fanila anlamı İt..flanella
1. Genellikle ince pamuk ipliğinden dokunmuş iç çamaşırı: § "
... iplikten mamul gayet dar bir fanila don demek olup." -Ahmet Midhat Efendi, Karnaval, 10. § "
Pervin boş kalan elini Müfid'in fanilasından içeriye sokarak Tam kalbinin üstüne koyduktan sonra, yavaş yavaş, göğsünü okşamaya başladı." -Peyami Safa, Şimşek, 14. § "
fanila. Beyaz sal ve şafak gibi maruf kumaş." -Ahmet Vefik Paşa, Lehçe-i Osmani. § "
Sırtında lacivert beyaz yollu bir fanila." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur, 45. § "
İnce beyaz ten fanilenle yol karyolanda bağdaş oturmuştun; kahveni bekliyordun..." -Ruşen Eşref Ünaydın, Hatıralar III, 97. § "
Tavsiyen üzerine fanila giydim." -Ziya Gökalp, Ziya Gökalp'ın Mektupları, s.394. § "
Kolsuz, göğsü cömertçe açık, el kadar kırmızı bir fanilayla kaldı. §
"-Adalet Ağaoğlu, Dar Zamanlar-3 Hayır, 178. § "
Bu zavallının sırtında o lime lime ceket de yok… kipkirli bir fanila." -Ahmet Rasim, Eşkâl-i Zaman, 179. § "
Daveti tertip edenler beyaz pantolonlu, çıplak ayak ve gemici fanilalı…" -Necip Fazıl Kısakürek, Aynadaki Yalan, 50. §
"Bana yollamak istediğiniz fanila ve don için hiç zahmet buyurmayınız." -Buket Uzuner, Uzun Beyaz Bulut (Gelibolu), 127. 2. Yumuşak yünden örülmüş veya dokunmuş, hafif ve gevşek (kumaş): § "
Bana iki fanila çorapla bir külüstür manto bile çıkmadı." -
Reşat Nuri Güntekin, Yaprak Dökümü, 64. § "
… beyaz fanila pantolonlu delikanlılara bakarak…" -Nazım Hikmet Ran, Kan Konuşmaz, 229.