Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

sındırmak ne demek?

 - 2 sözlük, 6 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

sındırmak anlamı
(-i) hlk. 1. Kırmak, parçalamak. 2. Yenerek bozmak, mağlup etmek. 3. Sindirmek.

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

sındırmak anlamı
1.Korkutmak, sindirmek. 2.Kımıldamadan durmak. 3.Yenmek.
sındırmak anlamı
Sindirmek, hazmetmek.

-Rize ve köyleri

sındırmak anlamı
Uzatmak, indirmek : Pencereden onu sındır.

Akdoğan *Kızılcahamam -Ankara
-Konya

sındırmak anlamı
Kırmak, akıtmak : Yumurtaları tabağa sındır.

-Aydın
*Iğdır -Kars

sındırmak anlamı
1.Şişkin şeyin havasını boşaltmak, söndürmek : Topu sındır. 2.Bir şeyi kırmak.

sındırmak eş anlamlısı

kırmak
(-i) 1. Sert şeyleri vurarak veya ezerek parçalamak: Taşları kırmak. Bardağı kırmak. 2. İri parçalara ayırmak. 3. (nsz) Belirli bir biçimde katlamak: Forma kırmak. 4. Öldürmek, yok olmasına neden olmak: Bu yıl soğuk hayvanları kırdı. 5. Bir şeyin fiyatını azaltmak, indirmek: "Firma verdiği teklif fiyatını son dakikada bir yüzde yirmi daha kırıyordu." -H. Taner. 6. Dileğini kabul etmeyerek veya beklenmeyen bir davranış karşısında bırakarak gücendirmek, incitmek: "Sizin hatırınızı kırmamak için işte gelip misafir oluyorum; fakat bu yaşımda misafirle uğraşacak hâlim yok." -H. Z. Uşaklıgil. 7. Tavlada karşı oyuncunun pulunu oyun dışında bırakmak. 8. Vücut kemiklerinden birini parçalamak: "Ayol, yapma, gel, düşüp bir yerini kıracaksın!" -O. C. Kaygılı. 9. Tahılı iri ve kaba öğütmek. 10. (-e) Hareket durumundaki canlının veya taşıtın yönünü değiştirmek, çevirmek, döndürmek: "Ne tarafa doğru meyil varsa gidonu o tarafa doğru kıracaksınız ki bisiklet doğrulsun." -B. Felek. 11. mec. Yok etmek: Direncini kırmak. Hevesini kırmak. 12. mec. Gücünü, etkisini azaltmak: "Birkaç gün evvel yağan yağmur sıcağı kırmamış." -B. Felek. 13. argo Kaçmak, uzaklaşmak. 14. (nsz) tic. Değerinden düşük fiyata almak: Bono kırmak. Çek kırmak.
mağlup etmek
yenmek: "Zavallı milletimizi esir etmek isteyen düşmanları behemehâl mağlup edeceğimize dair olan emniyet ve itimadım bir dakika olsun sarsılmamıştır." -Atatürk.
sindirmek
(-i) 1. Sinmesini sağlamak veya sinmesine sebep olmak: "Kartal burunlu, kalın kaşlı, çember sakallı ihtiyar, Sertman'ı biraz sindirdi." -H. E. Adıvar. 2. Yenilen besin maddesini sindirim sisteminde gereken değişikliklere uğratarak kana karışabilir bir duruma getirmek, hazmetmek: "Hoca, sabahleyin bir bahçıvanın ikram ettiği turp salatasını henüz sindirememişti." -M. Yesari. 3. mec. Kendine mal etmek, anlayışla karşılayıp benimsemek: "Bir de o düşünceleri gerçekten sindirmiş bilginlerin, bilge kişilerin tutumuna bir bakın." -N. Cumalı.
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.