Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

yeğin ne demek?

 - 6 sözlük, 16 sonuç.

BSTS / Dilbilim Terimleri Sözlüğü

yeğin anlamı Fr. intense
Kendisinde yeğinlik vurgusu olan ( açınık, hece ).

BSTS / Fizik Terimleri Sözlüğü

yeğin anlamı İng. intense Osm. şiddetli Alm.stark Fr. intense
Ölçülebilir bir büyüklüğün, özellikle bir alanın, bir kuvvetin ve bir erkenin, duyu organlarının etkilenmesi ile algılanır durumda olması.

Güncel Türkçe Sözlük

yeğin anlamı
sf. hlk. 1. Zorlu, katı, şiddetli. 2. mec. Baskın, üstün, iyi.

Kişi Adları Sözlüğü

Yeğin anlamı Köken: T.
Cinsiyet: Erkek
1. Zorlu, katı, şiddetli 2. Baskın, üstün. 3. Yiğit, güçlü, çalışkan. 4. Bereketli, bol. 5. İyiliği seven. 6. Yakışıklı, güzel, ince.

Türkçe - İngilizce

yeğin anlamı
violent

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

yeğin anlamı
Yiğit, çevik, güçlü, hızlı, çalışkan

*Bayburt -Gümüşhane
Çavdarlı *Şavşat -Artvin
-Erzincan
*Erciş -Van
*Arapkir -Malatya
*Antakya -Hatay
*Koyulhisar -Sivas

yeğin anlamı
1. Yiğit, çevik, güçlü, hızlı, çalışkan. 2. İyi, uslu. 3. iyiliği, yardımı seven. 4. Yakışıklı. 5. Güzel, ince. 6. Üstün, yenmiş. 7. Şişman, besili. 8. Acımasız.
yeğin anlamı
Çok bol, bereketli: Onun tarlasında yeğin ekin var.

Kıbrıs -Balıkesir
-Çorum
*Çarşamba -Samsun
*Merzifon ve köyleri, Sarayözü -Amasya
*Niksar -Tokat
İphan *Yusufeli -Artvin
-Erzincan
-Maraş
*Gürün, Hacıilyas *Koyulhisar -Sivas
-Ankara ve çevresi
-Kırşehir
*Bünyan -Kayseri
-Nevşehir
Bahçeli*Bor -Niğde
Mulunur *Ermenek, *Karaman -Konya
-Adana
Tömük *Mersin -İçel

yeğin anlamı
Hafif.

*Boyabat -Sinop
İbribey *Malkara -Tekirdağ
Deveçatağı *Lüleburgaz -Kırklareli

yeğin anlamı
Uygun, yerinde.

*Hayrabolu -Tekirdağ

yeğin anlamı
Zor.

*Şebinkarahisar -Giresun

yeğin anlamı
Yığın.

Uluşiran *Şiran -Gümüşhane

yeğin anlamı
1. Tez. 2. Tez davranışlı, tez canlı, atılgan.
yeğin anlamı
Çok, bol.

İphan *Yusufeli Artvin

yeğin anlamı
1. Güçlü. 2. bakınız» yegin(II). 3. Ağır, yüklü: Senin derdin pek yeğin.
yeğin anlamı
1. Yığın. 2. Çok bol, bereketli

