Onların kelimelerinde, cümlelerinde üzüntü ve
eziklik vardı.
Them the words, sentences were sad and crushed.
Kaynak: 08haber.comHiçbir
eziklik, hiçbir eksiklik hissetmedi yaşamı boyunca.
No crushed, there is no shortage felt throughout his life.
Kaynak: gercekgundem.comAma orada yaşanan
eziklik de olsa orada olmanız gerektiği inancına da sahipsiniz.
But there is also the belief that should be there even if you have crushed.
Kaynak: timeturk.comOkumadığım içinde şimdilik
eziklik yaşıyorum.
I'm not reading in the now crushed.
Kaynak: haber3.comProksimal (yakınsal)
eziklik, hasarlı sinir hücrelerinde bulunan ve rejenerasyonun bir parçası olan hücre gövdesi nin uçlarında oluşur.
Kaynak: Çevresel sinir hasarıAcıma, alçak gönüllülük, korku, büyük olan karşısında
eziklik, sabır, hoş görü, gurur vb. türde özellikler barındıran yaşam anlayışı
Kaynak: Köle ahlakıbunun bir
eziklik olmadığını, davranışının muhatabıyla kıyaslanmayacak kadar büyük bir cesaret ve özgüven gerektirdiği sonraki
Kaynak: Çuval olayıBunun temel nedeni, 12 yaşındaki Yuanjio'nun 8-9 yaşlarındaki çocuklara yenilmesi ve bu durumun onda yarattığı
eziklik duygusuydu.
Kaynak: Huo YuanjiaBu sırada I. Dünya Savaşı 'nın getirdiği büyük altüstlüklere, haksızlıklar ve savaştan yenik çıkmanın vermiş olduğu manevi
eziklik de
Kaynak: Nasyonal sosyalizmVe üzerlerine zillet,
eziklik ve yoksulluk damgası vuruldu, Allah'tan bir gazaba çarpıldılar. Bu böyle oldu, çünkü onlar Allah'ın
Kaynak: Antisemitizm