yaş ne demek?
- 9 sözlük, 19 sonuç.BSTS / Coğrafya Terimleri Sözlüğü
yaş anlamı İng. age Osm.sin Alm. Alter Fr. âge
Kişinin doğumundan beri geçen Tam yıl süre.
Kişinin doğumundan beri geçen Tam yıl süre.
BSTS / Gökbilim Terimleri Sözlüğü
yaş anlamı İng. age Osm.sin Alm. Alter Fr. âge
Bir gökcisminin oluşmaya başladığı günden bugüne dek geçirdiği zaman süresi.
Bir gökcisminin oluşmaya başladığı günden bugüne dek geçirdiği zaman süresi.
BSTS / Orta Öğretim Terimleri Kılavuzu
yaş anlamı Osm. sin Fr. âge
(zooloji)
(zooloji)
BSTS / Zooloji Terimleri Sözlüğü
yaş anlamı İng. age Alm.Jahre alt Fr. âge
Bir varlığın doğumundan başlayarak ömrü boyunca tekrarlanan belirli zaman aralıklarının toplamı.
Bir varlığın doğumundan başlayarak ömrü boyunca tekrarlanan belirli zaman aralıklarının toplamı.
Divanü Lügati't-Türk
yaş anlamı
yaş, taze nesne, zerzevat, sebze, yeşillik; yaş (gözden gelen); yaş (insanın yaşadığı)
yaş, taze nesne, zerzevat, sebze, yeşillik; yaş (gözden gelen); yaş (insanın yaşadığı)
Güncel Türkçe Sözlük
yaş anlamı
(I) is. 1. Doğuştan beri geçen ve yıl birimi ile ölçülen zaman, sin (II): "Yaş otuz beş, yolun yarısı eder." -C. S. Tarancı. 2. Hayatın çeşitli evrelerinden her biri, çağ: "Genç yaşında. Kızımızı yetiştirdik bu yaşa getirdik." -M. Yesari. 3. Bir kurum, bir kuruluş, düzen vb.nin kurulduğundan bu yana geçen zaman: Yetmiş beş yaşına basan türkiye Cumhuriyeti. 4. meteor. Bir gök cisminin oluşmaya başladığı günden bugüne kadar geçirdiği zaman süresi.
(I) is. 1. Doğuştan beri geçen ve yıl birimi ile ölçülen zaman, sin (II): "Yaş otuz beş, yolun yarısı eder." -C. S. Tarancı. 2. Hayatın çeşitli evrelerinden her biri, çağ: "Genç yaşında. Kızımızı yetiştirdik bu yaşa getirdik." -M. Yesari. 3. Bir kurum, bir kuruluş, düzen vb.nin kurulduğundan bu yana geçen zaman: Yetmiş beş yaşına basan türkiye Cumhuriyeti. 4. meteor. Bir gök cisminin oluşmaya başladığı günden bugüne kadar geçirdiği zaman süresi.
yaş anlamı
(II) sf. 1. Nemli, ıslak, kuru karşıtı. 2. Kendi suyunu, canlılığını yitirmemiş, kurumamış, kurutulmamış, taze. 3. is. Gözyaşı. 4. argo Kötü: Bugün işler yaş. 5. argo Zor.
(II) sf. 1. Nemli, ıslak, kuru karşıtı. 2. Kendi suyunu, canlılığını yitirmemiş, kurumamış, kurutulmamış, taze. 3. is. Gözyaşı. 4. argo Kötü: Bugün işler yaş. 5. argo Zor.
Tarama Sözlüğü
yaş anlamı
1. Taze. 2. Deniz.
1. Taze. 2. Deniz.
Türkçe - İngilizce
yaş anlamı
isim
1) age
2) year
3) winter
sıfat
1) wet
2) humid
3) dank
4) sappy
isim
1) age
2) year
3) winter
sıfat
1) wet
2) humid
3) dank
4) sappy
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
yaş anlamı
Akşamla yatsı arası.
Akşamla yatsı arası.
*Ereğli -Konya
yaş anlamı
Çok çevik, sağlam.
Çok çevik, sağlam.
Berk -Bolu
yaş anlamı
Çürük, güvenilmez.
Çürük, güvenilmez.
