ulama ne demek?
- 8 sözlük, 16 sonuç.BSTS / Dilbilgisi Terimleri Sözlüğü
ulama anlamı İng. connection Osm. vasıl Alm. Anschluss Bindung, Anschluss Fr. liaison
(Derleme.. bağlantı, ulaşma, birleşme) Konuşmada art arda gelen sözcüklerden birincisinin sonundaki ünsüzün, ikincisinin başındaki ünlüye ses bakımından bağlanarak söylenmesi: Tat-almak, ağaç-altı, tertip-etmek, artlarda vb.
(Derleme.. bağlantı, ulaşma, birleşme) Konuşmada art arda gelen sözcüklerden birincisinin sonundaki ünsüzün, ikincisinin başındaki ünlüye ses bakımından bağlanarak söylenmesi: Tat-almak, ağaç-altı, tertip-etmek, artlarda vb.
BSTS / Dilbilim Terimleri Sözlüğü
ulama anlamı Osm. izafet Fr.annexion
Arapçada isim takımı. Bu takımın birinci öğesine ÖNERTl (Muzaf, Antécédent ), ikincisine ULAMA TÜMLECİ ( Mumfünüeyh, Complément d'annexion ) denir.
Arapçada isim takımı. Bu takımın birinci öğesine ÖNERTl (Muzaf, Antécédent ), ikincisine ULAMA TÜMLECİ ( Mumfünüeyh, Complément d'annexion ) denir.
BSTS / Gramer Terimleri Sözlüğü
ulama anlamı
bakınız» bağlama ve bağlama işareti
bakınız» bağlama ve bağlama işareti
BSTS / Türk Dünyası Gramer Terimleri Kılavuzu
ulama anlamı
Azerbaycan Türkçesi: säslärin govuşması; Türkmen Türkçesi: seslerin biirikmegi; Gagauz Türkçesi:kauşmak; Özbek Türkçesi: qoşiliş; Uygur Türkçesi: kirişiş; Tatar Türkçesi: quşılu; Başkurt Türkçesi: tartılış; Kmk:tartılıw; Krç.-Malk.: tartılıw; Nogay Türkçesi: tartıluw; Kazak Türkçesi: kirigüw ~ jılısuw; Kırgız Türkçesi: kıskarıp birigüü; Alt:: tartılış ~ kıskartılış; Hakas Türkçesi: tartılış; Tuva Türkçesi: fonetiktig sös;Rusça: styajeniye
Azerbaycan Türkçesi: säslärin govuşması; Türkmen Türkçesi: seslerin biirikmegi; Gagauz Türkçesi:kauşmak; Özbek Türkçesi: qoşiliş; Uygur Türkçesi: kirişiş; Tatar Türkçesi: quşılu; Başkurt Türkçesi: tartılış; Kmk:tartılıw; Krç.-Malk.: tartılıw; Nogay Türkçesi: tartıluw; Kazak Türkçesi: kirigüw ~ jılısuw; Kırgız Türkçesi: kıskarıp birigüü; Alt:: tartılış ~ kıskartılış; Hakas Türkçesi: tartılış; Tuva Türkçesi: fonetiktig sös;Rusça: styajeniye
BSTS / Yazın Terimleri Sözlüğü
ulama anlamı Osm. vasıl Fr. liaison
Sözcük sonundaki ünsüzün, sonra gelen sözcüğün başındaki ünlüye bağlanışı.
Sözcük sonundaki ünsüzün, sonra gelen sözcüğün başındaki ünlüye bağlanışı.
Güncel Türkçe Sözlük
ulama anlamı
is. 1. Ulamak işi. 2. Ulanan parça, ek, katkı, ilave. 3. db. Konuşmada art arda gelen kelimelerden birincisinin sonundaki ünsüzün, ikincisinin başındaki ünlüye ses bakımından bir hece oluşturacak biçimde bağlanarak söylenmesi, bağlama: Ayırt etmek, ağaç altı, tertip etmek, art arda gibi. 4. sf. Ulanmış.
is. 1. Ulamak işi. 2. Ulanan parça, ek, katkı, ilave. 3. db. Konuşmada art arda gelen kelimelerden birincisinin sonundaki ünsüzün, ikincisinin başındaki ünlüye ses bakımından bir hece oluşturacak biçimde bağlanarak söylenmesi, bağlama: Ayırt etmek, ağaç altı, tertip etmek, art arda gibi. 4. sf. Ulanmış.
İngilizce - Türkçe
ulama anlamı
ulema
ulema
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
ulama anlamı
1. Eklenti. 2. İplikleri masuraya sarma. 3. Art arda eklenmiş ağaç. 4. Kısa gelen ağaca yapılan ek.
1. Eklenti. 2. İplikleri masuraya sarma. 3. Art arda eklenmiş ağaç. 4. Kısa gelen ağaca yapılan ek.
ulama anlamı
Bağırsak kurtlarından şerit.
Bağırsak kurtlarından şerit.
*Afşin -Maraş
ulama anlamı
1. Sulak yerlerde yetişen bir çeşit ot. 2. Üzüm çubuklarına örülen, çubuklardan geçinen, asalak bir bitki.
1. Sulak yerlerde yetişen bir çeşit ot. 2. Üzüm çubuklarına örülen, çubuklardan geçinen, asalak bir bitki.
ulama anlamı
1. Tarlaları ayıran çalılık. 2. Dağ yamacındaki ağaç topluluğu.
1. Tarlaları ayıran çalılık. 2. Dağ yamacındaki ağaç topluluğu.
ulama anlamı
1. İşlemeli çevre, peşkir. 2. Geniş telli kuşak.
