Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

yemek ne demek?

 - 4 sözlük, 11 sonuç.

Divanü Lügati't-Türk

yemek anlamı
yemek, yeyip telef etmek

Güncel Türkçe Sözlük

yemek, -ği anlamı
(I) is. 1. Yemek yeme, karın doyurma işi: "Yemekten sonra gocuğuna sarar yatırırdı beni." -N. Cumalı. 2. Yenmek için pişirilip hazırlanmış yiyecek, aş, taam. 3. Günün belli saatlerinde yenilen besin: "Yemek ya kahvaltıda ya da yemekte yenir. Arada bir şey yenmez." -H. Taner. 4. Konuklara yiyecek verilerek yapılan ağırlama: "Pek protokolcü olduğu için yemek sessiz geçiyordu." -F. R. Atay.
yemek, -r anlamı
(II) (-i) 1. Ağızda çiğneyerek yutmak: "Adam o kadar çabuk yiyor ki hizmetçi ekmek yetiştiremiyor." -B. Felek. 2. Aşındırmak, kemirmek, oymak, delmek: "Necla onun böyle kendinden geçercesine çalıştığını gördükçe üzüntüden tırnaklarını yiyor." -H. Taner. 3. Isırmak: Sivrisinekler çocuğun kollarını yemiş. 4. Batmak, çizmek, kaşındırmak, dalamak. 5. Hoşa gitmeyen kötü bir duruma uğramak, tutulmak: "Kendini topladı ama fena yerinden gagayı yedi sanırım..." -M. Ş. Esendal. 6. (nsz) Hakkı olmayan ve kendisine yasak edilmiş bulunan bir şeyi kabul etmek: Haram yemek. Rüşvet yemek. 7. Harcamak, tüketmek, bitirmek: "Mirası sen yedin, zahmeti ben çekiyorum, diye latife ediyordu." -M. Ş. Esendal. 8. Yasal yoldan cezalandırılmak. 9. Birine alacağını vermemek, ödememek: Bu adam benim yüz bin liramı yedi. 10. Başkasının parasını harcamak: Dalkavuklar çok parasını yemişler. 11. (nsz) Harcanmak, kullanılmak, sarf edilmek: Yapımına başlanan bu yapı günde 5 ton çimento yiyor. 12. Sürekli üzmek, tedirgin etmek: Bu dert beni yiyor. 13. mec. Gücünü kırmak, perişan etmek, mahvetmek.

Türkçe - İngilizce

yemek anlamı
isim
1) food
2) meal
3) dinner
4) dish
5) chow
6) grub
7) repast
8) scoff
9) peck
10) scran
fiil
1) eat
2) ingest
3) dine on
4) crop
5) dine off

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

yemek anlamı
Öldürmek.

-Trabzon

yemek anlamı
Ölü yemeği.

