fakülte anlamı İng. faculty Fr. faculté
Bir üniversitenin, öğrenim alanı ya da uzmanlık konusu bakımından ayrılmış kollarından her biri.

fakülte anlamı
is. (fakü'lte) Bir üniversitenin, öğrenim alanı veya uzmanlık konusu bakımından ayrılmış kollarından her biri: "Bir ev hizmetçisi azıcık dişini sıkınca çocuğunu fakülteye gönderebiliyor." -Ç. Altan.

fakülte anlamı
isim
1) faculty
2) college

fakülte anlamı Fr.faculté
Bir üniversitenin, öğrenim alanı veya uzmanlık konusu bakımından ayrılmış kollarından her biri: § "Her akşam onların fakülteden başları birbirine girmiş..." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur, 77. § "Yıllar önce fakülte arkadaşlarından biri, onca üstüne titrediği kitaplarını nasıl yakmıştı!" -Adalet Ağaoğlu, Üç Beş Kişi, 11. § "Bu iki fakültede sosyoloji usulüne büyük bir ehemmiyet vermek gerekir" -Ziya Gökalp, Terbiyenin Sosyal ve Kültürel Temelleri, 183. § "Hâlen Hukuk Fakültesinde talebeyim." -Peyami Safa, Doğu-Batı Sentezi, 171. § "Niyetim, ikmali tahsil için tıp fakültesine devamdır." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Bir Sürgün, 58. § "Üniversite yıllarında, fakültelerde hazırladığımız..." -Yavuz Bülent Bakiler, Üsküp'ten Kosova'ya, 55. § "Fakültedeki psikoloji derslerinize bilhassa ehemmiyet verin!" -Necip Fazıl Kısakürek, Bir Adam Yaratmak, 9. § "Bu nedenle masal fakültesine girmek, ‘şairler şehri' konusunda uzmanlaşmak için çok çalıştım Esin Hanım." -Buket Uzuner, Şairler Şehri, 158. § "Ve bir gün Ömer Darülfünun hukuk fakültesine kaydedilip eve döndüğü vakit anası ona bir mektup verdi." -Nazım Hikmet Ran, Kan Konuşmaz, 254. § "Daha o sabah fakültede güz dönemi imtihanlarından ikincisine girmiş, birincisinde olduğu gibi bunda da çakmıştı." -Attila İlhan, Kurtlar Sofrası, 73. § "Orta Asya dillerini okumuş fakülteli mütehassıslara düşer." -Nurullah Ataç, Dergilerde deneme, 144.