Bazı üye ülkeler, siyasi bahaneler ileri sürerek süreci
frenlemek istemektedir.
In some member states, wants to curb the political excuses, saying the process.
Kaynak: kibrispostasi.comYapmasa kendi libidosunu
frenlemek konusunda zorlanıyor.
It does not do forced to curb their libido.
Kaynak: posta.com.trÖzellikle bugünlerde bu tutkuyu biraz
frenlemek lazım.
I need a little curb this passion, especially nowadays.
Kaynak: timeturk.comGelişenler enflasyonu
frenlemek için faiz oranlarını yüksek tutunca bu kez büyüme oranları düştü.
Among those with high interest rates to curb inflation growth rate when you hold down this time.
Kaynak: medya73.comNew Directions üyelerinin çoğu futbol koçu Shannon Beiste (Dot-Marie Jones )'yi uyarılmayı
frenlemek için hayal eder. Bu yöntemin ortaya
Kaynak: Never Been Kissed (Glee)büyük bir olasılıkla Gallienus'un tüm cezalandırmalara rağmen gittikçe artan sayılarını
frenlemek için, Hristiyanlık karşıtı bir denemesiydi.
Kaynak: GallienusMars'taki Gale kraterine inerken erişilecek olan yüksek hızı
frenlemek için üst bölümünde paraşüt vardır. Paraşüt açıldığında 16 m çapına
Kaynak: Mars Bilim LaboratuvarıSu şebekesinin servis dışı kalmasıyla beraber; askeri birimler yangını
frenlemek adına bir yangın önleme şeridi oluşturmaya karar verdiler
Kaynak: San FranciscoDik yokuşlardan inmek, arkadan kızağı
frenlemek kolay değil. Civarik'te güçlükler, ölümün gölgesinde sevgi sevdaya dönüştürülerek aşılır.
Kaynak: Sarıyayla, Nazımiyegibi Fransa'yı da kapsamaktadır ancak Fransa birlik üyesi Doğu Avrupa ülkelerden gelecek göçü
frenlemek için birtakım girişimlerde bulunmuştur.
Kaynak: Fransa