Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

götürmek ne demek?

 - 4 sözlük, 5 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

götürmek anlamı
(-i) 1. Taşımak, ulaştırmak veya koymak: "Yemeği götürmek için o an en uygun kişiydim." -A. Kutlu. 2. (-i, -e) Bir kimseyi bir yere kadar yanında yürütmek. 3. Yerinden ayırıp uzağa atmak veya yok etmek: Bir mermi bacağını götürdü. Duvarı su götürdü. 4. (nsz) Öldürmek: Hastalık çok insan götürdü. 5. (-e) Dayanmak, katlanmak, tahammül etmek. 6. (-i, -e) Birinin yanında yürüyüp ona bir yere kadar arkadaşlık etmek: Beni evime kadar götürdü. 7. (-e) Bir sonuca vardırmak: "Bitirmeden şunu da söyleyeyim, ahlaka, gerçek ahlaka götüren başlıca yollardan biri de aşktır." -N. Ataç. 8. Kaybolmasına, yok olmasına yol açmak: Eksiler artıları götürdü. 9. argo Tümüyle sahip olmak. 10. argo Çalmak.

Tarama Sözlüğü

götürmek anlamı
1. Ortadan kaldırmak, bertaraf etmek. 2. Ayırmak, uzaklaştırmak, kaldırmak.3. Tahammül etmek, yüklenmek, taşımak. 4. Yukarı kaldırmak.5. Toplamak.

Türkçe - İngilizce

götürmek anlamı
fiil
1) take
2) take away
3) lead
4) get
5) carry
6) remove
7) bear
8) carry away
9) take off
10) guide
11) bear away
12) conduce
13) lead on
14) put across
15) usher
16) whip off

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

götürmek anlamı
Dayanmak, tahammül etmek.

