Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

saymak ne demek?

 - 6 sözlük, 11 sonuç.

BSTS / Medeni Hukuk Terimleri Sözlüğü

saymak anlamı
addetmek.

BSTS / Orta Öğretim Terimleri Kılavuzu

saymak anlamı Osm. ta'dad etmek Fr. compter
(matematik)

Güncel Türkçe Sözlük

saymak, -ar anlamı
(-i) 1. Bir şeyin kaç tane olduğunu anlamak için bunları birer birer elden veya gözden geçirmek, sayısını bulmak: "Nara sormuşlar: - Tanelerin kaç tane? Yiyenler saysın bana ne -demiş." -B. R. Eyuboğlu. 2. Sayıları arka arkaya söylemek: Birden ona kadar saymak. 3. Herhangi bir sıraya koymak, herhangi bir sırada yer aldığını kabul etmek: Artık kışı geçti sayabiliriz. 4. Herhangi bir şey, yerine koymak veya herhangi bir şey gözüyle bakmak, addetmek: "Her çiçekten bal eyledik / Arıya saydılar bizi." -Pir Sultan Abdal. 5. Varsaymak, tutmak, farz etmek: "Elimi uzatsam benim olacak bir vazoya sırt çevirip başkasına kaptırınca onu benden çalınmış saymak neden?" -H. Taner. 6. Arka arkaya söylemek, sıralamak: Birinin iyiliklerini saymak. 7. Ödemek, peşin vermek: "İki bin lira saydı, bana bir küpe aldı." -M. Ş. Esendal. 8. mec. Geçer tutmak: Bunu saymam, sizi bir gün erkenden beklerim. 9. mec. Değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı dolayısıyla bir kimseye veya bir şeye karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranmak, saygı göstermek, sözünü dinlemek, hürmet etmek: "Anam babamı nasıl saydı ise ben de kocamı öyle sayacaktım." -M. Ş. Esendal. 10. mec. Önemsemek. 11. mec. Gibi görmek, kabul etmek: "Arzularını yapmayı belli büyük bir külfet saydığınız bu küçük kalpler, saadetin kapısından girmeden felaketin ortasına yuvarlanıyorlar." -A. Gündüz. 12. mec. Hesaba katmak, dikkate almak: Bundan önce verdiğimi saymıyor musun?

Tarama Sözlüğü

saymak anlamı
1. Tutmak, addetmek. 2. Bedel tutmak, bir şey yerine kabul etmek.

Türkçe - İngilizce

saymak anlamı
fiil
1) count
2) reckon
3) assume
4) count in
5) consider
6) regard
7) number
8) calculate
9) count down
10) enumerate
11) count up
12) account
13) deem
14) respect
15) think
16) number off
17) suppose
18) rate
19) honor
20) tally
21) count off
22) regard as
23) repute
24) number to
25) reckon as
26) reckon for
27) rank
28) class
29) treat as
30) honour

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

saymak anlamı
1.Öfkeli söz söylemek, kızmak : Babası çocuğu saydı. 2.Türkü, mani söylemek.
saymak anlamı
Hürmet etmek

Erzurum

saymak anlamı
< ET saymak: saymak; hürmet etmek
saymak anlamı
< ET saymak: saymak; sıralamak || sögüp saymak: bol bol sövmek
saymak anlamı
Kabahatini sıralamak

