Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

belirtik ne demek?

 - 4 sözlük, 4 sonuç.

BSTS / Felsefe Terimleri Sözlüğü

belirtik anlamı İng. explicite Osm. sarih Alm. explizit Fr.explicite
Açılmış, ortaya serilmiş; açık, belli; açıkça dile getirilmiş, bildirilmiş. Karşıtı bakınız» örtük

BSTS / Fizik Terimleri Sözlüğü

belirtik anlamı İng. explicit Osm. eksplisit Alm. Explizit Fr. explicite
Anlatımda ve yazımda açıkça görünen bir nicelik.

Güncel Türkçe Sözlük

belirtik anlamı
sf. Açık, belli, sarih.

Türkçe - İngilizce

belirtik anlamı
explicit

belirtik eş anlamlısı

açık
is. 1. Bir gereksinimin karşılanamaması durumu: Bütçe açığı. Ülkenin doktor açığı. 2. Belli bir yerin biraz uzağı: Tren yolu nehrin açığından geçer. 3. Denizin kıyıdan uzakça olan yeri: "Limanda bilinen gemiler, oysa açıklardadır." -B. Necatigil. 4. sf. Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı: "Açık pencerenin önünde denize karşı saatlerce dertleştik." -R. N. Güntekin. 5. sf. Engelsiz: Açık yol. 6. sf. Örtüsüz, çıplak: "Yolcuların hepsi indikten sonra Mehmet Akif göründü, beni açık başıyla selamladı." -A. Kabaklı. 7. sf. Boş: Kâğıtta açık yer kalmadı. 8. sf. Görevlisi olmayan, boş (iş, görev), münhal: Açık kadro. 9. sf. Aralığı çok: Açık adımlarla. 10. sf. Çalışır durumda olan: "Bazı dükkânları açık olan caddeden sola saptılar." -Ö. Seyfettin. 11. sf. Kolay anlaşılır, vazıh: "Açık konuşma zamanının artık geldiğine kani idim." -R. N. Güntekin. 12. sf. Gizliliği olmayan, olduğu gibi görünen: Bu adamın her işi açıktır. 13. sf. Her türlü düşünceyi hoşgörüyle karşılayabilen, etkisinde kalabilen: "... her çeşit kafa ve gönül fırtınalarına açık bir adamdı o." -T. Buğra. 14. sf. Rengi koyu olmayan, koyu karşıtı: "Açık sarı saçlı, zayıf bir kadın keman çalıyordu." -Ö. Seyfettin. 15. sf. Sevişme sahnelerini bütün çıplaklığıyla anlatan (kitap, resim, film vb.). 16. zf. Belirgin bir biçimde: "İnsan mağlubiyetini bu kadar açık kabul eder mi?" -M. Yesari.
belli
(I) sf. Beli olan: "Hani sen benim gibi ince belli sarışınları severdin?" -N. Araz.
belli
(II) sf. 1. Bilinmedik bir yanı olmayan, malum: "Hâlimiz, vaktimiz sizce belli." -H. R. Gürpınar. 2. Gizli olmayan, ortada olan, anlaşılan, bedihi, zahir, aşikâr: "Kıyafetinden söyleyeceği şeyin ciddiyeti belli." -Ö. Seyfettin. 3. Belirli, muayyen: "Bu oyun çok kısa, belli bir temsil süresi doldurmuyor." -A. Ağaoğlu.
sarih
(sari:hi) Açık, kolay anlaşılır, belli belirgin, belgin: "O zaman Müfit'i sarih bir şüphe yakaladı." -P. Safa.

"belirtik" için örnek kullanımlar

Bunların % 95'nin insan güvenliği açısından tehlikeli olduğunu raporlarımızda belirtik.
Explicitly in terms of human security reports 95'nin% of them are dangerous.
Kaynak: diyarbakirsoz.com
Eğer ki kabul ediyorsan buyur, tamda anayasa hazırlık sürecindeyiz o halde anayasa da bunu belirtik.
If you accept that you are my guest, exact to the constitution, the constitution so that the process of preparation explicit.
Kaynak: haber.stargazete.com
Konseyi esas aldığımızı belirtik.
The Council received an explicit basis.
Kaynak: haberdiyarbakir.com

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.