*Bor -Niğde
yaş anlamı
Göz yaşı
Göz yaşı
Diyarbakır
yaş anlamı
Yaş, ıslak
Yaş, ıslak
Diyarbakır
yaş anlamı
< ET yaş: yaş; ıslak; taze; yaşanılan süre, yaş bu (anlamda kullanıldığında genellikle bütün şahıslar için iyelik eki 3. teklik şahıs ekiyle kullanılır.) || yaş tut: taze dut || yaş meyva: taze meyve|| on yaşında: on yaşımda / yaşında
< ET yaş: yaş; ıslak; taze; yaşanılan süre, yaş bu (anlamda kullanıldığında genellikle bütün şahıslar için iyelik eki 3. teklik şahıs ekiyle kullanılır.) || yaş tut: taze dut || yaş meyva: taze meyve|| on yaşında: on yaşımda / yaşında
yâş anlamı
Yağış
Yağış
Zonguldak Bartın Karabük
yaş anlamı
Yaş, ömür
Yaş, ömür
Uşak
yaş anlamı
Yıl
Yıl
Artvin Yusufeli Uşhum köyü
yaş anlamı
Islak // goz yaşi: göz yaşı
Islak // goz yaşi: göz yaşı
Artvin Yusufeli Uşhum köyü
yaş eş anlamlısı
çağ
is. 1. Zaman dilimi, vakit. 2. Hayatın çocukluk, gençlik vb. dönemlerinden her biri, yaş: "Yazık ki delikanlılık çağını çoktan aşmıştır, şakaklarına kır düşmüştür, ayrıca hastadır." -R. H. Karay. 3. Kendine özgü bir özellik taşıyan zaman parçası, dönem, devir: "Dünya atom çağında, biz hâlâ medeniyet kavgası içindeyiz." -F. R. Atay. 4. Tarihin ayrıldığı dört büyük bölümden her biri, kurun: İlk Çağ. Orta Çağ. Yakın Çağ. Yeni Çağ. 5. mec. Bir şeyin uygun, elverişli zamanı: "Kendi çocuğu daha evlenecek çağda olmadığına göre kim bilir kimleri baş göz etmiştir." -S. F. Abasıyanık. 6. jeol. Bir katmanın oluştuğu süre.
is. 1. Zaman dilimi, vakit. 2. Hayatın çocukluk, gençlik vb. dönemlerinden her biri, yaş: "Yazık ki delikanlılık çağını çoktan aşmıştır, şakaklarına kır düşmüştür, ayrıca hastadır." -R. H. Karay. 3. Kendine özgü bir özellik taşıyan zaman parçası, dönem, devir: "Dünya atom çağında, biz hâlâ medeniyet kavgası içindeyiz." -F. R. Atay. 4. Tarihin ayrıldığı dört büyük bölümden her biri, kurun: İlk Çağ. Orta Çağ. Yakın Çağ. Yeni Çağ. 5. mec. Bir şeyin uygun, elverişli zamanı: "Kendi çocuğu daha evlenecek çağda olmadığına göre kim bilir kimleri baş göz etmiştir." -S. F. Abasıyanık. 6. jeol. Bir katmanın oluştuğu süre.
kötü
sf. 1. İstenilen, beğenilen nitelikte olmayan, hoşa gitmeyen, fena, iyi karşıtı: "Hamakat, dalalet ve kötü niyetin bu kadarına söylenebilecek bir şey yoktur." -N. F. Kısakürek. 2. Zararlı, tehlikeli: Kötü adam. 3. Korku, endişe veren: "Yabancının bu kötü kastına yalnız azmimizle karşı koyduk." -R. E. Ünaydın. 4. Kaba ve kırıcı: "Kızına söylemedik kötü lakırtı bırakmamış." -M. Ş. Esendal. 5. Kişi veya toplum üzerinde olumsuz etkileri olan. 6. zf. Aşırı, çok: Kız, oğlana kötü tutuldu.
sf. 1. İstenilen, beğenilen nitelikte olmayan, hoşa gitmeyen, fena, iyi karşıtı: "Hamakat, dalalet ve kötü niyetin bu kadarına söylenebilecek bir şey yoktur." -N. F. Kısakürek. 2. Zararlı, tehlikeli: Kötü adam. 3. Korku, endişe veren: "Yabancının bu kötü kastına yalnız azmimizle karşı koyduk." -R. E. Ünaydın. 4. Kaba ve kırıcı: "Kızına söylemedik kötü lakırtı bırakmamış." -M. Ş. Esendal. 5. Kişi veya toplum üzerinde olumsuz etkileri olan. 6. zf. Aşırı, çok: Kız, oğlana kötü tutuldu.
taze
sf. (ta:ze) 1. Bozulmamış, bayatlamamış olan: "Beyaz peyniri, ekmeğin taze kabuğuna sarıp ağzıma sokuyorum." -Y. Z. Ortaç. 2. Dinç, yıpranmamış, yorulmamış: "Yüzü taze, taravetli ve güzeldi." -M. Ş. Esendal. 3. Kuru olmayan, körpe, kuru karşıtı: "Ağaçların taze yaprakları akşamın serinliğini emiyormuş gibi duruyordu." -M. Ş. Esendal. 4. mec. Yeni, zamanı geçmemiş: "Orada okuduğum en taze havadis yirmi beş, otuz günlüktü." -Halikarnas Balıkçısı. 5. is. mec. Genç kadın: "Şu köşede çocuğuyla beraber bir taze oturuyor." -Ö. Seyfettin.