Ordu

saymak anlamı
1. Sayı saymak. 2. Hürmet etmek

Artvin Yusufeli Uşhum köyü

saymak eş anlamlısı

addetmek
(-i) (a'ddetmek) esk. Saymak: "Üftade artık meseleyi kapanmış addediyor." -A. İlhan.
farz etmek
varsaymak: "Peki, farz edelim ki esas itibarıyla arzunu kabul ettim." -R. N. Güntekin.
hürmet etmek
saymak, saygı göstermek: "Sanata her yerde hürmet etmek lazımdır." -S. F. Abasıyanık.
önemsemek
(-i) Önemli saymak, önem vermek, mühimsemek, saymak: "On yıl önce bunları çok önemserdim." -A. Ağaoğlu.
özenli
sf. 1. Özen gösterilerek yapılan (iş), itinalı. 2. Özenle çalışan (kimse).
sıralamak
(-i) 1. Birbiri ardı sıra veya yan yana koyarak sıra durumuna getirmek: İskemleleri sıralamak. 2. Art arda söylemek, sayıp dökmek: "Kendisini tüm bu bilgileri biriktirmeye iten nedenleri sıraladı." -L. Tekin. 3. Belirli bir düzene göre yerleştirmek veya düzenlemek, sıraya koymak: "Herkesin onu dinlediği görünce, arkasına yaslanıp kendinden gayet emin bir tavırla elindeki verileri sıraladı." -E. Şafak. 4. Söylenecek, yazılacak, yapılacak şeylere zihinde gerekli düzeni vermek. 5. Aynı davranışı birbiri ardınca birçok kez yapmak: Bize karşı bir sürü itiraz sıraladı. 6. Aynı davranışı birçok şey üstünde tekrarlamak: Bekçi bütün kapıları sıraladı. 7. Küçük çocuk tutunarak yürümeye başlamak, tutunarak yürümek.
tutmak
(-i) 1. Elde bulundurmak, ele almak: "Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu." -Ö. Seyfettin. 2. Ele geçirmek, yakalamak: "Evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı." -Ö. Seyfettin. 3. Avlamak: "Dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz." -R. H. Karay. 4. Yanında bulundurmak, alıkoymak: Siz gelinceye kadar çocuğu ben tutarım! 5. Hürriyetinden yoksun bırakıp bir yere kapamak, tevkif etmek: "Vahşidir, hiçbir zaman onu kafeste tutmak mümkün değildir." -S. F. Abasıyanık. 6. Kaplamak: "Tabanı otuz, otuz beş metre kadar tutan bir eşkenar üçgen biçimindedir." -T. Buğra. 7. Kırağı, çiğ veya kar bir yüzeyde görünür durumda olmak, kalmak: "Şu yağan kar bir tutsun, seyreyle sen ertesi gün çocukları." -S. F. Abasıyanık. 8. Denetimi ve yetkisi altına almak. 9. Desteklemek, birinden yana çıkmak. 10. Benimsemek, beğenmek: "Ama öylelerini de çevresinde kimse sevmemiş, tutmamıştır." -T. Buğra. 11. Gereğini yapmak, yerine getirmek: Verdiği sözü tutmuş, vaktinde gelmişti. 12. Uygun gelmek, çelişmez olmak: "Bir talih eseri olarak ondan gelen cevap benim kendi bulduklarımı tuttu." -R. N. Güntekin. 13. Kapatmak, sarmak. 14. Hizmetine almak veya kiralamak: "Burada bir kat tuttum. Yazı geçireceğim." -P. Safa. 15. Bir işe herhangi bir anlayışla girişmek: Yapıyı geniş tuttu. 16. Girişmek, yapmak: "Askerden sonra ne iş tutacağını bilmemek kahrediyordu Yusuf'u." -S. F. Abasıyanık. 17. Beddua, dua, ah vb. etkisini göstermek, gerçekleşmek, yerine gelmek, varmak: "Avradın ilenci tutarsa senin iki gözün kör olacak." -M. Ş. Esendal. 