projektör anlamı
is. 1. Işıldak: "Bu sırada gemilerden telaşla birkaç projektör yandı." -F. R. Atay. 2. Yansıtım aygıtı.

projektör anlamı
isim
1) projector
2) floodlight
3) searchlight
4) headlight
5) reflector
6) floodlight projector
7) klieg
8) reverberator

projektör anlamı Fr.projecteur
1. Işıldak: § "Daha ileride bir vapur projektörü aydınlığın en ziyade toplandığı yerleri, başka bir şekilde görünür." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur, 181. § "Tavşanların üzerine projektörü ben sıkıyordum." -Adalet Ağaoğlu, Gece Hayatım, 64. § "Işık, ay aydınlığı ve deniz fenerinin çok ağır dönen projektörü." -Reşat Nuri Güntekin, Eski Şeyler, 157. § "Karanlıklarda bir projektörden çıkan muntazam hizmetler gibi gittikçe genişleyerek boşluğa yayılıyordu." -Peyami Safa, Sözde Kızlar, 118. § "Kimsesiz karanlık sularda keskin projektör ışıkları dolaştıra dolaştıra torpido, kıyılardan Tamamıyla açılıncaya kadar önümüzde yürüdü." -Ruşen Eşref Ünaydın, Bütün Eserleri, 48. § "Projektör ışığı altında bile bu kadar iyi görülemez." -Necip Fazıl Kısakürek, Hikâyelerim, 84. § "Gerçi bu projektörün aydınlatma alanı altında doğrudan doğruya bu saltanat ve hilafet mensupları, taraftarları…" -Ahmet Rasim, Muharrir Bu Ya, 305. § "Işık beldesi Paris'in pancurlarından sefalet sızan kulübelerine çevrilmiş bir projektör..." -Cemil Meriç, Kırk Ambar, 314. § "Sandalımız midyeyle kaplı liman dubalarının arkasına saklandığından, bir projektörün çevresini sorgular gibi…" -Orhan Pamuk, Kara Kitap, 301. § "Neden birbirine dolaşık kirpiklerini projektörün ışığına tutup, vücudunu çağlayan gibi yukarıdan aşağıya salıvermiyor ?" -Attila İlhan, Kurtlar Sofrası, 471. 2. Gösterici, projeksiyon aleti: