Güncel Türkçe Sözlük
durulmak anlamı
(I) (nsz) 1. Duru duruma gelmek: "Akmayan su, kımıldanmayan, olduğu yerde bir çukurun içinde pıhtılaşan, ağırlaşan durgun ve durulmuş su ölümü hatırlatır bana." -N. Hikmet. 2. Gürültü, kımıldanış, karışıklık, yağış, yel dinmek, sükûn bulmak: "Dışarıda nemli bir rüzgâr esiyordu, dalgalar durulmamış, yalnız biraz ağırlaşmıştı." -A. Erhat. 3. mec. Sakinleşmek: "Hüdai ile olan anlaşmazlıklar durulacak gibi değildi" -A. Kulin.
durulmak anlamı
(II) Durma işi yapılmak: "Mor dağlara karargâhlar kurulur / Eteğinde bölük bölük durulur" -B. S. Erdoğan.