azametli ne demek?
- 2 sözlük, 2 sonuç.Güncel Türkçe Sözlük
azametli anlamı
sf. 1. Ulu, çok büyük. 2. Gururlu: "Kendisi gayet titiz, kibirli, azametli, öfkeli olduğu için hizmetçileri ve adamları korkarlar imiş." -A. Rasim. 3. Görkemli, heybetli. 4. Debdebeli. 5. Çalımlı, kurumlu: "Hatta biraz da azametli, kibirli muamelesi bana epeyce garip görünmüştü doğrusu." -Y. K. Karaosmanoğlu.
sf. 1. Ulu, çok büyük. 2. Gururlu: "Kendisi gayet titiz, kibirli, azametli, öfkeli olduğu için hizmetçileri ve adamları korkarlar imiş." -A. Rasim. 3. Görkemli, heybetli. 4. Debdebeli. 5. Çalımlı, kurumlu: "Hatta biraz da azametli, kibirli muamelesi bana epeyce garip görünmüştü doğrusu." -Y. K. Karaosmanoğlu.
Türkçe - İngilizce
azametli anlamı
sıfat
1) pompous
2) magnificent
3) imposing
4) lofty
5) proud
6) lordly
7) ostentatious
sıfat
1) pompous
2) magnificent
3) imposing
4) lofty
5) proud
6) lordly
7) ostentatious
azametli eş anlamlısı
çalımlı
sf. 1. Gösterişli, kurumlu. 2. is. den. Başı yüksek, yapısı dar gemi.
sf. 1. Gösterişli, kurumlu. 2. is. den. Başı yüksek, yapısı dar gemi.
debdebeli
sf. Görkemli, gösterişli: "Mustafa bu debdebeli hayata ilk defa giriyordu." -A. Gündüz.
sf. Görkemli, gösterişli: "Mustafa bu debdebeli hayata ilk defa giriyordu." -A. Gündüz.
görkemli
sf. 1. Büyüklüğü, görünüşü ve güzelliğiyle görenleri etkileyen, gösterişli, göz alıcı, haşmetli, muhteşem, anıtsal. 2. İri yapılı, iyice serpilmiş.
sf. 1. Büyüklüğü, görünüşü ve güzelliğiyle görenleri etkileyen, gösterişli, göz alıcı, haşmetli, muhteşem, anıtsal. 2. İri yapılı, iyice serpilmiş.
gururlu
sf. 1. Kendi kişiliğine önem veren, onurlu, mağrur: "Hâlet Efendi akıllı, iktidarlı, cerbezeli, gururlu, insafsız, garazkâr bir adamdı." -A. Ş. Hisar. 2. Kurumlu, çalımlı. 3. Kibirli.
sf. 1. Kendi kişiliğine önem veren, onurlu, mağrur: "Hâlet Efendi akıllı, iktidarlı, cerbezeli, gururlu, insafsız, garazkâr bir adamdı." -A. Ş. Hisar. 2. Kurumlu, çalımlı. 3. Kibirli.
heybetli
sf. 1. Görünüşü korku ve saygı uyandıran: "Böyle heybetli, akıllı adam, sana hocalık etmiş adam ölür mü hiç?" -N. Hikmet. 2. Büyük, ulu, azametli: "Biz onların yorgun ve durgun bile olsa düzgün ve heybetli hâllerini görüyorduk." -A. Ş. Hisar.
sf. 1. Görünüşü korku ve saygı uyandıran: "Böyle heybetli, akıllı adam, sana hocalık etmiş adam ölür mü hiç?" -N. Hikmet. 2. Büyük, ulu, azametli: "Biz onların yorgun ve durgun bile olsa düzgün ve heybetli hâllerini görüyorduk." -A. Ş. Hisar.
kurumlu
(I) sf. Kurum (II) tutmuş olan.
(I) sf. Kurum (II) tutmuş olan.
kurumlu
(II) sf. Gururlanarak kasılan, mağrur.
(II) sf. Gururlanarak kasılan, mağrur.
"azametli" için örnek kullanımlar
Tavrı, şık giyimi ve azametli duruşuyla da ayrıca sahnede devleşiyor.
The attitude of stylish clothing and pompous attitude devleşiyor also on stage.
Kaynak: tiyatronline.comSöz konusu olan İran olduğunda, gurur ve önyargılar en azametli Amerikalıları bile etkisi altına almaktadır.
When it comes to Iran, which, even under the influence of pride and prejudice is the most pompous Americans.
Kaynak: dunyabulteni.netAğacın meyvesi nasıl ki o ağacın bütün programlarını taşır ve şayet dikilirse o da öyle azametli bir ağaç olursa insan da öyle.
How is the fruit of the tree, and if the tree is sewn all the programs if it so lofty a tree, human, too.
Kaynak: haber7.comYakın Kelimeler
(Tahmin etmek için bir harf girin)