1. İşlemeli çevre, peşkir. 2. Geniş telli kuşak.
ulama anlamı
Ağaç aşısı.
Ağaç aşısı.
-Adana
ulama anlamı
Bir çeşit cilt hastalığı.
Bir çeşit cilt hastalığı.
*Keçiborlu -Isparta
*Afşin -Maraş
ulama anlamı
Bağırsak şeridi, tenya.
Bağırsak şeridi, tenya.
Afşar, Pazarören *Pınarbaşı Kayseri
Adana
ulama anlamı
Başa takılan ek saç.
Başa takılan ek saç.
Tekeler, Keben *Silifke İçel
ulama eş anlamlısı
ek
is. 1. Bir şeyin eksiğini tamamlamak için ona katılan parça: Yazının ekleri. 2. Bir gazete veya derginin günlük yayımından ayrı ve ücretsiz olarak verdiği parça, ilave: Gazetenin haftalık sanat ve edebiyat eki. 3. Sonradan katılan, dikilen, yapıştırılan parçanın belli olan yeri. 4. İki borunun birbirine birleştirildiği yer. 5. sf. Eklenmiş, katılmış: "Okul müdürüyken, okulun ek inşaatında hamallarla birlikte çalışmış." -H. Taner. 6. db. Kelime türetmek veya kelimenin görevini belirtmek için kullanılan şekil verici ses veya sesler, lahika.
is. 1. Bir şeyin eksiğini tamamlamak için ona katılan parça: Yazının ekleri. 2. Bir gazete veya derginin günlük yayımından ayrı ve ücretsiz olarak verdiği parça, ilave: Gazetenin haftalık sanat ve edebiyat eki. 3. Sonradan katılan, dikilen, yapıştırılan parçanın belli olan yeri. 4. İki borunun birbirine birleştirildiği yer. 5. sf. Eklenmiş, katılmış: "Okul müdürüyken, okulun ek inşaatında hamallarla birlikte çalışmış." -H. Taner. 6. db. Kelime türetmek veya kelimenin görevini belirtmek için kullanılan şekil verici ses veya sesler, lahika.
ilave
is. (ila:ve, l ince okunur) 1. Ekleme, ulama. 2. Eklenmiş parça. 3. Arttırma, büyütme, abartma. 4. Ek.
is. (ila:ve, l ince okunur) 1. Ekleme, ulama. 2. Eklenmiş parça. 3. Arttırma, büyütme, abartma. 4. Ek.
katkı
is. 1. Bir işin yapılmasına, gerçekleşmesine emek, bilgi, para vb. ile katılma, yardım: "Her geçen gün ününe, sanatına yeni katkılar getiriyordu." -N. Cumalı. 2. Bir şeye katılan başka bir madde. 3. Metal ve alaşımların hazırlanması sırasında içlerine katılan değişik nitelikteki maddeler. 4. hlk. Düğün günü davetlilerin öğleye kadar gönderdikleri armağan.
is. 1. Bir işin yapılmasına, gerçekleşmesine emek, bilgi, para vb. ile katılma, yardım: "Her geçen gün ününe, sanatına yeni katkılar getiriyordu." -N. Cumalı. 2. Bir şeye katılan başka bir madde. 3. Metal ve alaşımların hazırlanması sırasında içlerine katılan değişik nitelikteki maddeler. 4. hlk. Düğün günü davetlilerin öğleye kadar gönderdikleri armağan.
"ulama" için örnek kullanımlar
Concatenation (ulama), SQL de birden fazla sütunda veya değişkende yer alan metinleri birleştirme işlemidir. SQL'de metinler + işareti ile
Kaynak: Concatenation
Kaynak: Concatenation
Türkçenin özellikleri, doğru nefes almak, sesin etkili kullanımı, vurgu, tonlama, ulama, durak, sık yapılan yanlışlar diksiyonun alt
Kaynak: Diksiyon
Kaynak: Diksiyon
Gelişim: da iki ulama ayrılır: İlk wikt:kategori | ulam 'da göreceli boyutlar ile ilgili güzel şekillendirme ḥosn-e taškīl. ve yöntemler wikt:
Kaynak: Nesih
Kaynak: Nesih
kaynaklık ettiğini gösterir) üzerine fare ile gelindiğinde görüntülenen ekle düğmesi bir yerin birden fazla ulama eklenmesine olanak sağlamaktadır.
Kaynak: WikiMapia
Kaynak: WikiMapia
Bu askerden korkan ulama Fatih Camii'inden dağılınca, tertip ettikleri isyan bastırılmış oldu. Sonra Mere Hüseyin Paşa Fatih Camii
Kaynak: Mere Hüseyin Paşa
Kaynak: Mere Hüseyin Paşa
Babası, tüccar ve ulama Çantayoğlu Halil Cenabi Efendi; annesi ise Sincanoğulları ailesinden Kepsutlu Hatice Hanım'dır. 1903 yılında
Kaynak: Hasan Basri Çantay
Kaynak: Hasan Basri Çantay
The father of Jalal al-Din, Muhammad ibn Husayn Khatibi, known as Baha al-Din Walad and entitled Sultan al-'ulama', was an oustanding Sufi
Kaynak: Muhammed Celaleddin-i Rumi
Kaynak: Muhammed Celaleddin-i Rumi
Yakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