Darıveren *Acıpayam -Denizli

götürmek anlamı
< ET kötürmek: götürmek || götmek || götermek || götörmek

götürmek eş anlamlısı

çalmak
(-i, -e) 1. Başkasının malını gizlice almak, hırsızlık etmek, aşırmak: "İngiliz cephesinden at kaçırıp bize satan bedeviler dönüşlerinde bizim atlarımızı çalıp İngilizlere satarlardı." -F. R. Atay. 2. Vurarak veya sürterek ses çıkartmak: "Bir yandan mızıka istiklal havasını çalıyordu." -R. E. Ünaydın. 3. Bir müziği dinlemeyi sağlayan aleti çalıştırmak: "Fevkalade zekidir; iyi dans eder, piyano çalar, tenis oynar, ata biner, avcıdır, kayakçıdır." -R. H. Karay. 4. (nsz) Ses çıkarmak, ses vermek: "Hafif hafif ıslıklar çalan sesi eski keskinliğini kaybetmiştir." -R. N. Güntekin. 5. Atmak, çarpmak, vurmak. 6. Yoğurt yapmak için sütü mayalamak, katıp karıştırmak: "Ana, inek sağar; yoğurt çalar, yayık vurur." -T. Buğra. 7. Üzerine sürmek: Ekmeğin üzerine yağ çaldı. 8. (-i) Bozmak, zarar vermek. 9. (-i) Kumaşın bir parçasını kesmek. 10. Madeni oymak, kalemle işlemek. 11. (-e) Benzemek, andırmak: "Geniş alınlı, kırmızıya çalar, kahverengi saçlı, altın dişli tuhaf bir delikanlı gülümsedi." -S. F. Abasıyanık. 12. mec. Zamanı boşa harcatmak, ziyan edilmesine yol açmak. 13. (-i) hlk. Süpürmek, temizlemek: Tozu çalmak.
dayanmak
(-e) 1. Bir yere yaslanmak, kendini dayamak: "Odalardan birinde köşeye dayanmış bir adam, sanki sızmış gibi görünüyor." -M. Ş. Esendal. 2. Bir şeyin üzerinde kurulmuş olmak. 3. mec. Zarar görmemek, varlığını korumak, hasar görmemek: Bu gemi fırtınaya iyi dayanır. 4. mec. Varmak, ulaşmak: "Bu haber ortalığa yayılır yayılmaz banknotlarını kapan bankaya dayanıyor." -Y. Z. Ortaç. 5. mec. Bütün gücünü kullanarak bir işi yapmak: "İki genç, kırarcasına küreklere dayandılar." -Halikarnas Balıkçısı. 6. mec. Bir iş sonunda birinin veya bir şeyin üzerinde kalmak: Bu proje sonunda bize dayanacak. 7. mec. Birinden, bir şeyden güç almak, güvenmek, istinat etmek: "Laikliği korumak için kanun kuvvetine mi, eğitim ve telkin kuvvetine mi dayanmalıyız?" -F. R. Atay. 8. (nsz) mec. Uzun süre kullanılmaya uygun olmak: Bu kumaş çok dayandı. 9. (nsz) mec. Tutunmak, karşı durmak, karşı koymak, mukavemet etmek: "Merkezde Akhisar'ın, Bergama'nın da henüz dayandığını öğrendiler." -N. Cumalı. 10. (nsz) Yetişmek, yeter olmak. 11. (nsz) mec. Güç bir duruma katlanmak, çekmek, sabretmek, tahammül etmek: "Kazılmış mezarın önüne geldiklerinde daha fazla dayanamayıp oracığa çöktü." -İ. O. Anar.
katlanmak
(nsz) 1. Katlama işi yapılmak: "Minnacık bir kir, olduğu yerde durmuyor, dakikada üçe beşe katlanarak çoğalan mikroplar üretiyordu." -E. Şafak. 2. (-e) mec. Hoş olmayan bir duruma, güç şartlara dayanmak, tahammül etmek: "Böyle bir yolculuğa katlanabilecek hâlde değildir." -F. R. Atay.
öldürmek
(-i) 1. Bir canlının hayatına son vermek: "Öldüreceği, laf söyleteceği adamı diri diri fırına kor, gözünün önünde yakardı." -Ö. Seyfettin. 2. Bitkinin solarak kurumasına sebep olmak: Susuzluktan çiçekleri öldürdü. 3. Çok üzmek: "Ölüm bir eve girince sağ kalanları da biraz öldürüyor." -P. Safa. 4. Aşırı yormak. 5. Boşuna geçmek: Bütün bir günü öldürdük. 6. Ölmesine yol açmak: Bu adamı içki öldürdü. 7. Sağlığını bozmak, rahatsızlık vermek: Bu hava bizi öldürüyor. 8. mec. Yok olmasına, ortadan kalkmasına, azalmasına yol açmak: Savaş birtakım sanayi kollarını öldürdü. 9. mec. Etkisini ve gücünü azaltmak: "Sırf kendi için okuyan, gezen, eğlenen bir aydın, kendini yaşarken öldürmüyor mu?" -H. Taner. 10. mec. Bazı şeylerin diriliğini, tazeliğini veya sertliğini gidermek: Soğanı tuzla ezip öldürmek.
tahammül etmek
dayanmak, katlanmak, kaldırmak: "Sanıyorum ki hep benim hatırım için bu hayata tahammül ediyor." -Ö. Seyfettin.

