entrika anlamı Fr.intrigue
Bir işi sağlamak veya bozmak için girişilen gizli çalışma, oyun, dolap, düzen, dalavere, desise, hile: § "
... işin içinde diğer entrikalar bulunarak onlar dahi atideki baplarımızda tavzih edilmek lazım gelmiştir." -Ahmet Midhat Efendi, Arnavutlar Solyotlar, 156. § "
O günden beri yurdunun öbür ucundan bu yana doğru kırk ay yol yürüye, dünyaya meydan okuyarak, entrikalar bozarak..." -Ruşen Eşref Ünaydın, Hatıralar III, 122. § "
Nasıl bir entrika kurbanı olduklarını anlayarak yekdiğerini mazide olduğu gibi kucaklayacaklar..." -Sami Paşazade Sezai, Bütün Eserleri III, 29. § "
Her türlü entrikanın dışındaydı." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Mahur Beste, 36. § "
Mektepteki hayvanat muallimi Hüsnü Bey gibi, ya entrikalarla, sefil ikiyüzlü politikalarla yalnız nefsinin selametini arar." -Peyami Safa, Biz İnsanlar, 172. § "
Şirketin vesika, vagon entrikalarına alet oldum." -
Reşat Nuri Güntekin, Damga, 89. §
Birine bir yanlışlık yaptırıp da ayağını kaydırmaya mahsus olan bir entrika, ötekine ikbalin bir altın külahını giydirir." -Ahmet Rasim, Eşkâl-i Zaman, 45. §
"Ben tilki tabiatında her entrikanın her gün şahidi olduğum yüzlerce misallerinden biri karşısında bulunduğuma büyük teessürle kani oldum." -Necip Fazıl Kısakürek, Sultan Vahidüddin, 114. § "…
kâtipler uydurduğum kanlı din ve vahşet hikâyelerini, harem ve aşk entrikalarını bana hayran olarak dinlerlerdi." -Orhan Pamuk
, Beyaz Kale, 132. § "
Sinsi hesaplarla bir sürü entrika çevirip, berber dükkânına kavuşmayı kuruyor bütün gün." -Attila İlhan, Kurtlar Sofrası, 115.