Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

fırtına ne demek?

 - 3 sözlük, 3 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

fırtına anlamı
is. (fırtı'na) 1. Rüzgâr çizelgesinde hızı 34-40 deniz mili olan ve kuvveti 8 ile gösterilen, yağmur ve kasırga getiren çok güçlü rüzgâr. 2. Bu rüzgârın denizde veya kum çöllerinde yarattığı dalgalanma: "Dalgadan kimsenin eli tahlisiyeye değmeden bereket fırtına dindi." -B. Felek. 3. mec. Güç atlatılan kötü durum: "Fırtınanın yaklaştığını anladığı hâlde anlamamış görünüyor, şarkısını mırıldanıyordu." -R. N. Güntekin. 4. mec. Karşıt düşünce veya durumların yarattığı karışıklık, sıkıntı: "Kâmuran'ın ağlamasının kalbimde uyandırdığı fırtınaya kendim de şaşıyorum." -H. E. Adıvar. 5. coğ. Saatteki hızı 70 mil olan rüzgâr.

Türkçe - İngilizce

fırtına anlamı
isim
1) storm
2) hurricane
3) gale
4) tempest
5) squall
6) gust
7) snorter

Türkçede Batı Kökenli Kelimeler Sözlüğü

fırtına anlamı İt..fortuna
1. Yağmur ve kasırga getiren çok güçlü rüzgâr: § "... sonra ihtiyarlık onun bütün varlığına bir fırtına hızıyla girdi, bütün alevlerini söndürdü." -Peyami Safa, Bir Akşamdı, 122. § "Bu ocak sonu İstanbul kuvvetli bir fırtına geçirmişti." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Sahnenin Dışındakiler, 65. § "Kız kardeşleri, fırtınalarda batmış gemilerin enkazından gelme öte beri şeylerle oynarken, o kendisini menekşe renkli bir gölgeyle ihata eden güzel, gül renginden bir salkım söğüdün altında oturur." -Ruşen Eşref Ünaydın, C. 9, 78. § "Sıcak bir yaz gününde fırtınanın yaklaştığını sezen bir insan gibi, hayatının yeni maceralar eşiğinde olduğunu anlıyordu." -Nazım Hikmet Ran, Yeşil Elmalar, 112. § "Bir lodos fırtınası var Marmara'da Allah inandırsın." -Reşat Nuri Güntekin, Balıkesir Muhasebecisi, 4. § "Önümüz ilkbahar olduğu için, artık bu geçici fırtınalarda kalmaz." -Ziya Gökalp, Ziya Gökalp'ın Mektupları, 239. § "Kız, karanlık ve fırtına karşısında irkilir." -Adalet Ağaoğlu, Toplu Oyunlar: Bir Kahramanın Ölümü, 301. § " Subaskını, deprem, fırtına gibi tabii olaylar da genel bilgiler içinde." -Ahmet Rasim, Eşkâl-i Zaman, 149. § "Fırtınalı bir deniz üzerinde 7 gün çırpınmış ve… "-Necip Fazıl Kısakürek, O ve Ben, 60. § "Takvimin bugünkü yaprağında, fırtına haberinden sonra, bir vecize: Elbette sefil olursa kadın alçalır beşer." -Nurullah Ataç, Söyleşiler, 261. 2. Bu rüzgârın denizde veya kum çöllerinde yarattığı dalgalanma: "Hele fırtına gecelerinde, açık bir denizin dalgalarına tutulmuş vapurların içindeki sesler, büyük gürültüler, kanat çırpmaları, çerçeve zangırtıları, türlü gıcırtılar, hatta infilaklar duyuluyordu." -Peyami Safa, Şimşek, 22. 3. mec. Güç atlatılan kötü durum: § "Neyse, şimdi bir bardak suda fırtına çıkaracak değiliz ya..." -Peyami Safa, Biz İnsanlar, 80. § "Hoş, altmış sekiz fırtınası durulunca, aralarındaki yinelenmeyen…" -Adalet Ağaoğlu, Dar Zamanlar-3 Hayır, 117. § "… çünkü sükûnetin ortasında fırtına saklıdır." -Elif Şafak, Şehrin Aynaları, 11. § "Harp mıntıkasının göbeğinde, ateş yağmuru ve bomba fırtınası içinde emir tebliğlerini yetiştirmek için canımı dişime takmış koşarken, aklımdan bu çeşit fikirlerin geçmesi askeri bakımdan zayıflık emaresidir (belirtisidir), farkındayım." -Buket Uzuner, Uzun Beyaz Bulut (Gelibolu), 107. § "Meliha bir söz söylemeyerek yalnız nazarıyla "Telaş etme, zuhur edecek fırtınanın teskinine gayret edeceğim, maksadını ifham ederek odadan çıktı." -Ahmet Midhat Efendi, Eski Mektuplar, 13. 4. mec. Karşıt düşünce veya durumların yarattığı karışıklık; sıkıntı: § "Birbirine zıt fikir cereyanları öylesine fırtınalı bir hava yaratmış, orTamı öylesine dalgalandırıp bulandırmıştı ki." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları, 57. § "... Slavcılar tarafından bir nefret fırtınasıyla karşılandı." -Peyami Safa, Doğu Batı Sentezi, 43. § "Flaubert içindeki fırtınayı yek bir ben olarak okura yansıtmamak için, § " -Adalet Ağaoğlu, Geçerken, 39. § "… fırtınalı karakterinin yarattığı zıtlığın derin uçurumunda düşe çıka, yaralı-bereli en çok da yapa yalnız yaşamıştı." -Buket Uzuner, Şairler Şehri, 75. 5. Saatteki hızı 70 mil olan rüzgâr.

