pasaj ne demek?
- 5 sözlük, 6 sonuç.BSTS / Besin Hijyeni ve Teknolojisi Terimleri Sözlüğü
pasaj anlamı İng. sub-culture, passage
Kültür mikroorganizmalarının taze bir besi yeri orTamına aktarma işlemi.
Kültür mikroorganizmalarının taze bir besi yeri orTamına aktarma işlemi.
BSTS / Biyoloji Terimleri Sözlüğü
pasaj anlamı
bakınız» alt kültür
bakınız» alt kültür
Güncel Türkçe Sözlük
pasaj anlamı
(I) is. İçinde dükkânlar bulunan, üzeri kapalı veya açık çarşı: "Yemeğini son günlerde oracıkta, pasaj içindeki Macar lokantasında yiyordu." -R. H. Karay.
(I) is. İçinde dükkânlar bulunan, üzeri kapalı veya açık çarşı: "Yemeğini son günlerde oracıkta, pasaj içindeki Macar lokantasında yiyordu." -R. H. Karay.
pasaj anlamı
(II) is. Yazının veya eserin bir bölümü, parça: "Roman veya hikâyede güzel pasajlar hâlinde bizi sürükleyecek bu şiir ne yazık ki bir hikâye içinde değil!" -S. F. Abasıyanık.
(II) is. Yazının veya eserin bir bölümü, parça: "Roman veya hikâyede güzel pasajlar hâlinde bizi sürükleyecek bu şiir ne yazık ki bir hikâye içinde değil!" -S. F. Abasıyanık.
Türkçe - İngilizce
pasaj anlamı
isim
1) passage
2) arcade
3) passageway
4) alley
5) gangway
isim
1) passage
2) arcade
3) passageway
4) alley
5) gangway
Türkçede Batı Kökenli Kelimeler Sözlüğü
pasaj anlamı Fr.passage
1. İçinde dükkânlar bulunan, üzeri kapalı veya açık çarşı: § "Binaenaleyh her hâlde tiyatroya girmeliyim, dedim ve kemal-i cüretle pasajın öteki kapısından çıkarak sağa bükülüp tiyatroya vardım." -Ahmet Midhat Efendi, Müşahedat, 267. § "İki-üç yüz yıl önceden kalma pasajda ışıltılı çikolata, şampanya dükkânları" -Adalet Ağaoğlu, Başka Karşılaşmalar, 92. § "Bir gün Beyoğlu'nda "Bon Marché" pasajından geçerken birkaç arkadaşıyla birlikte karşı yönden gelen..." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları, 109. § "O zaman pasajın manzara-i garabet-nüması hakkında bir fikir hasıl edersiniz." -Sami Paşazade Sezai, Bütün Eserleri II, 210. § "Bir kurdela parçası almak için Beyoğlu'nun şüpheli pasajlarından birine girersin." -Peyami Safa, Bir Akşamdı, 110. § "Akşama doğru otelin pasajından geçerken berber, tuhafiyeci, kırtasiyeci gibi dükkânlar bana meraklı gözlerle bakıyorlardı." -Ahmet Rasim, Muharrir Bu Ya, 122. § "Her ne kadar bütçenizi sarsmadığını göstermek üzere ikişer adedini Karlman Pasajı'ndan 88 kuruşa aldığınızı yazsanız da, sakın ha yollamayınız." -Buket Uzuner, Uzun Beyaz Bulut (Gelibolu), 127. § "Vitrinleri buğulu çiçekçi dükkânlarının, çaycı çıraklarının girdiği pasajların, Rüya'yla birlikte gittikleri…" -Orhan Pamuk, Kara Kitap, 71. § "Kendini bir pasaj meyhanesinde, tosun gibi kabaran siyah biranın ve tabağına boylu boyunca serilmiş bir bifteğin karşısında topladı." -Attila İlhan, Kurtlar Sofrası, 81. 2. Bir yazıdan, bir eserden alınan bölüm, parça: § "... roman pasajları olarak da..." -Peyami Safa, Sosyalizm-Marksizm-Komünizm, 234. § "Peyami Safa'nın zamanında ki o pasajı bende çalışmış olması icap eder." -Necip Fazıl Kısakürek, O ve Ben, 57.
