İhtimal ki Başbakan, "sansürcü" olarak
algılanmak istemiyor.
Unlikely that the Prime Minister, "censor" does not want to be perceived as.
Kaynak: aksam.com.trKimse öyle biri olarak
algılanmak istemiyor.
No one wants to be perceived as one of it.
Kaynak: birgun.netKendi kimliğimizle ilgisi olmayan bir karaktere bürünmek veya bürünmüş gibi
algılanmak zorunda kalabiliyoruz.
Unrelated to their identity to be recognized as a character can stay to assume, or clad.
Kaynak: blog.milliyet.com.trOysa turizm, özellikle ülkemiz için, ekonomik bir araç olduğu kadar politik ve diplomatik bir araç olarak da görülüp
algılanmak zorundadır.
However, tourism, especially in our country, as well as a tool of economic, political and diplomatic seen as a tool has to be recognized.
Kaynak: turizmhaberleri.comhareket ederek, fiziksel nesnelerin varoluşunun
algılanmak olduğunu, fiziksel nesnelerin yalnızca idealar olarak varolduklarını ileri sürer.
Kaynak: İdealizm