Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

rabıta ne demek?

 - 4 sözlük, 4 sonuç.

BSTS / Kitaplıkbilim Terimleri Sözlüğü

rabıta anlamı
bakınız» ayak.

BSTS / Medeni Hukuk Terimleri Sözlüğü

râbıta anlamı
bağ, bağıntı.

Güncel Türkçe Sözlük

rabıta anlamı
is. (ra:bıta) 1. Bağlayan şey, bağ: "Bu dünya öyle bir dünya ki zengin ile fakir arasında kardeşlik rabıtaları bile kalmıyor." -R. N. Güntekin. 2. İki şeyi birbirine bağlayan ip. 3. İlgi, ilişki: "Bu rabıTamı sizden gizlemek pek fazla azap veriyor, bu his beni tamamıyla değiştirdi, bambaşka bir insan yaptı." -P. Safa. 4. Birbirini tutma, tutarlık. 5. Düzen, sıra. 6. Birbirine geçmeli tahtadan bir döşeme türü. 7. Tarikatlarda müridin şeyhi aracılığıyla kalbini Allah'a bağlaması.

Türkçe - İngilizce

rabıta anlamı
isim
1) nexus
2) accolade

rabıta eş anlamlısı

bağ
(I) is. 1. Bir şeyi başka bir şeye veya birçok şeyi topluca birbirine tutturmak için kullanılan ip, sicim, şerit, tel vb. düğümlenebilir nesne: Ayakkabının bağı çözüldü. 2. Sargı: Yaramın bağını değiştireceğim. 3. Bağlam, deste, demet: Beş bağ ekin, iki bağ maydanoz. 4. mec. İlgi, ilişki, rabıta: "Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür." -Anayasa. 5. anat. Kemikleri birbirine bağlamaya, iç organları yerinde tutmaya yarayan lif demeti: Eklem bağı, asıcı bağ. 6. den. Bir halat üzerine atılan sağlam, düzgün ve istendiğinde kolayca çözülebilen her türlü düğüm. 7. müz. Nota yazarken yan yana gelen aynı veya farklı değerdeki notaların birbirine bağlanarak çalınacağını belirtmek için yapılan yay biçimindeki işaret.
bağ
(II) is. 1. Üzüm kütüklerinin dikili bulunduğu toprak parçası. 2. Meyve bahçesi: "Kadıköy'den Fenerbahçe'ye kadar olan saha, gözleri okşayan bağlarla örtülüdür." -B. Akyavaş.
düzen
is. 1. Belli yöntem, ilke veya yasalara göre kurulmuş olan durum, uyum, nizam, sistem. 2. Soyut ve somut nesnelerin bir sıraya, bir hedefe, bir amaca göre sıralanması, konsept. 3. Yerleştirme, tertip: "Evin en bozuk düzeninde bile hastalığa mahsus birtakım aletler vardır." -R. N. Güntekin. 4. Bir devletin belli başlı ilkeleri bakımından yönetimde tuttuğu yol, yönetim biçimi, rejim. 5. mec. Bir kimseye, bir kuruluşa karşı toplu olarak alınan gizli karar, dolap, komplo. 6. mec. Topluca ve gizlice yürütülen herhangi bir plan, dolap, komplo. 7. mec. Dolap, hile: "Hile, düzen dağarcığından elbette yeni bir şey bulup çıkaracak." -E. E. Talu. 8. müz. Müzik aletlerinde ses ayarı, akort. 9. top. b. Toplumsal bir yapı içinde ögelerin bütüne, bütünün ögelere ve ögelerin birbirlerine göre ilişkileri: "Orta hâlli ailelerin kurduğu bu düzende herkesin bacası tüten, kapısı çalınan bir evi var." -N. Meriç. 10. hlk. Alet edevat takımı. 11. hlk. Bez dokuma tezgâhı.
ilgi
is. 1. İki şey arasında bulunan herhangi bir bağlılık, ilişki, alaka, taalluk, aidiyet. 2. kim. Kimyasal şartlar eş veya birbirine çok yakın olduğunda ögelerin birbirleriyle birleşmede gösterdiği seçicilik. 3. ruh b. Dikkati öncelikle belirli bir şey üzerinde toplama eğilimi. 4. ruh b. Belirli bir olay veya etkinliğe yakınlık duyma, ondan hoşlanma ve ona öncelik tanıma: "Sesimi duyan Ayça da geliyor yanıma, kardeşinin tersine ilgiyle sokuluyor bana." -A. Ümit.
ilişki
is. 1. İki şey arasında karşılıklı ilgi, bağ, münasebet, temas: "Arkadaşlık ve dostluk şeklinde bile bir ilişki aramadığını kesinlikle anlatacaktı." -H. E. Adıvar. 2. Bağlantı, temas: Kar yağınca köylerle ilişki kesildi.
sıra
is. 1. Yan yana, art arda olan şey veya kimselerin tümü, dizi: "Şehir esnafı şekercisinden tutun da berberine kadar iki sıra durup kendisini alkışladılar." -S. F. Abasıyanık. 2. Bu biçimdeki topluluğun durumu: Sırayı bozmayın. 3. Belirli bir düzene ve niteliğe göre dizilme durumu: Boy sırası. Yaş sırası. 4. Bir şeye ayrılan, uygun görülen veya rastlayan zaman: "Bu sırada yan odadan sesler gelmeye başlamıştı." -İ. O. Anar. 5. Tahtadan oturak: "Oturacak yerler tahta sıralardan olur." -S. Birsel. 6. Dershane, meclis vb. yerlerde kullanılan ve oturup yazı yazacak biçimde yapılan mobilya. 7. Düzen: Sıraya girmek. Sıraya dizilmek. 8.
tutarlık
is. 1. Uygunluk, insicam. 2. ed. Anlatımın konuyla bağdaşması, insicam.

"rabıta" için örnek kullanımlar

İsteyen rabıta yapıp sorabilir Resulullah Efendimize Bin üç yüz doksan beş ufkundan zahiren inse de Batinen tasarrufu kalacak inşaallah böyle
Kaynak: Mustafa Hayri Öğüt
Tasavvuf öğretisine göre zikir, sema, murakabe, rabıta ile yapılan tefekkür pratikleri manevi kılavuzun (mürşit) rehberliği altında ve "
Kaynak: Meditasyon
İkinci Vatikan Konsülünün hemen ardından alınan “Dinler Arası Diyalog” kararı ve İslam'la kurulan bu rabıta bir tesadüf müydü!
Kaynak: Beşinci İncil
Meclisi kurulacak ve bir taraftan vilâyetler arasında, öte taraftan vilâyetlerle hükümet arasındaki rabıta ve münasebetleri sağlayacaktır.
Kaynak: Teşebbüs-i Şahsi ve Adem-i Merkeziyet Cemiyeti

Yakın Kelimeler

(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.