Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

tutmak ne demek?

 - 7 sözlük, 10 sonuç.

BSTS / Bilgisayar Terimleri Karşılıklar Kılavuzu

tutmak anlamı
bakınız» yakalamak

BSTS / Zanaat Terimleri Sözlüğü

tutmak anlamı
bakınız» Tutak(I)

Divanü Lügati't-Türk

tutmak anlamı
tutmak, yakalamak

Güncel Türkçe Sözlük

tutmak, -ar anlamı
(-i) 1. Elde bulundurmak, ele almak: "Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu." -Ö. Seyfettin. 2. Ele geçirmek, yakalamak: "Evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı." -Ö. Seyfettin. 3. Avlamak: "Dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz." -R. H. Karay. 4. Yanında bulundurmak, alıkoymak: Siz gelinceye kadar çocuğu ben tutarım! 5. Hürriyetinden yoksun bırakıp bir yere kapamak, tevkif etmek: "Vahşidir, hiçbir zaman onu kafeste tutmak mümkün değildir." -S. F. Abasıyanık. 6. Kaplamak: "Tabanı otuz, otuz beş metre kadar tutan bir eşkenar üçgen biçimindedir." -T. Buğra. 7. Kırağı, çiğ veya kar bir yüzeyde görünür durumda olmak, kalmak: "Şu yağan kar bir tutsun, seyreyle sen ertesi gün çocukları." -S. F. Abasıyanık. 8. Denetimi ve yetkisi altına almak. 9. Desteklemek, birinden yana çıkmak. 10. Benimsemek, beğenmek: "Ama öylelerini de çevresinde kimse sevmemiş, tutmamıştır." -T. Buğra. 11. Gereğini yapmak, yerine getirmek: Verdiği sözü tutmuş, vaktinde gelmişti. 12. Uygun gelmek, çelişmez olmak: "Bir talih eseri olarak ondan gelen cevap benim kendi bulduklarımı tuttu." -R. N. Güntekin. 13. Kapatmak, sarmak. 14. Hizmetine almak veya kiralamak: "Burada bir kat tuttum. Yazı geçireceğim." -P. Safa. 15. Bir işe herhangi bir anlayışla girişmek: Yapıyı geniş tuttu. 16. Girişmek, yapmak: "Askerden sonra ne iş tutacağını bilmemek kahrediyordu Yusuf'u." -S. F. Abasıyanık. 17. Beddua, dua, ah vb. etkisini göstermek, gerçekleşmek, yerine gelmek, varmak: "Avradın ilenci tutarsa senin iki gözün kör olacak." -M. Ş. Esendal. 18. Ulaşmak, varmak: "Hayvanlar, Bağdat Caddesi'ni tutmuş, çalakamçı ilerliyor." -S. M. Alus. 19. Para toplamı ...-e varmak: Aldığım şeyler bin lira tuttu. 20. Uğramak: Vapur İzmir'i tutmayacakmış. 21. Herhangi bir durumda bulundurmak: "Seksen bir yaşında da olsa çalışmak insanı zinde tutuyor." -H. Taner. 22. Varsaymak, farz etmek: "Haydi tutalım babasının bir günahı vardı, çekti." -M. Ş. Esendal. 23. (-i, -e) Hedef olarak almak: Taşa tutmak. 24. (-i, -e) Alacağa veya vereceğe saymak: On bin lirayı borcunuza tuttum. 25. (-i, -e) Yaklaştırmak: "Biraz toz olsa mendilini burnuna tutar." -A. Ş. Hisar. 26. Kullanmak: Yaşmak tutmak. Ustura tutmak. 27. Bağlamak: "Sütler kaymak tutar tutmaz ordayım." -B. S. Erdoğan. 28. (nsz) Beklenen sonucu vermek: "Toprağa atılan her tohum bir ümittir. Tohum ya tutar ya tutmaz. Ya yeşerir ya yeşermez." -Ş. Rado. 29. (nsz) İş görebilmek: "Eli ayağı tutsun, açlıktan ölmesin, yeterdi ona." -T. Buğra. 30. (nsz) Sürmek, zaman almak: Bu iş iki saat tuttu. 31. (nsz) Yapışarak veya sokularak çıkmaz olmak: Boya tutmadı. Çivi iyi tuttu. 32. Giyinmesine yardım etmek: "Kucaklaşma sahanlıkta başlar ve ayakkabılarını çıkarıp karısının tuttuğu terliklerini giyene kadar Serdar'ın kolları boynunda kalır." -T. Buğra. 33. Sunmak: Konuklara şeker tutmak. 34. İşgal etmek. 35. İzlemek: "Tepeden inince Değirmendere'ye hâkim bir iz tutacaksınız." -R. H. Karay. 36. Bırakmamak: "Baba sesini çıkarmadı hatta öksürüğünü bile galiba tuttu." -P. Safa. 37. Yönelmek: "Oyuncular ağır ağır soyunma odasının yolunu tuttular." -H. Taner. 38. Sarmak, bürümek: "Hey başları duman tutmuş dağlar, hey!" -Halk türküsü. 39. Asılmak, kuvvetlice sarılmak: "Üç kişi tutarlarmış da onu pencerenin önünden çekemezlermiş." -P. Safa. 40. Bir kimsenin yerini almak: "Bak azizim, dedim, ben senin yerini tuTamam." -Y. K. Karaosmanoğlu. 41. Otobüs, vapur, uçak vb. hasta etmek. 42. Herhangi bir durumda kalmasını sağlamak: Kapıyı açık tutmayın. 43. Bir yerde kalmasını sağlamak. 44. Yemek hafifçe yanmak. 45. Bir sanat eseri geniş ilgi görmek: "Eğer piyes tutar da alkışlanırsa bir yazara yakışacak bir kıyafet giymeliydim." -C. Uçuk. 46. Biriktirmek, tasarruf etmek: "Sen metelik tutuyorsun gibi geliyor bana. Ay başına kadar bana ödünç versene." -M. Ş. Esendal. 47. Askerlikte, bankacılıkta durdurmak, blokaj. 48. Başlamak: "Kadınların başında gördüğünüz bürümcükten, iç çamaşırlarından tutunuz da entarilik kaba pamuklulara kadar hepsi Osmanlı malı idi." -F. R. Atay. 49. Bir şey düşünmek: Herkes aklından bir sayı tutsun. 50. sp. Takım oyunlarında karşı takımdaki bir oyuncuyu yakından izlemek, markaja almak.

