idareli
sf. 1. İdare etmesini bilen, iyi yöneten. 2. Tutumlu: İdareli bir kadın. 3. zf. Tutumlu bir biçimde, ekonomik olarak: "Sattıkları küpenin parasını çok idareli kullanıyorlardı." -P. Safa.

muktesit
sf. esk. Tutumlu.

Dacia'nIn binek ve ticari versiyonları bulunan yeni aracı Dokker ise tutumlu motorları, yükseltilen ekipmanları ve geniş iç mekanıyla iddialı bir giriş yapmaya hazırlanıyor.Kaynak: aksam.com.tr

Avrupa'da pazar paylarını hızla yükselten küçük SUV'lar, tutumlu motorları, yüksek oturma pozisyonları, dar alanlara rahatça park edilebilen boyutları ve uygun fiyatlarıyla tüketicilerin yeni gözdeleri oldu.Kaynak: aksam.com.tr

Tutumlu fenotip hipotezi veya kısaca tutumlu fenotip (thrifty phenotype) Hales ve Barker tarafından 1992'de ortaya konulmuş 1 bir hipotezdir
Kaynak: Tutumlu fenotip hipotezi

Bu hafta süresince tutumlu olmanın, yatırım yapmanın ve yerli malı kullanmanın önemi vurgulanır. korumak ve kullanmasına tutumlu olmak denir.
Kaynak: Yerli Malı Haftası

Oldukça çalışkan ve tutumlu biridir. Romanın sonunda bu dönem romanlarından bekleneceği üzere Râkım Efendi dilediği hayatı elde ederken,
Kaynak: Felâtun Bey ile Râkım Efendi

Uygulanan apre türüne göre yumuşak ya da diri tutumlu olabilir. Orijinali keten olan bu kumaş şimdi pamuk ya da karışımları veya yün ve
Kaynak: Patiska

1982 yılında vefat eden Sekine Evren eşinin tarifiyle "aşırı tutumlu ve kişilikli bir kadındı" "Kategori:1922 doğumlular Kategori:Türk
Kaynak: Sekine Evren

ve sırça (cilt) tarafı perdahlanmak suretiyle elde edilen, doğal renkli veya boyanmış, kösele deriye göre daha yumuşak tutumlu deri tipidir.
Kaynak: Vaketa

Uygulanan apre türüne göre yumuşak ya da diri tutumlu olabilir. çok ince işlemelik patiska larda 60-80 Ne atkı , cm.' de 84-140 sıklıkta,
Kaynak: Pazen

Makamları tutumlu bir tavırla tanıtır, bastığı perdelerin tam hakkını vererek, aşırıya kaçmadan yaptığı zarif süslemeler ve kaydırmalar ve
Kaynak: Tambur

Hükümet politikası, enerjinin tutumlu kullanılmasını vurgulamaktadır. Yine devlet; güneş, rüzgar , biyokütle , su ve jeotermal gibi
Kaynak: Almanya'da enerji

yardımda hile yaptığı için ceza gördü; diğer bağımsızlardan birinin Faşist tutumlu "BNP - Britaya Milli Partisi" mensubu olduğu ortaya çıktı.
Kaynak: Blackburn ile Darwen

nazik bir Londralısın, bir makaronisin, ata binemiyorsun (tıknaz ve ciddi tutumlu Johnson Londra'nın en az züppeleşmiş kişisi sayılabilirdi)
Kaynak: Makaroni (moda)

Tarihçe: Köy halkı tutumlu ve tutuculuğu ile tanınır. Köy geleneklerine fazlasıyla bağlı olduğundan geleneksel yemekleri arasında yöresel
Kaynak: Asar, Ortaköy

Nedim Bey eşine bu müsrifliği bırakmasını, yerli bir terzi bularak tutumlu olmasını teklif eder. Bu teklif kavgaya sebep olur.
Kaynak: Hüseyin Suat Yalçın

Kültür : EVCUMAN : Evine düşkün kişi, tutumlu. EVHAN : 1. Bünyesi zayıf kişi 2. Kalitesiz, kolayca zarar görebilecek, eğreti yapılmış eşya,
Kaynak: Günbahçe, Divriği

Wolfgang Amadeus Mozart , Joseph Haydn ve Ludwig van Beethoven üçgen çalgı yı eserlerinde ritm sağlamak için tutumlu bir şekilde kullanmışlardır.
Kaynak: Üçgen (çalgı)

Köy halkı çok tutumlu olup,çalışkanlığı ilede gıpta edilir. Bu bilğiler Esentepe muhtarlığı tarafından girilmiştir. Muhtarlık: Yerleşim
Kaynak: Esentepe, Boğazlıyan