1. İçinde dükkânlar bulunan, üzeri kapalı veya açık çarşı: § "Binaenaleyh her hâlde tiyatroya girmeliyim, dedim ve kemal-i cüretle pasajın öteki kapısından çıkarak sağa bükülüp tiyatroya vardım." -Ahmet Midhat Efendi, Müşahedat, 267. § "İki-üç yüz yıl önceden kalma pasajda ışıltılı çikolata, şampanya dükkânları" -Adalet Ağaoğlu, Başka Karşılaşmalar, 92. § "Bir gün Beyoğlu'nda "Bon Marché" pasajından geçerken birkaç arkadaşıyla birlikte karşı yönden gelen..." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları, 109. § "O zaman pasajın manzara-i garabet-nüması hakkında bir fikir hasıl edersiniz." -Sami Paşazade Sezai, Bütün Eserleri II, 210. § "Bir kurdela parçası almak için Beyoğlu'nun şüpheli pasajlarından birine girersin." -Peyami Safa, Bir Akşamdı, 110. § "Akşama doğru otelin pasajından geçerken berber, tuhafiyeci, kırtasiyeci gibi dükkânlar bana meraklı gözlerle bakıyorlardı." -Ahmet Rasim, Muharrir Bu Ya, 122. § "Her ne kadar bütçenizi sarsmadığını göstermek üzere ikişer adedini Karlman Pasajı'ndan 88 kuruşa aldığınızı yazsanız da, sakın ha yollamayınız." -Buket Uzuner, Uzun Beyaz Bulut (Gelibolu), 127. § "Vitrinleri buğulu çiçekçi dükkânlarının, çaycı çıraklarının girdiği pasajların, Rüya'yla birlikte gittikleri…" -Orhan Pamuk, Kara Kitap, 71. § "Kendini bir pasaj meyhanesinde, tosun gibi kabaran siyah biranın ve tabağına boylu boyunca serilmiş bir bifteğin karşısında topladı." -Attila İlhan, Kurtlar Sofrası, 81. 2. Bir yazıdan, bir eserden alınan bölüm, parça: § "... roman pasajları olarak da..." -Peyami Safa, Sosyalizm-Marksizm-Komünizm, 234. § "Peyami Safa'nın zamanında ki o pasajı bende çalışmış olması icap eder." -Necip Fazıl Kısakürek, O ve Ben, 57.
pasaj eş anlamlısı
parça
is. 1. Bir bütünden ayrılan, ayrı sayılan veya artakalan şey: Yolun bu parçası bozuk. 2. Bir bütünden kopma, kırılma, yırtılma vb. yoluyla ayrılmış bölüm, lime: "Alınacakları bir gece önceden küçük bir karton parçasına yazmıştır." -H. Taner. 3. Birkaçı bir araya geldiğinde bir bütünü oluşturan şeylerin her biri, modül: On parçadan yapılmış bir oda takımı. 4. Tane: Üç parça elbiselik kumaş. 5. Pasaj: "Hayatımın en acı ve tatlı saatleri bunun başında geçti, eserimin en güzel parçalarını onun kenarında yazdım." -R. N. Güntekin. 6. Müzik eseri. 7. Nesne: "Bu defaki gidişimizde, eşyamızın arasında taç gibi değerli bir parça da vardı." -A. Kutlu. 8. mec. Küçümseme ve değersiz sayma bildiren bir söz: "Bir çoban parçasısın, olmasa bile koyun / Daima eğeceksin başkalarına boyun." -K. Kamu. 9. argo Güzel, alımlı kız veya kadın.
is. 1. Bir bütünden ayrılan, ayrı sayılan veya artakalan şey: Yolun bu parçası bozuk. 2. Bir bütünden kopma, kırılma, yırtılma vb. yoluyla ayrılmış bölüm, lime: "Alınacakları bir gece önceden küçük bir karton parçasına yazmıştır." -H. Taner. 3. Birkaçı bir araya geldiğinde bir bütünü oluşturan şeylerin her biri, modül: On parçadan yapılmış bir oda takımı. 4. Tane: Üç parça elbiselik kumaş. 5. Pasaj: "Hayatımın en acı ve tatlı saatleri bunun başında geçti, eserimin en güzel parçalarını onun kenarında yazdım." -R. N. Güntekin. 6. Müzik eseri. 7. Nesne: "Bu defaki gidişimizde, eşyamızın arasında taç gibi değerli bir parça da vardı." -A. Kutlu. 8. mec. Küçümseme ve değersiz sayma bildiren bir söz: "Bir çoban parçasısın, olmasa bile koyun / Daima eğeceksin başkalarına boyun." -K. Kamu. 9. argo Güzel, alımlı kız veya kadın.
"pasaj" için örnek kullanımlar
Sesli soruda, 90 yaşında geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden duayen tiyatrocu Macide Tanır'ın okuduğu bir pasaj soruldu.
Voice question, 90-year-old veteran actor, who died recently read an excerpt from Macide Tanır'ın asked.
Kaynak: ankarahaber.comGaleri terimi (İtalyanca 'dan galleria uzun sütunlu pasaj) anlamları: mimarlıkta. Bir yapının birçok bölümünü aynı katta birbirine bağlayan
Kaynak: Galeri
Kaynak: Galeri
Taş ve dökme demir kullanılarak karkas özelliklerde inşa edilen binanın bugün pasaj olarak kullanılan zemin katının eskiden at ahırı
Kaynak: Atlas Sineması
Kaynak: Atlas Sineması
bu bölümde Uşak ezgileri , İsrail ulusuyla ilgili dört farklı pasaj ve Hristiyanlığa göre İsa ile ilgili önceden verilen haberler bulunur.
Kaynak: Yeşaya kitabı
Kaynak: Yeşaya kitabı
Çiçek Pasajı (Cité de Péra), büyük Beyoğlu yangını sonucu yok olan Naum Tiyatrosu 'nun arsasına 1876 'da kurulan tarihi ve ünlü bir pasaj
Kaynak: Çiçek Pasajı
Kaynak: Çiçek Pasajı
Yakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