Tarama Sözlüğü

tutmak anlamı
bakınız» dutmak.

Türkçe - İngilizce

tutmak anlamı
fiil
1) keep
2) keep in
3) hold
4) retain
5) take
6) catch
7) hire
8) get hold of
9) hold on
10) keep to
11) be
12) hold in
13) contain
14) hold up
15) choke
16) grasp
17) hold back
18) engage
19) play
20) play
21) uphold
22) hold on to
23) save
24) stick
25) restrain
26) cog
27) grip
28) keep down
29) seize
30) reserve
31) support
32) bind
33) guard
34) favor
35) withhold
36) occupy
37) abide by
38) fish
39) intercept
40) book
41) stick to
42) possess
43) inhibit
44) clench
45) take up
46) play on
47) total
48) charter
49) choke down
50) confine
51) gather
52) tot up
53) redeem
54) bate
55) remand
56) choke back
57) claw hold of
58) stifle
59) strangle
60) choke off
61) work out at
62) seize on
63) stanchion
64) affect
65) grapple
66) figure out at
67) keep back
68) cramp
69) cost
70) bespeak
71) constrain
72) play upon
73) come to
74) cohere
75) clutch
76) hire on
77) check
78) add up to
79) favour

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

tutmak anlamı
Yeni bir şeyi ilk kez kullanmak : Yeni aldığım tencereyi tuttum.

Oğuz *Acıpayam -Denizli
*Bozdoğan -Aydın
*Milas -Muğla

tutmak anlamı
1.Çiftleşmek isteyen inek vb. hayvanları iple bağlayarak boğaya çekmek : İneği tutmaya götürdükse de tosun bulamadık. 2.Dişi hayvan gebe kalmak.
tutmak anlamı
Nişan alınan yere değmek, vurmak : Tetiğe dokundum tutmadı.