sf. (ta:ze) 1. Bozulmamış, bayatlamamış olan: "Beyaz peyniri, ekmeğin taze kabuğuna sarıp ağzıma sokuyorum." -Y. Z. Ortaç. 2. Dinç, yıpranmamış, yorulmamış: "Yüzü taze, taravetli ve güzeldi." -M. Ş. Esendal. 3. Kuru olmayan, körpe, kuru karşıtı: "Ağaçların taze yaprakları akşamın serinliğini emiyormuş gibi duruyordu." -M. Ş. Esendal. 4. mec. Yeni, zamanı geçmemiş: "Orada okuduğum en taze havadis yirmi beş, otuz günlüktü." -Halikarnas Balıkçısı. 5. is. mec. Genç kadın: "Şu köşede çocuğuyla beraber bir taze oturuyor." -Ö. Seyfettin.
zor
is. 1. Sıkıntı, güçlük, rahatsızlık: "Onun için hiçbir zorum, sıkıntım yokmuş gibi ara sıra denize taşlarımı atmakta devam ederek hızlı hızlı yürüdüm." -R. N. Güntekin. 2. Yüküm, mecburiyet: "Artık kızının evinde kalışının zordan olduğunu biliyordu." -N. Cumalı. 3. Baskı: "Hocaların zoru ile çıkarılmış olan bu kanun yürümedi." -M. Ş. Esendal. 4. sf. Sıkıntı veya güçlükle yapılan, kolay karşıtı: "Sabır güzel, faydalı; fakat zor şeydir." -B. Felek. 5. zf. Güçlükle, zorla: "El ele vermiş polisler kaldırımlardan taşan halk kütlesini zor zapt ediyorlardı." -H. Taner. 6. ünl. "Yapamazsın" anlamında kullanılan bir söz.
is. 1. Sıkıntı, güçlük, rahatsızlık: "Onun için hiçbir zorum, sıkıntım yokmuş gibi ara sıra denize taşlarımı atmakta devam ederek hızlı hızlı yürüdüm." -R. N. Güntekin. 2. Yüküm, mecburiyet: "Artık kızının evinde kalışının zordan olduğunu biliyordu." -N. Cumalı. 3. Baskı: "Hocaların zoru ile çıkarılmış olan bu kanun yürümedi." -M. Ş. Esendal. 4. sf. Sıkıntı veya güçlükle yapılan, kolay karşıtı: "Sabır güzel, faydalı; fakat zor şeydir." -B. Felek. 5. zf. Güçlükle, zorla: "El ele vermiş polisler kaldırımlardan taşan halk kütlesini zor zapt ediyorlardı." -H. Taner. 6. ünl. "Yapamazsın" anlamında kullanılan bir söz.
yaş zıt anlamlısı
kuru
sf. 1. Suyu, nemi olmayan, yaş ve nemli karşıtı: "Yanakları kuruydu fakat gözleri tamamıyla siyah yaştı." -H. E. Adıvar. 2. Yağış almayan veya üzerinde bitki olmayan: Kuru çöl. Kuru tepeler. 3. Daha sonra kullanılmak için kurutulmuş, taze ve yeşil karşıtı: "Evlerin önlerine kuru meşe dallarıyla örtülü çardaklar yapmışlar." -R. H. Karay. 4. Canlılığını yitirmiş (bitki): "Çiçek açmaz kuru bir ağaç, ötmeyi unutmuş bir kuş mu oldum?" -H. E. Adıvar. 5. mec. Zayıf, çelimsiz, arık, sıska, kaknem: "Kara, kuru, kibirli, kazık gibi bir kadın!" -H. E. Adıvar. 6. Salgısı olmayan: Kuru öksürük. Kuru egzama. 7. Döşenmemiş, çıplak: Kuru tahtaya oturma! 8. Katıksız, yanında başka şey olmayan (yiyecek): Kuru çayla karın doyar mı? 9. Etkisi ve sonucu olmayan: "Şahsına topluluğun isteğini emanet edenler boş bir riya, kuru bir şeref olsun diye laf etmediler." -R. E. Ünaydın. 10. mec. Heyecanı, tadı olmayan, tekdüze: Kuru, zevksiz bir hayat. 11. mec. Akıcı olmayan, duygudan yoksun: Kuru bir anlatım. 12. is. Kuru fasulye.
