Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

uğur ne demek?

 - 6 sözlük, 16 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

uğur anlamı
(I) is. 1. Bazı olaylarda görülen ve insana iyilik getirdiğine inanılan belirti veya bazı nesnelerde var olduğuna inanılan iyilik kaynağı: "Onlar da uğurlar dilediler, aralarında konuşmaya başladılar." -M. Ş. Esendal. 2. Bu nitelikte olduğuna inanılan şey. 3. İyi nitelik, meymenet, kadem. 4. Talih, şans.
uğur, -ğru anlamı
(III) is. hlk. Ön veya yan: "Evlerinin uğru bakla / Al beni koynunda sakla" -Halk türküsü.
uğur, -ğru anlamı
(II) is. Hedef, amaç, gaye, yol: "Bu uğurda rahatlarını, servetlerini feda ederler; canlarını tehlikeye koyarlar." -H. C. Yalçın.

Kişi Adları Sözlüğü

Uğur anlamı Köken: T.
Cinsiyet: Kız
1. Bazı olaylarda görülen ve insana iyilik getirdiğine inanılan belirti veya bazı nesnelerde var olduğuna inanılan iyilik kaynağı.2. Bu nitelikte olduğuna inanılan şey.3. İyilik, şans, talih, baht. 4. Fırsat, tesadüf.
Cinsiyet: Erkek
1. Bazı olaylarda görülen ve insana iyilik getirdiğine inanılan belirti veya bazı nesnelerde var olduğuna inanılan iyilik kaynağı.2. Bu nitelikte olduğuna inanılan şey.3. İyilik, şans, talih, baht. 4. Fırsat, tesadüf.

Tarama Sözlüğü

uğur anlamı
1. Ön, yön. 2. Yol.

Türkçe - İngilizce

uğur anlamı
isim
1) good luck
2) fortune
3) mascot
4) auspiciousness

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

uğur anlamı
1. Yön. 2. Ön. 3. Kıyı. 4. Yakın.
uğur anlamı
Çizgi, hiza: Fidanları bir uğura dik.

*Lüleburgaz -Kırklareli
Bulgaristan Türkleri

uğur anlamı
Bölge: Hepimiz bir uğurda oturuyoruz.

*Lüleburgaz -Kırklareli

uğur anlamı
Yelden, yağmurdan korunulacak yer.

-Bursa

uğur anlamı
Zaman.

-Balıkesir
*Ünye -Ordu

uğur anlamı
Ceviz ağacı.

Paşaköy -Balıkesir

uğur anlamı
Ön.

Afşar, Pazarören *Pınarbaşı Kayseri
*Bor Niğde

uğur anlamı
Yol: senin uğurunu behliyecem

Arpaçay - Kars

uğur anlamı
< ET ogur: uğur. || uğuruni bağlamak: kısmetini kapamak

Yerleşim Birimleri Sözlüğü

Uğur anlamı
Şırnak ili, Dicle bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

uğur eş anlamlısı

amaç
is. 1. Ulaşmak istenilen sonuç, maksat: "Evet ama öteki kızı bu iş için kaçırdılarsa amaçlarına ulaştılar." -A. Ümit. 2. Gaye: "Her milletten, her tabakadan, huyları, dinleri, dilleri farklı fakat amaçları aynı olan insanların bulunduğu bir yerdi burası." -İ. O. Anar. 3. Hedef: "Amaç, şüphe götürmeyecek ilk kesin bilgiye varmaktı." -İ. O. Anar. 4. Bir kimseye veya bir kurula verilen özel amaçlı görev, misyon.
gaye
is. (ga:ye) Amaç, hedef: "Para? O bir gaye değil fakat harcamayı sevdiğim bir şey." -H. E. Adıvar.
hedef
is. 1. Nişan alınacak yer, nişangâh. 2. mec. Amaç, gaye, maksat: "Asıl önemlisi devlet büyük hedefler dikmişti; milletin benimsediği, övündüğü hedeflerdi bunlar." -T. Buğra. 3. mec. Varılacak yer, ulaşılacak son nokta: "Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!" -Atatürk.
kadem
is. esk. 1. Ayak, adım. 2. Fut: On kadem uzunluğunda. 3. mec. Uğur (I).
şans
is. 1. Mantıkla açıklanamayan birtakım rastlantısal olayların nedeni olan güç, baht, talih, felek: "Bir hafta içinde kayıplar ve kazanmalarla şansım değişti." -R. H. Karay. 2. Bir olayın olabilirliği. 3. Bir kimsenin bilgi ve emeğinden çok rastlantı sonucu elde ettiği elverişli durum.
talih
is. (ta:lih) Şans: "Bir talih eseri olarak ondan gelen cevap benim kendi bulduklarımı tuttu." -R. N. Güntekin.
yol
is. 1. Karada, havada, suda bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık, tarik. 2. Karada insanların ve hayvanların geçmesi için açılan veya kendi kendine oluşmuş, yürümeye uygun yer: "Bahçeleri bahçelere toprak yollar bağlardı." -Ç. Altan. 3. Genellikle yerleşim alanlarını birbirine bağlamak için düzeltilerek açılmış ulaşım şeridi: "Yolda oynayan çocuklara ne olduğunu sordu." -Ö. Seyfettin. 4. İçinden veya üstünden bir sıvının geçtiği, aktığı yer: Su yolu. Sel yolu. 5. Yolculuk: Yola çıkmak. Yoldan kalmak. 6. Gidiş çabukluğu, hız: Bu vapurun yolu az. 7. Davranış, tutum, gidiş veya davranış biçimi: "Celal Bey'i sakal bırakma yolunda, kim, hangi örnek özendirdi diye çok düşünmüşümdür." -H. Taner. 8. Uyulan ilke, sistem, usul, tarz, tarik: Duyguların eğitimi de en iyi sanat yoluyla olur. 9. Kumaşta bulunan çizgi. 10. Kez, defa. 11. mec. Gaye, uğur, maksat: Bu yolda çok emek harcandı. 12. mec. Bir amaca ulaşmak için başvurulması gereken çare, yöntem: Bu işi yapmanın bir yolu vardır.

"uğur" için örnek kullanımlar

Caner topu doğrudan kale sahasına gönderdi ama gelen topu Uğur uzaklaştırdı.
Caner field of the castle sent directly to the ball but the ball from Ugur away.
Kaynak: iha.com.tr
Antrenmanda sakatlıkları devam eden Uğur, Deumi ve Hamroun takımdan ayrı çalıştı.
Training due to injury, Ugur, Deumi and Hamroun tried to separate teams.
Kaynak: trtspor.com.tr
Ama bu karşılaşma ile bu uğur son bulmuş oldu.
But it was the encounter with this luck came to an end.
Kaynak: goal.com
Karabük'te ise Mabiala ve Ahmet İllhan cezası, Uğur da sakatlığı nedeniye forma giyemiyor.
Karabük Mabiala and Ahmet İllhan the penalty, Ugur also form after an injury giyemiyor.
Kaynak: pirsushaber.com
Uğur, rastlantıları düzenlediğine, şer den koruduğuna veya insanlara iyi durumlar hazırladığına inanılan doğaüstü güç. veya sadece uğur denir.
Kaynak: Uğur

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.