Çandır *Sütçüler -Isparta

yemek anlamı
Yemek (bakınız» yîmek)
yemek anlamı
Yemek

Doğu Trakya

yémek anlamı
Bir şey yemek

Uşak

yemek anlamı
Yemek // yemek içmek: işret etmek

Artvin Yusufeli Uşhum köyü

yemek anlamı
Aş, yemek

Artvin Yusufeli Uşhum köyü

yemek eş anlamlısı


is. Yemek.
batmak
(nsz) 1. Bir sıvının üstündeyken içine gömülmek: "Sonra hani bir gemimiz batmıştı." -S. F. Abasıyanık. 2. Dünyanın dönüşü dolayısıyla güneş, ay ve yıldız ufkun altına inmek: "Güneş renksiz bulutlar altında batıyordu." -Ö. Seyfettin. 3. İflas etmek. 4. Kirlenmek: Üstüm başım battı. 5. (-e) Saplanmak: "Ayağına yolda diken batmıştı." -O. C. Kaygılı. 6. (-e) Tedirgin etmemesi gereken şeyler tedirgin etmek: Bazı kimselere para batar, sarf edecek yer ararlar. 7. (-e) Hoşa gitmeyen bir duruma uğramak: "Abdi Bey'in sabırsız, çabuk parlamaya yatkın mizacına karısının tevekküllü ve sakinliği fena hâlde batıyor." -A. İlhan. 8. Yok olmak. 9. (-e) Çökmek: "İçeriye batmış gözleri kadına dikilmişti." -S. F. Abasıyanık. 10. mec. Daha kötü bir duruma uğramak. 11. mec. Yıkılmak, egemenliği sona ermek: "Bizans kurulduğundan battığı tarihe kadar 1125 sene geçmişti." -Y. K. Beyatlı. 12. (-e) mec. Dokunmak, incitmek: Onun her sözü bana batar.
bitirmek
(-i) 1. Bitmesini sağlamak, sona erdirmek, tüketmek, tamamlamak, sonuçlandırmak: "Bu işi sonuna kadar bitirmek lazım." -P. Safa. 2. Güçsüz düşürmek, bitkin duruma getirmek, yormak: "Onu en çok bitiren Filistin, Irak cepheleri oldu." -A. Gündüz. 3. Onulmaz duruma getirmek, mahvetmek: "Yetişir koştuğum aşkın peşi sıra / Bitirdi beni bu içki, bu kumar" -C. S. Tarancı.
çizmek
(-i) 1. Çizgi çekmek. 2. Resmini yapmak, resmetmek: "Ben sizi yazar olarak değil, insan olarak çizmek istiyorum." -H. E. Adıvar. 3. (nsz) Çizgiler hâlinde belirtmek, desenini yapmak: "Bir gün yine onlara görünmeden krokiler çiziyordum." -B. R. Eyuboğlu. 4. Çizgi biçiminde yaralamak: İğne elimi çizdi. 5. (nsz) Geçersiz kılmak için üzerine çizgi çekmek: Şu iki kelime gereksizdir, çiziniz. 6. mec. Kişiyle ilgiyi kesmek, bağı koparmak.
dalamak
(-i) 1. Köpek, kurt vb. hayvanlar dişlemek, ısırmak: "Köpek mi daladı seni?" -H. R. Gürpınar. 2. Zehirli böcek, ısırgan otu, sert kumaş dokunarak teni acıtmak veya kaşındırmak.
delmek
(-i) 1. Delik açmak, delik duruma getirmek: "Taşın göze dokunmadığını ve bir parmak aşağıda yanağı deldiğini gördü." -P. Safa. 2. mec. İncitmek, kırmak.
harcamak
(-i) 1. Bir iş görmek veya bir şey satın almak için parayı elden çıkarmak, sarf etmek: "İki maaşımı hastalığına harcadığım talebe, sonbaharla beraber ölmüştü." -S. F. Abasıyanık. 2. Bir şey yapmak için kullanmak, tüketmek: Bu beş ton demiri bu yapıya harcadık. Bu yemek için bir saatimi harcadım. 3. mec. Birinin değer ve onurunu kırıcı bir durum yaratmak: "Bir delilik yaptı ve otobüsteki kız uğruna Arzu'yu harcadı." -M. Uyguner. 4. mec. Manevi yönden kötü duruma düşürmek, feda etmek: Çoluk çocuğu uğruna kendini harcadı. 5. argo Yok olmasına, ölmesine sebep olmak.
ısırmak
(-i) 1. Dişleri arasına alıp sıkmak: "Dolu bir kadeh içti ve meze yerine alt dudağını ısırdı." -A. Gündüz. 2. (nsz) Dişleriyle koparmak: "Ekmekten bir lokma ısırırken hole bakıyorum." -A. Ümit. 3. Rüzgâr sert esmek, keskin bir biçimde etkilemek: "Ayaz insanın yüzünü ısırıyordu." -T. Buğra. 4. Kumaş dalamak, kaşındırmak.
kemirmek
(-i) 1. Sert bir şeyi dişleriyle azar azar koparmak: "Küçük bir fare bir şeyler kemiriyor." -S. F. Abasıyanık. 2. Aşındırmak, yemek: Demiri pas kemiriyor. 3. mec. Bir şeyin içine işleyerek onu harap etmek: "İşte birkaç zamandır beynimi kemiren şüphe: Ben deli miyim?" -H. R. Gürpınar.
mahvetmek
(-i) (ma'hvetmek) 1. Yok etmek. 2. Bozup işe yaramaz duruma getirmek: Kuraklık ekinleri mahvetti. 3. Onmaz duruma getirmek: "Beni bu güzel havalar mahvetti / Böyle havada istifa ettim / Evkaftaki memuriyetimden." -O. V. Kanık. 4. Boşa gitmesine sebep olmak, heba etmek: Ufak bir dikkatsizlik bütün emeklerimi mahvetti.
oymak
(I) is. 1. Aşiret: "Dayısı, amcası dâhil, obadan, oymaktan kimse dünür gitmeye gönüllü değildir." -T. Buğra. 2. İzcilikte küçük birlik: Oymak beyi.
oymak
(II) is. gök b. Hemen hemen benzer veya aynı tür yıldızlardan oluşmuş, Samanyolu'nun seyrek yapılı genç kümelerinden her biri.
oymak
(III) (-i) 1. Keskin, sivri uçlu bir cisimle bir şeyi yontarak veya delerek çukur oluşturmak: "Bir ağaç kütüğünü keser, oyar, nakışlayıp bezerdi." -S. Ayverdi. 2. Kumaş vb.ni girintili bir biçimde kesmek: Gömleğin yakasını ve koltuğunu biraz oydu. 3. argo Bıçaklayarak yaralamak. 4. argo Kazıklamak.
taam
is. (taa:mı) esk. Yemek, yiyecek: "Yemekte salçalı bir taam vardı." -B. Felek.
tedirgin etmek
rahatını, huzurunu kaçırmak: "Ortanca erkek kardeşimle aynı yöntemi benimsemiş olması beni tedirgin ediyor." -A. Ağaoğlu.
tutulmak
(nsz) 1. Tutma işi yapılmak veya tutma işine konu olmak: "Bir yazıhane kiralanmış, aylıkla bir otomobil tutulmuştu." -E. E. Talu. 2. Ay ve güneş tutulma olayına uğramak. 3. Ünlü olmak, meşhur olmak. 4. Tutuk duruma gelmek. 5. Kapatılmak, sarılmak: "Kaçmayı düşündüklerinde sokağın iki çıkışının da tutulduğunu gördüler." -İ. O. Anar. 6. Bir organ veya bir şey hareket edemez olmak: "Konuşmak için dilim, yazmak için kalemim tutuldu." -F. R. Atay. 7. (-e) Birine tutkun olmak, sevmek. 8. (-e) Bir işe veya birine canı sıkılmak: "Sen filozof geçinen ukala bir adama benzersin. Bak, ben böyle şeylere fena tutulurum." -H. Taner. 9. (-e) Yakalanmak: "Hastalığa tutulduğu sıralarda bir sabun fabrikasında çalışıyordu." -N. Cumalı. 10. sp. Takım oyunlarında karşı takımdaki bir oyuncu yakından izlenmek, tutulmak, markaja alınmak.
tüketmek
(-i) 1. Kullanarak, harcayarak yok etmek, bitirmek, yoğaltmak: "Titreyen elleri baş ucundaki sürahiye gide gele içindeki suyu tüketmişti." -E. E. Talu. 2. Güçsüzleştirmek, bezdirmek. 3. Yürüyerek aşmak, bitirmek.

