galebe ne demek?
- 2 sözlük, 2 sonuç.Güncel Türkçe Sözlük
galebe anlamı
is. esk. 1. Yengi: "Böyle giderse Tamamıyla galebe ümit ettiğini haber veriyordu." -P. Safa. 2. Üstünlük, çokluk: "Abdülhak Hamit'in Kemal'e galebesi şerrin hayra galebesi demekti." -Y. K. Beyatlı.
is. esk. 1. Yengi: "Böyle giderse Tamamıyla galebe ümit ettiğini haber veriyordu." -P. Safa. 2. Üstünlük, çokluk: "Abdülhak Hamit'in Kemal'e galebesi şerrin hayra galebesi demekti." -Y. K. Beyatlı.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
galebe anlamı
Topluluk, kalabalık
Topluluk, kalabalık
*Afşin -Maraş
galebe eş anlamlısı
çokluk
is. 1. Sayı veya ölçü yönünden çok olma durumu, çoğul, kesret, ekseriyet, teklik karşıtı: "Güzel seslere fazla kapılma, onun çokluğu gönül öldürür." -N. F. Kısakürek. 2. Çoğunluk: "O akşam kibarların geleceğini, smokin hatta frakların çoklukta olacağını söyledi." -H. E. Adıvar. 3. db. Kelimelerin belirli eklerle birden çok varlığı veya kişiyi bildirme biçimi, çoğul, cem. 4. zf. Sık sık, çokça, çok kez: "Ben çokluk ata binmediğim için birkaç ay içinde at toplandı, semirdi ve güzelleşti." -F. R. Atay.
is. 1. Sayı veya ölçü yönünden çok olma durumu, çoğul, kesret, ekseriyet, teklik karşıtı: "Güzel seslere fazla kapılma, onun çokluğu gönül öldürür." -N. F. Kısakürek. 2. Çoğunluk: "O akşam kibarların geleceğini, smokin hatta frakların çoklukta olacağını söyledi." -H. E. Adıvar. 3. db. Kelimelerin belirli eklerle birden çok varlığı veya kişiyi bildirme biçimi, çoğul, cem. 4. zf. Sık sık, çokça, çok kez: "Ben çokluk ata binmediğim için birkaç ay içinde at toplandı, semirdi ve güzelleşti." -F. R. Atay.
üstünlük
is. Üstün olma durumu, faikiyet, rüçhan, avantaj: "Bunlar kendilerini kıskançlık gibi, üstünlük gibi gençlik hislerine kaptıran hanımlardı." -A. Ş. Hisar.
is. Üstün olma durumu, faikiyet, rüçhan, avantaj: "Bunlar kendilerini kıskançlık gibi, üstünlük gibi gençlik hislerine kaptıran hanımlardı." -A. Ş. Hisar.
yengi
is. Birçok emek ve tehlikeli uğraşma pahasına erişilen mutlu sonuç, utku, galibiyet, galebe, zafer.
is. Birçok emek ve tehlikeli uğraşma pahasına erişilen mutlu sonuç, utku, galibiyet, galebe, zafer.
"galebe" için örnek kullanımlar
Yoksa benim hırsızım, benim darbecim iyidir mantığı galebe gelir ki!
Otherwise, my thief, my coup plotters is that the logic is conquered!
Kaynak: samanyoluhaber.comKimsenin kimseye galebe çaldığı algısı oluşturulmamalıydı.
No one stole the perception of anyone oluşturulmamalıydı prevail.
Kaynak: haber10.comAncak hayvanlar galebe çalarak çoklukla ateşe atılırlar.
However, playing mostly conquered animals embark on a fire.
Kaynak: blog.milliyet.com.trİkincisi: Şu asırda maddî fikir galebe çalmış.
Second: I stole conquered century idea of the material.
Kaynak: risalehaber.comDüşmanlara galebe, rızıkta genişlik, huzur ve saadet kapılarının açılması (Fetih -1) Düşmanlara galebe, rızıkta genişlik, huzur ve saadet
Kaynak: Sekine
Kaynak: Sekine
sosyal yaşam ana alanlarında, stratejik/araçsal akılsallık tarafından galebe çalınarak ve böylece yaşamdünyası yerine sistem mantığı geçirilerek.
Kaynak: Jürgen Habermas
Kaynak: Jürgen Habermas
Eğer isyancılar Kralcı ordunun bu muharebede üstün bir galebe çalmasını önlerlerse, Northhümberland Dükü, Galler Kralı Glendower, Mortimer
Kaynak: IV. Henry, Bölüm 1
Kaynak: IV. Henry, Bölüm 1
Birleşmiş Gondor ve Rohan kuvvetleri galebe çaldı fakat Folcwine'in ikiz oğulları Folcred ve Fastred savaşta öldürüldü. İkiz kardeşler,
Kaynak: Rohan
Kaynak: Rohan
süvarilerini takip eden nisbeten ufak Alman süvari birliğine ayrı ayrı hücumlarla her ikisine galebe çalıp bu Alman Haçlı ordusu grubunu kırdılar.
Kaynak: İkinci Haçlı Seferi
Kaynak: İkinci Haçlı Seferi
Yakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
