banak ne demek?
- 3 sözlük, 8 sonuç.BSTS / Zanaat Terimleri Sözlüğü
banak anlamı
1. Domatesli yumurta yemeği. (Seydali, İnönü -Eskişehir) 2. Et suyunun içine ekmek doğrayarak yapılan yemek. (*Senirkent -Isparta)
1. Domatesli yumurta yemeği. (Seydali, İnönü -Eskişehir) 2. Et suyunun içine ekmek doğrayarak yapılan yemek. (*Senirkent -Isparta)
Güncel Türkçe Sözlük
banak, -ğı anlamı
is. hlk. Ekmek parçası, lokma.
is. hlk. Ekmek parçası, lokma.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
banak anlamı
Vücutta ve elde meydana gelen beyaz benekler
Vücutta ve elde meydana gelen beyaz benekler
*Nazilli ve köyleri -Aydın
-Balıkesir
banak anlamı
1. Lokma, ekmek parçası. 2. Sulu yemekleri yemek için, yufka veya ekmeğin kaşık şekline konulmuş hali. 3. Sulu yemek, sulu katık. 4. Yoğurdun sulandırılmış hali. 5. Tirit. 6. Ekmek ve yemek artığı: Ayşe banak sıyırmaya gitti. 7. Yeni doğuran hayvanın ilk sütü, ağız.
1. Lokma, ekmek parçası. 2. Sulu yemekleri yemek için, yufka veya ekmeğin kaşık şekline konulmuş hali. 3. Sulu yemek, sulu katık. 4. Yoğurdun sulandırılmış hali. 5. Tirit. 6. Ekmek ve yemek artığı: Ayşe banak sıyırmaya gitti. 7. Yeni doğuran hayvanın ilk sütü, ağız.
banak anlamı
Marul.
Marul.
-Urfa
banak anlamı
1. Defa, kere: Bir banak, iki banak. 2. Bir parça, biraz.
1. Defa, kere: Bir banak, iki banak. 2. Bir parça, biraz.
banak anlamı
Az sulandırılarak ezilmiş yoğurt.
Az sulandırılarak ezilmiş yoğurt.
Dereçine *Sultandağı Afyon
banak anlamı
Lokma
Lokma
Uşak
banak eş anlamlısı
lokma
is. (lôkma) 1. Ağza bir defada alınıp götürülen yiyecek parçası, sokum: "Öbür yemeklerden bile ağzına bir lokma koyamadı." -Ö. Seyfettin. 2. Lokma tatlısı. 3. tek. Türlü kalınlıktaki cıvataları, boşluğuna geçirip sökmeye veya sıkıştırmaya yarayan metalden alet. 4. Yemek: "Bu akşam lokmayı beraber yeriz, tanışmış olursunuz." -T. Buğra. 5. mec. Genellikle haksız olarak ele geçirilen mal veya para: "Bu lokma sizin için çok büyüktür; boğazınızdan geçmez, yutamayacaksınız ve boğulacaksınız." -P. Safa.
is. (lôkma) 1. Ağza bir defada alınıp götürülen yiyecek parçası, sokum: "Öbür yemeklerden bile ağzına bir lokma koyamadı." -Ö. Seyfettin. 2. Lokma tatlısı. 3. tek. Türlü kalınlıktaki cıvataları, boşluğuna geçirip sökmeye veya sıkıştırmaya yarayan metalden alet. 4. Yemek: "Bu akşam lokmayı beraber yeriz, tanışmış olursunuz." -T. Buğra. 5. mec. Genellikle haksız olarak ele geçirilen mal veya para: "Bu lokma sizin için çok büyüktür; boğazınızdan geçmez, yutamayacaksınız ve boğulacaksınız." -P. Safa.
Yakın Kelimeler
(Tahmin etmek için bir harf girin)