"yemek" için örnek kullanımlar

Ama Fener'in huyuydu bu, önce pozisyonları yemek, sonra da kaçırmak.
But Fener huyuydu it before cooking positions, and then miss.
Kaynak: sabah.com.tr
Gece yarısı eşi hastalanır, eşi doğum yapar, acıkır, yemek söyler.
At midnight his wife is ill, his wife give birth, get hungry, eat says.
Kaynak: takvim.com.tr
En önemli tuz kaynakları yemek pişirilirken eklenen tuz ve ekmektir.
The most important sources of salt added to food cooked with salt and bread.
Kaynak: posta.com.tr
Kan şekerini sabit tutmak için düzenli yemek yemeye özen gösterin.
Try to eat regular meals to keep your blood sugar stable.
Kaynak: haberler.com
Yiyecek veya gıda, canlılar ın hayatlarını devam ettirebilmeleri için yemek suretiyle tüketmeleri gereken maddeler. yiyeceklere yemek denir.
Kaynak: Yiyecek
Pek çok kişi, gerek evinde yemek pişirirken, gerek bu işi bir meslek olarak yaparken zevk alır. Aşçılık bilgi gerektirdiği gibi, iyi
Kaynak: Aşçılık
Yemek odası, ev de oturanların beraber yemek yedikleri odadır. Genellikle servisin kolay olması için yemek odaları, mutfaklar ın
Kaynak: Yemek odası
Bazı Asya ülkelerinde kullanılan yemeği tabaktan ya da kaseden almak için çatal ve kaşık yerine yemek çubukları kullanılır. Odundan,
Kaynak: Yemek çubukları
Ana yemek, birden fazla çeşit yemekten oluşan öğün lerde temel yemek . Genellikle öğündeki en ağır ve en doyurucu yemektir. Çoğunlukla
Kaynak: Ana yemek
Kayseri 'ye özgü yufka, kıyma, salçalı sos ve yoğurttan oluşan bir yemek. Şebitlerin (yufka) üstüste konup, her katın arasına bol sulu ve
Kaynak: Yağlama (yemek)
İsrail 'de sıkça tüketilmekle birlikte Türkiye , Ermenistan ve Yunanistan gibi ülkelerde de geleneksel bir yemek olarak yapılıp tüketilir.
Kaynak: Humus (yemek)
Tokat yöresine ait bir yemek. Malzemeleri şunlardır; yeşil mercimek , ince bulgur , salça , maydonoz , dere otu , yeşil soğan ve ceviz
Kaynak: Bat (yemek)
bulgur , salça , domates , maydanoz ve sarmısak olan, kimi yörelerde (örneğin Antakya ) nar ekşisi de eklenerek yapılan soğuk yemek türü.
Kaynak: Kısır (yemek)
Kahvaltıda ya da yemek olarak tüketilebilir. Kaçamak, Bulgaristan göçmenlerinin sıklıkla yaptığı bir yemektir. Kırklareli, Edirne,
Kaynak: Kaçamak (yemek)
Yumurtaların pişmesiyle yemek hazırlanmış olur. Sucuk ya da pastırma eklenerek de yapılabilir, ancak bu geleneksel tariften uzaklaştırır
Kaynak: Menemen (yemek)
kurutulup toz hâline getirilmiş balık ile balık derisi, fok yağı, yabani meyve , bitki soğanı ve su karışımıyla yapılan tatlımsı yemek .
Kaynak: Mos (yemek)

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.