prens anlamı İng. Prince Alm. Prinz, Fürst Fr.Prince
1- Batı ülkelerinde hükümdar. 2- Hükümdar oğullarına verilen san. 3- Osmanlılarda Eflâk ve Buğdan beyliklerine atanan Fener beylerinin sanı.

prens anlamı
is. 1. Hükümdar ailesinden olan erkeklere verilen unvan: "Hanedan prenslere dair başka hatıram yoktu." -F. R. Atay. 2. Bir prensliğin başında bulunan kimse. 3. Bazı ülkelerde en yüksek soyluluk unvanı.

prens anlamı
isim
1) prince
2) mirza
3) infante

prens anlamı Fr.prince
1.Hükümdar ailesinden olan erkeklere verilen unvan: § "Ondan sonra şark tarafında İstanbul imparatorları bile Osmanlı prenslerine kız vermiştir." -Ahmet Midhat Efendi, Hasan Mellâh Yahut Sır İçinde Esrar s. 111. § "Hepsi, ailenin biricik prensinin, Eskişehir'in en güzel, en ince, temiz gencinin, bir şarkıcının peşi sıra gittiğini biliyor oysa." -Adalet Ağaoğlu, Üç Beş Kişi, 57. § ""asla..." nın prensi değil miydiler? Onların beşikleri hep "olamaz..." ." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur, 276. § "Hamlet'te en çok hoşuna giden, prensin, kafatasını eline alıp…" -Nazım Hikmet Ran, Kan Konuşmaz, 229. § "Mareşal Aycı'i küçük prensle evlendiriyor." -Reşat Nuri Güntekin, Tanrı Dağı Ziyafeti, 112. § "Orada kralın soytarısı "Yorik" in kafatasını eline alan prensin sözlerini, bir musiki parçası gibi içimden mırıldandım." -Peyami Safa, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, 41. § "Sen Prens Sabahattin bey taraftarı imişsin." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Bir Sürgün, 60. § "Temps gazetesi Bulgar prensinin krallığı için Avrupa devletleri en geç muvafakat edeceklerdir, diyor." -Sami Paşazade Sezai, Bütün Eserleri III, 199. § "… Rusya içindeki prensliklerin hepsini birleştirerek bir devlet teşkil etmiş…" -Ahmet Rasim, Muharrir Bu Ya, 244. § "Sonra, amca ve dayı, daha sonra ağabey gelir. Prens, dük, marki, kont gibi…" -Necip Fazıl Kısakürek, Hikâyelerim, 138. § " … Osmanlı Prensleri'nin Torunu olduklarını söyleyerek…" -Buket Uzuner, Uzun Beyaz Bulut (Gelibolu), 49. § "Resim hamisi zenginler, prensler, büyük aileler her fırsatta yüzlerini resmettirmeyi öyle bir salgına çevirmişler ki…" -Orhan Pamuk, Benim Adım Kırmızı, 126. § "… prens Sabahattin Bey'in taraflarıyla aynı pastanelerde oturup…" -Attila İlhan, Aydınlar Savaşı, 150. 2. Bir prensliğin başında bulunan kimse: § "Bu gün bir prens Cengiz Han'a dedi ki: Bir saltanat, at üzerinde kurulabilir, fakat at üzerinde yönetilmez." -Ziya Gökalp, Türk Uygarlığı Tarihi, 11. § "Böyle bir adamın, şu saatte saraylarında cümbüşler eden meşru prensleri yenmesi şaşılacak bir şey midir?" -Ruşen Eşref Ünaydın, C. XI, 237. § "Fakir bugünkü dünyamızda olduğu kadar fakir değildir; zengin de bir prensler sınıfının şımarık çocuğu değildir." -Peyami Safa, Yalnızız s. 99. § "Özellikle bu yardımını prense sunduğu mektubunda da söz ettiği gibi…" -Ahmet Rasim, Ramazan Sohbetleri, 182. § "İlk hümanistler kâtiptiler, kütüphaneciydiler, hocaydılar; bazan saraylı ve memur, bazan da hükümdar ve kilise prensi, yahut sitelerin ve sarayların büyük tacirleri." -Cemil Meriç, Kırk Ambar, 107. 3. Bazı ülkelerde en yüksek soyluluk unvanı: § "Mora'ya kadar memaliki dahi fethederek § "despotya" namıyla hadsiz hesapsız imaretlere taksim eylemişler ve her biri imarete kendilerinin tabi oldukları Latin cinsinden birer prens ikame eylemişlerdi." -Ahmet Midhat Efendi, Gönüllü, 83. § "Sacid bir İngiliz fabrikatörüne, Müfid bir Hindli prense benziyor." -Peyami Safa, Şimşek, 41.