18. Ulaşmak, varmak: "Hayvanlar, Bağdat Caddesi'ni tutmuş, çalakamçı ilerliyor." -S. M. Alus. 19. Para toplamı ...-e varmak: Aldığım şeyler bin lira tuttu. 20. Uğramak: Vapur İzmir'i tutmayacakmış. 21. Herhangi bir durumda bulundurmak: "Seksen bir yaşında da olsa çalışmak insanı zinde tutuyor." -H. Taner. 22. Varsaymak, farz etmek: "Haydi tutalım babasının bir günahı vardı, çekti." -M. Ş. Esendal. 23. (-i, -e) Hedef olarak almak: Taşa tutmak. 24. (-i, -e) Alacağa veya vereceğe saymak: On bin lirayı borcunuza tuttum. 25. (-i, -e) Yaklaştırmak: "Biraz toz olsa mendilini burnuna tutar." -A. Ş. Hisar. 26. Kullanmak: Yaşmak tutmak. Ustura tutmak. 27. Bağlamak: "Sütler kaymak tutar tutmaz ordayım." -B. S. Erdoğan. 28. (nsz) Beklenen sonucu vermek: "Toprağa atılan her tohum bir ümittir. Tohum ya tutar ya tutmaz. Ya yeşerir ya yeşermez." -Ş. Rado. 29. (nsz) İş görebilmek: "Eli ayağı tutsun, açlıktan ölmesin, yeterdi ona." -T. Buğra. 30. (nsz) Sürmek, zaman almak: Bu iş iki saat tuttu. 31. (nsz) Yapışarak veya sokularak çıkmaz olmak: Boya tutmadı. Çivi iyi tuttu. 32. Giyinmesine yardım etmek: "Kucaklaşma sahanlıkta başlar ve ayakkabılarını çıkarıp karısının tuttuğu terliklerini giyene kadar Serdar'ın kolları boynunda kalır." -T. Buğra. 33. Sunmak: Konuklara şeker tutmak. 34. İşgal etmek. 35. İzlemek: "Tepeden inince Değirmendere'ye hâkim bir iz tutacaksınız." -R. H. Karay. 36. Bırakmamak: "Baba sesini çıkarmadı hatta öksürüğünü bile galiba tuttu." -P. Safa. 37. Yönelmek: "Oyuncular ağır ağır soyunma odasının yolunu tuttular." -H. Taner. 38. Sarmak, bürümek: "Hey başları duman tutmuş dağlar, hey!" -Halk türküsü. 39. Asılmak, kuvvetlice sarılmak: "Üç kişi tutarlarmış da onu pencerenin önünden çekemezlermiş." -P. Safa. 40. Bir kimsenin yerini almak: "Bak azizim, dedim, ben senin yerini tutamam." -Y. K. Karaosmanoğlu. 41. Otobüs, vapur, uçak vb. hasta etmek. 42. Herhangi bir durumda kalmasını sağlamak: Kapıyı açık tutmayın. 43. Bir yerde kalmasını sağlamak. 44. Yemek hafifçe yanmak. 45. Bir sanat eseri geniş ilgi görmek: "Eğer piyes tutar da alkışlanırsa bir yazara yakışacak bir kıyafet giymeliydim." -C. Uçuk. 46. Biriktirmek, tasarruf etmek: "Sen metelik tutuyorsun gibi geliyor bana. Ay başına kadar bana ödünç versene." -M. Ş. Esendal. 47. Askerlikte, bankacılıkta durdurmak, blokaj. 48. Başlamak: "Kadınların başında gördüğünüz bürümcükten, iç çamaşırlarından tutunuz da entarilik kaba pamuklulara kadar hepsi Osmanlı malı idi." -F. R. Atay. 49. Bir şey düşünmek: Herkes aklından bir sayı tutsun. 50. sp. Takım oyunlarında karşı takımdaki bir oyuncuyu yakından izlemek, markaja almak.
varsaymak
(-i) Bir olgunun sonuçlarından yararlanabilmek, bu sonuçlar üzerine düşünce üretebilmek için onu olmuş veya olacak saymak, farz etmek: "Öyle ya içgüdü, ilgili bilim adamlarına göre, insandan çok hayvan türlerinde varsaydığımız bir özellik." -N. Uygur.