Malatya

yeğin eş anlamlısı

baskın
is. 1. Suç işlediği veya suçluların bulunduğu sanılan bir yere ansızın girme. 2. Kısa süreli, beklenmedik saldırı: "Bu dört kişi güç bela baskından kurtulup bana sığınmış." -R. H. Karay. 3. Su basması, sel. 4. Ansızın çıkagelme. 5. sf. Sertlik, zorluk bakımından üstün: "Belli bir şey ki bu genç ikisinden de baskın, çekemiyorlar." -H. Taner. 6. sf. Benzerleri arasında güç ve önem bakımından başta gelen, hâkim, dominant.
iyi
sf. 1. İstenilen, beğenilen nitelikleri taşıyan, beğenilecek biçimde olan, kötü karşıtı: "Bir aralık iyi fal bildiğimi haremde duyurdum." -F. R. Atay. 2. Bol, yararlı, kazançlı: İyi yağmur yağdı. 3. Çok: İyi para kazandı. 4. Uğurlu, hayırlı, iyilik getiren: İyi haber. 5. Esen, sağlıklı: "İyi ve sıhhatli olduğumu bildirebilirsiniz." -N. F. Kısakürek. 6. Yerinde, uygun: İyi bir cevap. 7. Doğru olan: İyisi bu işe karışmamaktır. 8. Yeterli, yetecek miktarda olan: Bu yün, hırka için iyidir. "Annemin simasını şimdi iyi hatırlayamıyorum." -Y. K. Beyatlı. 9. is. Öğrencinin değerlendirilmesinde kullanılan orta ile pekiyi arasındaki not. 10. zf. İstenilen, beğenilen, yerinde, yararlı, uygun bir biçimde: İyi konuştu. "Bunun çocukları iyi çıktıkları için ölünceye kadar babalarına bakmışlar." -M. Ş. Esendal.
katı
(I) sf. 1. Sert, yumuşak karşıtı: "Bu hâl, onu ilk defa giyilen katı gömlek gibi sıkıyordu." -F. R. Atay. 2. mec. Hoşgörüsüz, acımasız, merhametsiz, zalim: Katı yürekli. Katı davranış. 3. mec. Düşünce ve davranışlarında belli ilkelere sıkı sıkıya bağlı olan. 4. fiz. Sıvıların ve gazların tersine, içinde bulunduğu kabın veya üstünde bulunduğu yerin biçimini almayan, sulp. 5. zf. esk. Çok, aşırı derecede: "Susadım ol dem hararetten katı / Sundular bir cam dolusu şerbeti." -Süleyman Çelebi.
katı
(II) is. hay. b. Taşlık.
şiddetli
sf. 1. Etkisi çok olan, zorlu: "Bir aralık rahmetli babam şiddetli bir romatizmaya tutulmuştu." -F. R. Atay. 2. Hızlı: "Şiddetli yağmurun damlaları camı dövüyordu." -R. Enis. 3. Aşırı: Şiddetli geçimsizlik.
üstün
(I) sf. 1. Benzerlerine göre daha yüksek bir düzeyde olan, onları geride bırakan: "Zekâsının işlek, hatasız ve çok üstün olduğunu bir daha anlıyorum." -R. H. Karay. 2. Birine veya bir şeye göre nitelik bakımından daha yüksek, daha elverişli olan, faik.
üstün
(II) is. db. esk. Arap harfli metinlerde bir ünsüzün a, e seslerinden biriyle okunacağını gösteren işaret, fetha.
zorlu
sf. 1. Güçlü, kuvvetli, şiddetli: Zorlu bir yağmur. 2. Tuttuğunu koparan, baskı yapabilecek ölçüde güçlü (kimse): "Ne zorlu bir amir olduğunu daha ilk gününden belli etti." -H. Taner. 3. Zor, güç yapılan: "Millî Mücadelenin bazı zorlu safhalarında onun âdeta, işlere seyirci kalır gibi bir kayıtsız, ilgisiz duruşu olurdu ki..." -Y. K. Karaosmanoğlu. 4. Zorbalık yapan.

"yeğin" için örnek kullanımlar

Güneş püskürtüsü Güneş 'in gazyuvarı nda (atmosferinde) gerçekleşen yeğin patlamalara verilen addır. Bu patlamalar milyarlarca megaton
Kaynak: Güneş püskürtüsü
yıldızlardır, ve kütlelerini 2000 km/s hızına ulaşabilen çok yeğin yıldız rüzgârı nedeniyle kaybetmektedirler. Kendi yıldızımız
Kaynak: Wolf-Rayet yıldızı
1999-2010 - Şerafettin yeğin(1994-1999)Şemsettin Kaya(1984-1994)Kemal Kanon (1973-1981)İzzet Güzelgül(1969-1973)Abdurrahman Kanon(1961-
Kaynak: Molladavut, Karaçoban
Eski tarihlerde yaklaşık 1930-1935'lerde bir Yörük, davarı ve çocukları ile kışı burada geçireceğini sanarak kalır, kış da yeğin gidince
Kaynak: Köseler, Gümüşhacıköy

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.