fırtına anlamı İt..fortuna
1. Yağmur ve kasırga getiren çok güçlü rüzgâr: § "
... sonra ihtiyarlık onun bütün varlığına bir fırtına hızıyla girdi, bütün alevlerini söndürdü." -Peyami Safa, Bir Akşamdı, 122. § "
Bu ocak sonu İstanbul kuvvetli bir fırtına geçirmişti." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Sahnenin Dışındakiler, 65. § "
Kız kardeşleri, fırtınalarda batmış gemilerin enkazından gelme öte beri şeylerle oynarken, o kendisini menekşe renkli bir gölgeyle ihata eden güzel, gül renginden bir salkım söğüdün altında oturur." -Ruşen Eşref Ünaydın, C. 9, 78. § "
Sıcak bir yaz gününde fırtınanın yaklaştığını sezen bir insan gibi, hayatının yeni maceralar eşiğinde olduğunu anlıyordu." -Nazım Hikmet Ran, Yeşil Elmalar, 112. § "
Bir lodos fırtınası var Marmara'da Allah inandırsın." -
Reşat Nuri Güntekin, Balıkesir Muhasebecisi, 4. § "
Önümüz ilkbahar olduğu için, artık bu geçici fırtınalarda kalmaz." -Ziya Gökalp, Ziya Gökalp'ın Mektupları, 239. § "
Kız, karanlık ve fırtına karşısında irkilir." -Adalet Ağaoğlu, Toplu Oyunlar: Bir Kahramanın Ölümü, 301. § "
Subaskını, deprem, fırtına gibi tabii olaylar da genel bilgiler içinde." -Ahmet Rasim, Eşkâl-i Zaman, 149. §
"Fırtınalı bir deniz üzerinde 7 gün çırpınmış ve… "-Necip Fazıl Kısakürek, O ve Ben, 60. § "
Takvimin bugünkü yaprağında, fırtına haberinden sonra, bir vecize: Elbette sefil olursa kadın alçalır beşer." -Nurullah Ataç, Söyleşiler, 261. 2. Bu rüzgârın denizde veya kum çöllerinde yarattığı dalgalanma:
"Hele fırtına gecelerinde, açık bir denizin dalgalarına tutulmuş vapurların içindeki sesler, büyük gürültüler, kanat çırpmaları, çerçeve zangırtıları, türlü gıcırtılar, hatta infilaklar duyuluyordu." -Peyami Safa, Şimşek, 22. 3.
mec. Güç atlatılan kötü durum: §
"Neyse, şimdi bir bardak suda fırtına çıkaracak değiliz ya..." -Peyami Safa, Biz İnsanlar, 80. § "
Hoş, altmış sekiz fırtınası durulunca, aralarındaki yinelenmeyen…" -Adalet Ağaoğlu, Dar Zamanlar-3 Hayır, 117. §
"… çünkü sükûnetin ortasında fırtına saklıdır." -Elif Şafak, Şehrin Aynaları, 11. §
"Harp mıntıkasının göbeğinde, ateş yağmuru ve bomba fırtınası içinde emir tebliğlerini yetiştirmek için canımı dişime takmış koşarken, aklımdan bu çeşit fikirlerin geçmesi askeri bakımdan zayıflık emaresidir (belirtisidir), farkındayım." -Buket Uzuner, Uzun Beyaz Bulut (Gelibolu), 107. § "
Meliha bir söz söylemeyerek yalnız nazarıyla "Telaş etme, zuhur edecek fırtınanın teskinine gayret edeceğim, maksadını ifham ederek odadan çıktı." -Ahmet Midhat Efendi, Eski Mektuplar, 13. 4.
mec. Karşıt düşünce veya durumların yarattığı karışıklık; sıkıntı: § "
Birbirine zıt fikir cereyanları öylesine fırtınalı bir hava yaratmış, orTamı öylesine dalgalandırıp bulandırmıştı ki." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları, 57. § "
... Slavcılar tarafından bir nefret fırtınasıyla karşılandı." -Peyami Safa, Doğu Batı Sentezi, 43. § "Flaubert içindeki fırtınayı yek bir ben olarak okura yansıtmamak için, § "
-Adalet Ağaoğlu, Geçerken, 39. §
"… fırtınalı karakterinin yarattığı zıtlığın derin uçurumunda düşe çıka, yaralı-bereli en çok da yapa yalnız yaşamıştı." -Buket Uzuner, Şairler Şehri, 75. 5. Saatteki hızı 70 mil olan rüzgâr.