"saymak" için örnek kullanımlar

300 liralık madeni parayı saymak için benden 10 lira ücret aldılar.
Charged me 10 pounds to 300 pounds took the coin count.
Kaynak: sabah.com.tr
Ne şahısları öne çıkarmak, ne toplumsal bir gerçeği yok saymak.
How to promote parties, nor to ignore the fact that a social.
Kaynak: haberturk.com
Kaç topun direkten döndüğünü değil, gollerini saymak istiyorum.
How the ball is not going to pole, I want to count goals.
Kaynak: haberaktuel.com
Bu öneriyi dinlemek veya yok saymak ise sitelerin kendi insiyatifine kalıyor.
Listen or ignore this suggestion remains the sites own initiative.
Kaynak: chip.com.tr
Kalkülüs (Latince calculus saymak ya da hesap yapmak için kullanılan çakıl taşı anlamına gelir), matematiğin bir alt dalı olan
Kaynak: Kalkülüs
Tespih, İslamî alışkanlıklardan biri. Allah 'ın sıfatlarını tesbih ederken sayı saymak için kullanılan ve 33 veya katları kadar boncuk
Kaynak: Tespih
Küfür; inkâr, reddetmek, yok saymak, görmezlikten gelmek gibi anlamlara gelir. İnkâr eden kişiye kâfir denir. İslam 'da mümin kişi Allah
Kaynak: Küfür (İslam)
Hakkındaki bir teori de saymak için kullanılan çizgilerden oluştuğu yönündedir. İrlanda , Galler , İskoçya ve İngiltere 'de M.Ö. dördüncü
Kaynak: Ogham
dörtlük,sekizlik,onaltılık saymak gibi sol ayak teknikleri ve tabiki el-ayak kombinasyonları gibi teknikler üzerinde alıştırma yapılmalıdır.
Kaynak: Bateri
demir, bakır, kurşun, ve çinko sülfürler, bu metallerin en önemli cevherleridir kalsiyum sülfatı ya da başka deyişle alçıtaşı nı saymak gerekir.
Kaynak: Kükürt
amele taburlarında öldüğüne dair bilgi Yarbay Nihat'ın bizim resmi kaynaklara göre de doğru saymak gerekir yazısyla birlikte aktarılmaktadır
Kaynak: Rum Kırımı
Günleri ve haftaları saymak olan bu davranış, Tevrat'ın gönderilmesine duyulan şevki ve beklentiyi anlatır. Hamursuz Bayramı'nda Yahudiler
Kaynak: Şavuot
Firmanın ürettiği filmler arasında Shrek , Shark Tale , Madagaskar , Over the Hedge, Arı hikâyesi, Kung Fu Panda 'yı saymak mümkündür.
Kaynak: DreamWorks Animation
Bu sayıları bazı nesneleri saymak ve sayısını belirlemek için kullanırız. (bakınız: Peano Aksiyomları ). Sayma sayıları mathbb N^+ left
Kaynak: Sayma sayıları
Bunlar kuzukulağı,domates,ıspanak saymak mümkündür. Asit olması ortamdaki mevcut bir iyonla tuz oluşturmasını beraberinde getirir.
Kaynak: Oksalik asit
Süleyman Dirvana, Nedim ve Levent Özgen'i saymak mümkündür. Yelken sporuna ilginin azaldığı yıllarda, 1957'de yelken şubesi Bebek'ten
Kaynak: Galatasaray Yelken Şubesi
Değişikliğe uygun olarak, Seçiciler kurulu nun oylarını saymak üzere toplantıya çağrıldığında, Kongre nin birleşik oturumlarına başkanlık eder.
Kaynak: Amerika Birleşik Devletleri Başkan Yardımcısı
gibi dâhilerle rahatlıkla karşılaştırılabicek eserler üreten Rahmi Bey'in 1924 yılındaki ölümünü musikimizde bir devrin sonu saymak gerekir.
Kaynak: Rahmi Bey
"Yom tutmak" deyimi ise "hayıra yormak, uğurlu saymak" demektir ve yom kelimesinin halk dilinde "iyi haber" gibi manaları da vardır
Kaynak: Yom

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.