garazkâr anlamı sf. esk. Garazlı: "Hâlet Efendi akıllı, iktidarlı, cerbezeli, gururlu, insafsız, garazkâr bir adamdı." -A. Ş. Hisar.
garazkâr eş anlamlısı
garazlı sf. Kin güden, garazı olan, garazkâr: "Güzellik ilahesi değildiler ama bu garazlı çirkinleştirmeler çok ileri gidiyordu." -H. Taner.
"garazkâr" için örnek kullanımlar
"Bülowstrasse üzerindeki itişip kakışan insanlar arasında Georg Heym ansızın durarak kolumdan çekiştirmiş ve bana garazkâr bir sesle şu Kaynak:Georg Heym
hapis ve neyfiyemdeki sıkıntılar ve bazı garazkâr neşriyatla üzerime tevcih edilen iftiraların hakikatsizliğini ifade etmek için şahsıma Kaynak:Mehmed Kayalar
O öyle bir adamdı ki, garazkâr ve dünyada misli görülmedik bir şarlatandı. Ben her şeye öyle kolay inanmadığım halde, bana kendini yedi- Kaynak:Çaylı, Eskipazar