filo anlamı İt..filo
1. Bir arada ve bir komuta altında bulunan savaş gemilerinin veya uçaklarının bütünü: § "
Şimdi efendim, İngiliz ve Fransız filoları, Boğaz önünde temmuz ayından itibaren toplanmaya, aynı zamanda boğazı tarassut ve abluka altına almaya başladı." -Ruşen Eşref Ünaydın, Röportajlar II, 226; § "
Artık bu mabetlerin en yakınında idi, derken birdenbire onların Tam bir filoya tahvil ettiğini gördü." -Ruşen Eşref Ünaydın, C. 9, 30. §
"filo. Bir takım gemi, küçük donanma." -Ahmet Vefik Paşa, Lehçe-i Osmani. § "
Günler, haftalar geçip de kazazede filonun ıslahat ve teminatı reside-i hıtam olunca..." -Sami Paşazade Sezai, Bütün Eserleri III, 203. § "
Bir gün halkın kendisi defedecek Kreislerleri 6. Filoyu karasularımızın eşiğinde daha, duman edecek." -Adalet Ağaoğlu, Bir Düğün Gecesi, 247. § "
Dikkate değer ki, daha şimdiden, Akdeniz filosunu kumandasına bıraktı." -Ahmet Rasim, Eşkâl-i Zaman, 46. 2. Aynı tür yük taşıyan ticaret gemilerinin veya kara taşıtlarının bütünü: § "…
içinde sık sık yabancı filoların yüzdüğü Boğaz'a, yaz akşamları taa karşı bayırlarda tutuşmuş iki üç cam'a değil, kendilerini utangaç birer çocuk konumuna indirerek Chanel 5 kokularıyla ve erkeksiz olarak içeri giren kadınlara bakarlardı." -Adalet Ağaoğlu, Üç Beş Kişi, 174. §
"Ticaret filoları İtalya'yı dünyanın bütün limanlarına bağlıyordu." -Cemil Meriç, Kırk Ambar, 168. § "
Bunlar barışta kıyıları korur, ticaret filosunu destekler ve…" -Attila İlhan, Aydınlar Savaşı, 42. 3. Bit.