Çiftepınar *Mersin -İçel.

tutmak anlamı
( < ET tutmak) 1. Tutmak, kavramak. 2. Kiralamak. 3. Beklemek. 4. Seçmek, belirlemek // yol tutmak: derhâl yola çıkmak

"tutmak" için örnek kullanımlar

Kan şekerini sabit tutmak için düzenli yemek yemeye özen gösterin.
Try to eat regular meals to keep your blood sugar stable.
Kaynak: haberler.com
PTT,askerlerden para kazanıyor.bu kampanyadan askerleri muhaf tutmak olmaz.
Post Office, the soldiers will not keep the money kazanıyor.bu campaign to exempt soldiers.
Kaynak: finans.mynet.com
stoch tamam anladık adam formsuz ama krasicle onu formda tutmak senın görevin.
Did the man right out of shape, but it STOCH krasicle Your task is to keep it in shape.
Kaynak: spor.mynet.com
Yada akp havayı temiz tutmak için mi harcayacak bu vergileri ?
These taxes or spend akp to keep the air clean?
Kaynak: finans.mynet.com
Hormon, metabolizma ların, bünyedeki bazı faaliyetleri denetim altında tutmak için ürettikleri salgılar. ' İçsalgı' olarak da
Kaynak: Hormon
Zikir, hatırlamak, anmak, zihinde tutmak, unutmamak anlamına Kur'an kaynaklı bir terimdir. Tasavvuf ta zikir kendisine sıklıkla atıf
Kaynak: Zikir
faaliyette bulunan ticari kurum ve kişilerin ticari işlemlerini düzenlemek, kayıt altında tutmak ve bu işletmelere ait sicillerin tutulduğu kurumdur.
Kaynak: Develi Ticaret Odası
Çıpa veya Çapa, Denizcilik te herhangi bir deniz taşıtı nı istenilen bir yerde sabit tutmak için suyun dibine bırakılan, iki veya daha çok
Kaynak: Çıpa
Kelepçe, bir kişinin bileklerini birbirine yakın tutmak ve hareket kabiliyetini engellemek amacıyla tasarlanmış aletlerdir. Genellikle bir
Kaynak: Kelepçe
Çoğu hafiftir ve tek elle tutmak için olsa da, daha ağır olanları çift elle tutulur. Ağırlıkları 0.5 kg ilâ 3 kg arasında değişir.
Kaynak: Savaş baltası
Kın, kılıç ya da diğer kesici silah ları tutmak, taşımak veya saklamak için kullanılan kılıftır. Kınlar yıllardır deri , tahta ve
Kaynak: Kın
Zımba, kâğıt ları bir arada tutmak amacı ile metalden bir tel ile tutturan araç. Birden fazla kâğıt zımbanın arasına yerleştirildikten
Kaynak: Zımba
Can simidi, denize düşen birine ilk yardımda bulunmak, su üstünde tutmak ve kurtarmak için atılan, çember biçiminde can kurtarma aracı.
Kaynak: Can simidi
tarayıcısı üreticisi şirketler arasında yaşanan, ve pazar payını elinde tutmak ya da arttırmak için girişilen yarış dönemlerine verilen addır.
Kaynak: Tarayıcı savaşları
Amerikanizm veya Amerikancılık, belli bir konuda ABD halkının veya hükümetinin tarafını tutmak anlamında kullanılan siyasal bir deyimdir.
Kaynak: Amerikanizm
Kaşkaval, ana direkler üzerine sürülen gabya ve babafingo çubuklarının topuklarını sabit tutmak ve yerinden oynamalarını önlemek için, bu
Kaynak: Kaşkaval (denizcilik)
Pinger balıkçılık ta liman yunusugiller gibi küçük balinaları ağlardan uzak tutmak için kullanılan bir akustik sinyal verici.
Kaynak: Pinger
Nakış kasnağı ve çerçeveler nakış ve aynı formda olan iğneişi çalışmalarında kumaşı gergin tutmak için kullanılırlar. Kasnaklar
Kaynak: Nakış kasnağı
Savaş ekonomisi bir devlet in ekonomi sini savaş zamanında canlı tutmak adına aldığı önlemlerin genel adı. Philippe Le Billon bu olguyu "
Kaynak: Savaş ekonomisi
satranç saati; turnuvalarda satranç maçlarında iki tarafında zamanını tutmak için kullanılan ikili saat. hamlesini yapan saate basar,
Kaynak: Satranç Saati
Kelepçe , bir kişinin bileklerini birbirine yakın tutmak amacıyla tasarlanmış alettir. Şu anlama da gelebilir: " "Kelepçe" (şarkı), Hande
Kaynak: Kelepçe (anlam ayrımı)
Gelirler politikası, emek ve sermaye gelirlerini denetim altında tutmak amacıyla, genellikle ücret ve fiyat artışlarını sınırlayarak
Kaynak: Gelirler politikası
II. Dünya Savaşı boyunca Nazi Almanyası nın İngiltere yi abluka altında tutmak için geliştirilmiş bir denizaltı taktiğidir.
Kaynak: Wolfpack

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.