"götürmek" için örnek kullanımlar

olay günü kendisini terk eden eşi ve çocuklarını eve götürmek istedi.
day of the event itself, leaving his wife and children wanted to take home.
Kaynak: hurriyet.com.tr
Evde fenalaşınca hastaneye götürmek istedim ancak taşıyamadım.
I wanted to take her to hospital, but could not move fenalaşınca home.
Kaynak: haber.gazetevatan.com
Ben de onlar gibi Sivas'a olimpiyat madalyası götürmek istiyorum.
I like them I want to take Sivas Olympic medal.
Kaynak: hurriyet.com.tr
Eroğlu, ''85 yaşındaki ninemiz, evine ekmek götürmek için çalışıyor.
Eroglu,'' 85-year-old grandma's, trying to take bread home.
Kaynak: sabah.com.tr
N1 (Rusça :Н-1, Носитель-1, Nositeli, "Taşıyıcı") Sovyet kozmonotlarını Ay 'a götürmek üzere 1960'larda geliştirilen dev uzay roket i.
Kaynak: N1 roketi
Struma Olayı veya Struma Fâciası, II. Dünya Savaşı sırasında Nazi lerden kaçan Yahudi leri Filistin 'e götürmek üzere Romanya 'dan yola
Kaynak: Struma Olayı
Carter, takımı 2001 yılında kazanılan, Doğu Konferansı Yarı Finalleri'ne ilerledikleri ilk NBA spor ligi final serisine götürmek
Kaynak: Toronto Raptors
deniz yollarını korumak, birlikleri getirip götürmek, veya diğer deniz kuvvetlerine, limanlara veya sahil yapılanmalarına saldırıya geçmek).
Kaynak: Deniz kuvvetleri
Bu süreç çocuğu okula (διδασκαλείον), spora götürmek (γυμνάσιον), ona bakmak ve eşyalarını taşımaktan oluşuyordu. Dolayısıyla Latin
Kaynak: Pedagoji
Bundan iki ay sonra Peggotty, Yarmouth'daki ağabeyini ziyarete gideceğini, beni de götürmek istediğini söyledi. Annemi yalnız bırakmak
Kaynak: David Copperfield (roman)
İlçenin tarihini antik döneme kadar götürmek mümkündür. Toprakları oldukça verimli olmakla beraber sulama problemleri yaşanmaktadır.
Kaynak: Kocaköy
Maho (Şener Şen), Köylüsü Bilo yu (İlyas Salman) ve yöreden birçok kişiyi Almanya'ya götürmek vaadiyle paralarını alır. Ancak onları
Kaynak: Banker Bilo
Felsefe nin görevinin insanı Tanrı'nın bilgisine götürmek ve O'nun hizmetine koşmak olduğunu dile getiren Bacon, matematiğe özel bir önem
Kaynak: Roger Bacon
283 Aralık'ında Carus aniden ölünce Augustus ilan edilen Numerian orduyu üslerine geri götürmek durumunda kaldı. Abisi Carinus da Galya
Kaynak: Numerian
Kütüphaneyi halkın ayağına götürmek düşüncesi ile Ürgüp seyyar kütüphanesinin yedi katır ve üç atı ile yöredeki 36 köye hizmet
Kaynak: Mustafa Güzelgöz
Struma (gemi), II. Dünya Savaşı sırasında Yahudiler i Filistin 'e götürmek üzere Romanya 'nın Köstence limanından yola çıkan ve İstanbul
Kaynak: Struma (anlam ayrımı)
operalarını sahneye koyduğu bir zamanda Ayhan Aydan'ı bu festivale katılması için İngiltere 'ye götürmek istedi; fakat Aydan bazı sebeplerle gidemedi.
Kaynak: Ayhan Aydan
Çinliler kayayı götürmek için kayanın etrafında ateş yaktılar, kaya kızınca üzerine sirke döktüler. Ufak parçalara ayrılan kayayı
Kaynak: Göç Destanı
Rio di Palazzo üzerinden geçen yapı, eski esirleri Venedik Cenova Sarayları ndaki sorgu odasına götürmek için kullanılırdı.
Kaynak: Ahlar Köprüsü
Taksiler şehir merkezine götürmek için uygun olabilir, ortalama ücret 15£'dur. Araba kiralama için büyük şirketler olan Avis ve Europcar
Kaynak: Almería Havalimanı
Bir akşam Lucien'ı annesi Sybille Thiberge'ye götürmek isterken çok enteresan ve elinde olmayan bir kaza geçirir. Kazadan sonra üvey oğlu
Kaynak: Taş Meclisi

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.