yozlaşmak ne demek?
- 3 sözlük, 3 sonuç.Güncel Türkçe Sözlük
yozlaşmak anlamı
(nsz) 1. Özündeki iyi nitelikleri birtakım dış etkenlerle zamanla yitirmek, soysuzlaşmak, özünden uzaklaşmak, bozulmak, dejenere olmak, tereddi etmek: "Kendisine büyük hizmeti dokunmuş insanları unutmak bir toplumun yozlaştığını belgeler." -H. Taner. 2. Dönüşen: "Giderek soğuk bir su serpintisine yozlaşan yağmur, ortalığa garip bir kış serinliği getirmişti." -A. İlhan. 3. Bir şey, manevi anlamda değer yargılarını, özelliklerini ve niteliklerini yitirmek, bozulmak, dejenere olmak, özünden uzaklaşmak: "Toplumun yozlaştığı anlarda bazı kesimler bu yozlaşmanın da tadını çıkarırlar." -H. Taner.
(nsz) 1. Özündeki iyi nitelikleri birtakım dış etkenlerle zamanla yitirmek, soysuzlaşmak, özünden uzaklaşmak, bozulmak, dejenere olmak, tereddi etmek: "Kendisine büyük hizmeti dokunmuş insanları unutmak bir toplumun yozlaştığını belgeler." -H. Taner. 2. Dönüşen: "Giderek soğuk bir su serpintisine yozlaşan yağmur, ortalığa garip bir kış serinliği getirmişti." -A. İlhan. 3. Bir şey, manevi anlamda değer yargılarını, özelliklerini ve niteliklerini yitirmek, bozulmak, dejenere olmak, özünden uzaklaşmak: "Toplumun yozlaştığı anlarda bazı kesimler bu yozlaşmanın da tadını çıkarırlar." -H. Taner.
Türkçe - İngilizce
yozlaşmak anlamı
fiil
1) retrogress
2) degenerate
3) bastardize
fiil
1) retrogress
2) degenerate
3) bastardize
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
yozlaşmak anlamı
Huyu suyu bozulmak, yabanıllaşmak.
Huyu suyu bozulmak, yabanıllaşmak.
*Bor -Niğde
yozlaşmak eş anlamlısı
bozulmak
(nsz) 1. Bozma işine konu olmak: "Pazarlık bozulur, nişan bozulur, makine bozulur, mal bozulur." -B. Felek. 2. Yiyecek kokmak, yenilemeyecek duruma gelmek, ekşimek: Et bozulmuş. 3. Dağılmak, bozguna uğramak: "Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez'den geçiyordu." -Ö. Seyfettin. 4. Taşıt arızalanmak. 5. mec. İyi ve değerli niteliğini yitirmek. 6. mec. Bir şeye kızmak, içerlemek: "Karısının bu ikinci ihtarı ile biraz bozulan adam salıncaktan atladı." -O. C. Kaygılı. 7. mec. Sağlığını yitirip zayıflamak.
(nsz) 1. Bozma işine konu olmak: "Pazarlık bozulur, nişan bozulur, makine bozulur, mal bozulur." -B. Felek. 2. Yiyecek kokmak, yenilemeyecek duruma gelmek, ekşimek: Et bozulmuş. 3. Dağılmak, bozguna uğramak: "Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez'den geçiyordu." -Ö. Seyfettin. 4. Taşıt arızalanmak. 5. mec. İyi ve değerli niteliğini yitirmek. 6. mec. Bir şeye kızmak, içerlemek: "Karısının bu ikinci ihtarı ile biraz bozulan adam salıncaktan atladı." -O. C. Kaygılı. 7. mec. Sağlığını yitirip zayıflamak.
dejenere olmak
1) soysuzlaşmak; 2) yozlaşmak.
1) soysuzlaşmak; 2) yozlaşmak.
soysuzlaşmak
(nsz) 1. Biyolojik, toplumsal, doğal bozulmaya, dağılmaya uğramak, tefessüh etmek. 2. Yaşama biçimi ve görevlerinde gerilemek, bozulmak, yozlaşmak, tefessüh etmek.
(nsz) 1. Biyolojik, toplumsal, doğal bozulmaya, dağılmaya uğramak, tefessüh etmek. 2. Yaşama biçimi ve görevlerinde gerilemek, bozulmak, yozlaşmak, tefessüh etmek.
tereddi etmek
soysuzlaşmak, yozlaşmak.
soysuzlaşmak, yozlaşmak.
Yakın Kelimeler
(Tahmin etmek için bir harf girin)
