Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

hazmetmek ne demek?

 - 2 sözlük, 2 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

hazmetmek, -der anlamı
(-i) (ha'zmetmek) 1. Sindirmek. 2. mec. Hoşa gitmeyen bir davranışı karşılıksız bırakmak, içine atmak. 3. mec. Katlanmak, dayanmak, sabretmek: "Zannediyorum ki bu acıyı hazmedemeyeceğim." -R. N. Güntekin.

Türkçe - İngilizce

hazmetmek anlamı
fiil
1) digest
2) stomach
3) pocket
4) get over
5) tolerate
6) bear
7) accept

hazmetmek eş anlamlısı

dayanmak
(-e) 1. Bir yere yaslanmak, kendini dayamak: "Odalardan birinde köşeye dayanmış bir adam, sanki sızmış gibi görünüyor." -M. Ş. Esendal. 2. Bir şeyin üzerinde kurulmuş olmak. 3. mec. Zarar görmemek, varlığını korumak, hasar görmemek: Bu gemi fırtınaya iyi dayanır. 4. mec. Varmak, ulaşmak: "Bu haber ortalığa yayılır yayılmaz banknotlarını kapan bankaya dayanıyor." -Y. Z. Ortaç. 5. mec. Bütün gücünü kullanarak bir işi yapmak: "İki genç, kırarcasına küreklere dayandılar." -Halikarnas Balıkçısı. 6. mec. Bir iş sonunda birinin veya bir şeyin üzerinde kalmak: Bu proje sonunda bize dayanacak. 7. mec. Birinden, bir şeyden güç almak, güvenmek, istinat etmek: "Laikliği korumak için kanun kuvvetine mi, eğitim ve telkin kuvvetine mi dayanmalıyız?" -F. R. Atay. 8. (nsz) mec. Uzun süre kullanılmaya uygun olmak: Bu kumaş çok dayandı. 9. (nsz) mec. Tutunmak, karşı durmak, karşı koymak, mukavemet etmek: "Merkezde Akhisar'ın, Bergama'nın da henüz dayandığını öğrendiler." -N. Cumalı. 10. (nsz) Yetişmek, yeter olmak. 11. (nsz) mec. Güç bir duruma katlanmak, çekmek, sabretmek, tahammül etmek: "Kazılmış mezarın önüne geldiklerinde daha fazla dayanamayıp oracığa çöktü." -İ. O. Anar.
katlanmak
(nsz) 1. Katlama işi yapılmak: "Minnacık bir kir, olduğu yerde durmuyor, dakikada üçe beşe katlanarak çoğalan mikroplar üretiyordu." -E. Şafak. 2. (-e) mec. Hoş olmayan bir duruma, güç şartlara dayanmak, tahammül etmek: "Böyle bir yolculuğa katlanabilecek hâlde değildir." -F. R. Atay.
sindirmek
(-i) 1. Sinmesini sağlamak veya sinmesine sebep olmak: "Kartal burunlu, kalın kaşlı, çember sakallı ihtiyar, Sertman'ı biraz sindirdi." -H. E. Adıvar. 2. Yenilen besin maddesini sindirim sisteminde gereken değişikliklere uğratarak kana karışabilir bir duruma getirmek, hazmetmek: "Hoca, sabahleyin bir bahçıvanın ikram ettiği turp salatasını henüz sindirememişti." -M. Yesari. 3. mec. Kendine mal etmek, anlayışla karşılayıp benimsemek: "Bir de o düşünceleri gerçekten sindirmiş bilginlerin, bilge kişilerin tutumuna bir bakın." -N. Cumalı.

"hazmetmek" için örnek kullanımlar

Kafein, kabarcıklar ve şekeri hazmetmek kolaydır. Düşük pH seviyesi, mide enzimlerine yardımcı olur, sakkaroz ise glükoneojenlerin
Kaynak: Akşamdan kalmalık
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.