Türkçede Batı Kökenli Kelimeler Sözlüğü
fiske anlamı Rum.fuska
1. Parmaklardan birinin ucunu baş parmağın başına iliştirip birdenbire ileriye fırlatarak yapılan vuruş:§ "Şık pantolonunun üzerine dökülmüş sigara küllerini fiskelerle temizledi." -Ruşen Eşref Ünaydın, Diyorlar Ki, 4. § "Parmaklarını kapıya yapıştırdı üç hafif fiske vurdu, cevap yoktu." -Peyami Safa, Sözde Kızlar, 55. § "Fiske, saçma döktürme, düz çalma; işte bu üç şekil, darbukaya mahsustur." -Ahmet Rasim, Muharrir Bu Ya, 335. § "… kimseye bir fiske vurmamak, vurmamış ve vurmayacak olmak…" -Adalet Ağaoğlu, Dar Zamanlar-3 Hayır, 60. § "Bana fiske vuranın kafasına balyozla inerim." -Nazım Hikmet Ran, Kan Konuşmaz, 34. 2. İki parmak ucu ile tutulabilen (miktar): § "…anasının yüreğine bir fiske su serpecek kadar bir şeyi." -Adalet Ağaoğlu, Bir Düğün Gecesi, 5. 3. İnsan derisinde herhangi bir sebeple ortaya çıkan ufak ve içi su dolu kabartı.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
fiske anlamı
1. İdare lambası, kandil. 2. Şamdan.
fiske anlamıHayvanın arka ayağıyle attığı çifte.
*Nizip -Gaziantep
fiske anlamıBöğürtlen.
-Erzurum
fiske anlamıAğaçlarda beliren ilk tomurcuk.
Kışla *Elmalı -Antalya
fiske anlamıSüzgeç.
Kepez -Çanakkale