. Nazar: "İnsanı gözle yiyip bitirirler." -Ö. Seyfettin. 10. Sevgi, ilgi, gönül bağlantısı: Gözden düşmek. Göze girmek. 11. Ağacın tomurcuk veren yerlerinden her biri: Göz aşısı. 12. Bölüm, hane: Dama tahtasında altmış dört göz vardır. 13. Bazı yaraların uç bölümü: Çıbanın gözü.
salon
is. 1. Bir evde konukları ağırlamakta kullanılan en geniş oda: "Hasta alt kattaki salona kadar gitti ve bir kanepenin üstüne düştü." -P. Safa. 2. Toplantıların, kutlamaların, gösterilerin yapıldığı geniş yer: Düğün salonu. Konferans salonu. 3. Dükkân, mağaza: Çay salonu. Berber salonu.

"oda" için örnek kullanımlar

Gökhan Gedikli, oda başkanları, doktorlar ve vatandaşlar katıldı.
Jennifer Warrant, room leaders, doctors and citizens attended the meeting.
Kaynak: haberx.com
Filmde çalışanlar için de bölgedeki otellerde 3 bin oda tutuldu.
3 thousand rooms in hotels for workers in the region were in the film.
Kaynak: haberturk.com
yalçın gibilerin söyledğinin bir önemi olsaydı, oda serge terim olurdu.
If people like the rugged söyledğinin matter, the room would have been the term serge.
Kaynak: spor.mynet.com
3 katlı binada 3 bin 200 metrekarelik bölümde 85 oda yer alacak.
Section 3 thousand 200 square meters 3-storey building will include 85 rooms.
Kaynak: haber.gazetevatan.com
İngiliz Oda Orkestrası (English Chamber Orchestra - ECO) dünyanın önde gelen oda orkestralarından biridir. 44 yıllık tarihinde başka
Kaynak: İngiliz Oda Orkestrası
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.