Öfke kontrolü sağlamak; bastırmak, pasif davranmak,
geçiştirmek değildir.
Provide anger management; suppress, the passive act, not fudge.
Kaynak: haberler.comSudan sebeplerle olayı
geçiştirmek, puan kayıplarına Sudan bahaneler sunmak olmuyormuş.
Sudan ward off the event grounds, points to provide excuses for losses happening Sudan.
Kaynak: haberler.comdiyerek
geçiştirmek istemiş durumu.
he wanted to ward off status.
Kaynak: sabah.com.trBaşbakan Erdoğan niçin görüşmenin içeriğine değinmiyor da sızdıran üzerinden medyayı suçlayarak,
geçiştirmek istiyor?
Why does not mention the content of the meeting, Prime Minister Erdogan also accused the media of leaking, you want to fudge?
Kaynak: evrensel.netTazlak Tepesi dedik mi biraz düşünmek gerek birkaç kelimeyle
geçiştirmek yetmez. Tazlak Tepesi, Milattan önce Anadolu topraklarında
Kaynak: Akçapınar, Kelesböylece de saldırıyı önlemek suretiyle insanın hayatta kalmasını sağlamak ve en az riskle tehlikeyi
geçiştirmek gibi temel işleveri bulunmaktadır.
Kaynak: Nindokaibu sürgün olayını sıradan bir göç olayı imiş gibi
geçiştirmek için, Osmanlılarla bir anlaşma içinde Kabartay ve Kuzey Osetya 'dan Müslüman
Kaynak: Kabardino-Balkaryaİnsana, en üst form olarak onun görselinde beliren istencin istenci ve onun üzgüsünün katlanılabilirliğini
geçiştirmek için verdiği
Kaynak: Arthur Schopenhauer