fırtına eş anlamlısı

sıkıntı
is. 1. İşsizlik, tekdüzelik, bezginlik vb. sebeplerden doğan ruhsal yorgunluk, cefa, eziyet: "İçinin sıkıntısını mümkün mertebe gizlemeye çalışarak, dereden tepeden konuşarak oyalandı." -P. Safa. 2. Bir bozukluğun, karışıklığın sebep olduğu etkili ve sürekli yorgunluk, mihnet: "Sıkıntı ve ızdırapla sağa sola döndüm." -A. Gündüz. 3. Yokluk ve parasızlığın yol açtığı geçim darlığı: "İhtiyarın bir para sıkıntısı içinde olduğunu o söylemeden ben keşfetmiştim." -S. F. Abasıyanık. 4. Bulunmama durumu: "Yüklü servetini cömertçe harcamaması nedeniyle piyasada para sıkıntısı baş gösterdi." -İ. O. Anar. 5. mec. Sorun, mesele, sendrom, problem: "Atatürk öldüğü zaman Türkiye'nin ufak tefek sıkıntılar dışında hiçbir büyük problemi yoktu." -B. Felek.

"fırtına" için örnek kullanımlar

Fırtına'da düşünülen yol haritası bununla sınırlı kalmayacak.
Storm 'will not be limited to, the road map is considered.
Kaynak: fanatik.com.tr
Sabah saatlerinde çıkan fırtına, gün boyu şiddetini arttırarak devam etti.
In the morning the storm, increasing the severity continued throughout the day.
Kaynak: ensonhaber.com
Palandöken'de bu sefer fırtına değil, snowboardçılar esti.
Palandöken this time the storm, snowboardçılar blew.
Kaynak: timeturk.com
Fırtına'dan Avni Aker'de büyük üstünlük.
Storm from the Avni Aker great advantage.
Kaynak: medyaspor.com
fırtına | 23/1 | | | fırtına | 13/2 | | | fırtına | 1/3 | | | fırtına | 15/3 | | | fırtına | 29/3 | | | fırtına |
Kaynak: Fırtına takvimi
Fırtına kuşu (Hydrobates pelagicus), fırtına kuşugiller (Hydrobatidae) familya sına ait bir kuş tür ü. Fırtına kuşu, görünüşte koyu kuş
Kaynak: Fırtına kuşu
Fırtına dalgası, deniz yüzeyinin fırtına veya kasırga gibi bir alçak basınç sistemi nedeniyle kabarması. Fırtına dalgaları, başlıca
Kaynak: Fırtına dalgası

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.