borç ne demek?
- 6 sözlük, 6 sonuç.BSTS / Ceza Yargılama Yöntemi Yasası Terimleri
borç anlamı İng. Obligation Osm. vecibe Alm. Obligation, Schuld, Schuldverhältnis, Verpflichtung Fr. Obligation
İki ya da daha çok kimseler arasında, karşılıklı olarak doğan yükümlerin tümünü belli eden türe bağı.
İki ya da daha çok kimseler arasında, karşılıklı olarak doğan yükümlerin tümünü belli eden türe bağı.
BSTS / İktisat Terimleri Sözlüğü
borç anlamı İng. debt, loan, obligation
Bir iktisadi karar biriminin bir diğerine karşı ödemesi gereken para veya yerine getirmek zorunda olduğu yükümlülük.
Bir iktisadi karar biriminin bir diğerine karşı ödemesi gereken para veya yerine getirmek zorunda olduğu yükümlülük.
BSTS / Medeni Hukuk Terimleri Sözlüğü
borç anlamı
vecîbe. ~ ilişkisi: borç münâsebeti, ~ kapatma: itfâ (bakınız» söndürüm). ~yüklenme: borcun nakli. ~sözvermesi: borç va'di. ~ tanıması: borç ikrârı.
vecîbe. ~ ilişkisi: borç münâsebeti, ~ kapatma: itfâ (bakınız» söndürüm). ~yüklenme: borcun nakli. ~sözvermesi: borç va'di. ~ tanıması: borç ikrârı.
BSTS / Tecim, Maliye, Sayışmanlık ve Güvence Terimleri Sözlüğü
borç anlamı İng. debt Osm. deyn Fr. dette
İki ya da daha çok kişi arasındaki karşılıklı yükümlülük.
İki ya da daha çok kişi arasındaki karşılıklı yükümlülük.
Güncel Türkçe Sözlük
borç, -cu anlamı
is. 1. Geri verilmek üzere alınan veya ödenmesi gerekli para veya başka bir şey: "Vaktim yok, bana para bul, şu borcu ödeyeyim, söz verdim." -P. Safa. 2. mec. Birine karşı bir şeyi yerine getirme yükümlülüğü, vecibe: "Mektubunda diyorsun ki gel gayri / Vatan borcu biter bitmez ordayım" -B. S. Erdoğan.
is. 1. Geri verilmek üzere alınan veya ödenmesi gerekli para veya başka bir şey: "Vaktim yok, bana para bul, şu borcu ödeyeyim, söz verdim." -P. Safa. 2. mec. Birine karşı bir şeyi yerine getirme yükümlülüğü, vecibe: "Mektubunda diyorsun ki gel gayri / Vatan borcu biter bitmez ordayım" -B. S. Erdoğan.
Türkçe - İngilizce
borç anlamı
isim
1) debt
2) loan
3) liability
4) debit
5) obligation
6) arrears
7) encumbrance
8) accommodation
9) red
10) arrear
11) care
isim
1) debt
2) loan
3) liability
4) debit
5) obligation
6) arrears
7) encumbrance
8) accommodation
9) red
10) arrear
11) care
borç eş anlamlısı
vecibe
is. (veci:be) esk. Ödev, boyun borcu.
is. (veci:be) esk. Ödev, boyun borcu.
"borç" için örnek kullanımlar
Bugün biz başka devletlere 1 milyar, 2 milyar borç para veriyoruz.
Today we also states that 1 billion, 2 billion offer to borrow money.
Kaynak: aa.com.trABD'nin 16.4 trilyon dolarlık borç tavanı ile ilgili çözüm de çıkmadı.
Solution of 4.16 trillion dollars in U.S. debt ceiling came out.
Kaynak: ekonomi.milliyet.com.trMüezzinoğlu: Siyaset etiket ve rozet değil, borç ödeme alanı.
Müezzinoğlu: Political labels and badges, but debt settlement area.
Kaynak: sentezhaber.comYahudilikte borç ve faiz kombinasyonu konusu karmaşık ve detaylıdır. Faiz kelimesinin İbranice si neşeh tir (נשך), anlamı lokma dır; borç
Kaynak: Yahudilikte borç ve faiz
Kaynak: Yahudilikte borç ve faiz
Borç çorbası, Slav ülkeleri ne özgü bir çorba. Rus ve Polonya mutfaklarında önemli bir yer tutan borç çorbasının Ukrayna kökenli olduğu
Kaynak: Borç çorbası
Kaynak: Borç çorbası
Dış borç, fon fazlası bulunan ekonomi lerden fon açığı bulunan ülkelere yönelik akımlarla oluşan ve kendi para cinsi dışında yapılan
Kaynak: Dış borç
Kaynak: Dış borç
Yunan hükümeti borç krizi, 2011 yılında başlayan ve günümüzde (2013) etkisi devam eden, Yunanistan 'da olan ekonomik derin kriz.
Kaynak: Yunan hükümeti borç krizi
Kaynak: Yunan hükümeti borç krizi
1854 yılına kadar borç istemenin onur kırıcı olduğu düşünüldüğünden ve borç istenen ülkelerin Osmanlı yanlısı görünmek istememesinden borç
Kaynak: Türkiye'de dış borç tarihi
Kaynak: Türkiye'de dış borç tarihi
Birinci anlamda faiz, bir borç anlaşmasının satışı sonucu elde edilen getiri oranıdır. İkinci anlamda ise üretim amaçlı girdi olarak
Kaynak: Faiz
Kaynak: Faiz
Tefecilik (faizcilik, murabaha) yasal sınırın üzerinde aşırı faiz alarak borç para verme. Daha geniş anlamıyla izin belgesi olmadan, ödünç
Kaynak: Tefecilik
Kaynak: Tefecilik
Temerrüt alacaklının ve borç lunun temerrüdü şeklinde iki türlüdür. Gerek alacaklı ifa edilmek istenen edimi kabul etmeyerek; gerekse
Kaynak: Temerrüt
Kaynak: Temerrüt
bankalararası para piyasasında kredibilitesi yüksek bankaların birbirlerine ABD doları üzerinden borç verme işlemlerinde uyguladıkları faiz oranıdır.
Kaynak: LIBOR
Kaynak: LIBOR
Takas odası, bankalar veya diğer finansal kuruluşlarda bulunan, çek ve senet gibi ödeme araçlarından doğan borç ve alacakları nakit para
Kaynak: Takas odası
Kaynak: Takas odası
Şirketler, borç alarak ya da özkaynaklarını kullanarak kaynak sağlarlar. Bir maliyettir ve karlılık hesaplamalarında kullanılır.
Kaynak: Fonlama
Kaynak: Fonlama
işletmelerin borçlanarak satın alınması, öz kaynak (equity), borç ve pazar lideri şirketlere yatırıma odaklanmış özel bir yatırım
Kaynak: Sun Capital Partners
Kaynak: Sun Capital Partners
Hukuk mahkemeleri; borç , mülkiyet , sözleşme ihlali, tüketici hakları , icra , iflas , boşanma , miras , patent veya fikir ihlali, vb.
Kaynak: Hukuk mahkemeleri
Kaynak: Hukuk mahkemeleri
1876'da borç ödemelerini durdurdu. Dış borç 200 milyon sterlin, anapara ve faiz ödemeleri yılda 11 milyon sterlindi. Alacaklılar kapıya
Kaynak: Osmanlı'da Faiz
Kaynak: Osmanlı'da Faiz
Yakın Kelimeler
(Tahmin etmek için bir harf girin)