sf. 1. Suyu, nemi olmayan, yaş ve nemli karşıtı: "Yanakları kuruydu fakat gözleri tamamıyla siyah yaştı." -H. E. Adıvar. 2. Yağış almayan veya üzerinde bitki olmayan: Kuru çöl. Kuru tepeler. 3. Daha sonra kullanılmak için kurutulmuş, taze ve yeşil karşıtı: "Evlerin önlerine kuru meşe dallarıyla örtülü çardaklar yapmışlar." -R. H. Karay. 4. Canlılığını yitirmiş (bitki): "Çiçek açmaz kuru bir ağaç, ötmeyi unutmuş bir kuş mu oldum?" -H. E. Adıvar. 5. mec. Zayıf, çelimsiz, arık, sıska, kaknem: "Kara, kuru, kibirli, kazık gibi bir kadın!" -H. E. Adıvar. 6. Salgısı olmayan: Kuru öksürük. Kuru egzama. 7. Döşenmemiş, çıplak: Kuru tahtaya oturma! 8. Katıksız, yanında başka şey olmayan (yiyecek): Kuru çayla karın doyar mı? 9. Etkisi ve sonucu olmayan: "Şahsına topluluğun isteğini emanet edenler boş bir riya, kuru bir şeref olsun diye laf etmediler." -R. E. Ünaydın. 10. mec. Heyecanı, tadı olmayan, tekdüze: Kuru, zevksiz bir hayat. 11. mec. Akıcı olmayan, duygudan yoksun: Kuru bir anlatım. 12. is. Kuru fasulye.
"yaş" için örnek kullanımlar
Kenan Ece ve Hatice Aslan arasında ciddi anlamda bir yaş farkı var.
Kenan Ece and a serious age difference between Hatice Aslan.
Kaynak: stargundem.comFatih Altaylı 15 yaş çocukları manşete taşımak nasıl gazetecilik ahlakı?
Fatih Altay and children 15 years of journalism ethics, how to move the masthead?
Kaynak: kadinhaberleri.comYAŞ: Üçünün de arasında ikişer yaş fark var.
AGE: All three age difference between the two.
Kaynak: ensonhaber.comTakım arkadaşları öğle yemeğinde Canberk Aydın'a sürpriz yaş günü hazırladı.
Aydın has prepared a surprise birthday lunch Canberk teammates.
Kaynak: haber3.comTürkiye Genç Millî Futbol Takımı, 20 Yaş Altı, 19 Yaş Altı, 18 Yaş Altı, 17 Yaş Altı, 16 Yaş Altı, 15 Yaş Altı ve 14 yaş altı Milli
Kaynak: Türkiye Genç Millî Futbol Takımı
Kaynak: Türkiye Genç Millî Futbol Takımı
Türkiye 19 Yaş Altı Millî Futbol Takımı, Türkiye Futbol Federasyonu tarafından kontrol edilen, 19 yaş ve altı futbolcuların dahil edildiği
Kaynak: Türkiye 19 Yaş Altı Millî Futbol Takımı
Kaynak: Türkiye 19 Yaş Altı Millî Futbol Takımı
İngiltere 21 Yaş Altı Milli Takımı İngiltere Futbol Federasyonuna bağlı 21 yaş altı milli takımıdır. UEFA 'nın gençlik turnuvalarını yeniden
Kaynak: İngiltere 21 Yaş Altı Millî Futbol Takımı
Kaynak: İngiltere 21 Yaş Altı Millî Futbol Takımı
Otuz beş yaş, Cahit Sıtkı Tarancı 'nın en tanınmış şiirlerinden biridir. Tarancı, 1946 yılında CHP'nin düzenlediği yarışmada bu şiirle
Kaynak: Otuz Beş Yaş (şiir)
Kaynak: Otuz Beş Yaş (şiir)
Almanya 21 Yaş Altı Millî Futbol Takımı, Almanya Futbol Federasyonu 'na bağlı 21 yaş altı milli takımıdır. 1990 yılının yaz mevsimine
Kaynak: Almanya 21 Yaş Altı Millî Futbol Takımı
Kaynak: Almanya 21 Yaş Altı Millî Futbol Takımı
İspanya 21 Yaş Altı Milli Takımı İspanya Futbol Federasyonuna bağlı 21 yaş altı milli takımıdır. adıyla kuruldu. Avrupa 21 Yaş Altı Futbol
Kaynak: İspanya 21 Yaş Altı Millî Futbol Takımı
Kaynak: İspanya 21 Yaş Altı Millî Futbol Takımı
Fransa 21 Yaş Altı Millî Futbol Takımı Fransa Futbol Federasyonu bünyesinde bulunan Fransa 'nın 21 yaş altı millî futbol takımıdır.
Kaynak: Fransa 21 Yaş Altı Millî Futbol Takımı
Kaynak: Fransa 21 Yaş Altı Millî Futbol Takımı
üzerine nüfusun, Y ekseni üzerine yaş gruplarının oturtulması ile oluşturulur. Çoğunlukla erkek nüfus sol kolonda, kadın nüfus sağ
Kaynak: Yaş piramidi
Kaynak: Yaş piramidi
Yakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
