Rapor, toplam 140 ülkenin çekiciliklerini ve turizm sektörlerini
geliştirebilme yeteneğini ölçüyor.
The report, a total of 140 measures the ability to develop the country's attractiveness and tourism sectors.
Kaynak: hurriyet.com.trBurada 'hüsnü kabiliyeti' açıyoruz; bu eşlerin birbirlerinde olumlu ve güzel davranışları görebilme ve
geliştirebilme yeteneğidir.
Here's ability to wishful 'opening; these spouses apart from each other and develop the ability to see the positive and beautiful behavior.
Kaynak: haber3.comDünyanın en büyük lastik üreticilerinden Michelin, fuarda süper spor otomobillerin yanı sıra hibrid otomobillerde de yer almasıyla farklı konseptler için lastik
geliştirebilme kabiliyetini gözler önüne serdi.
The world's largest tire manufacturers, Michelin super sports cars at the fair, as well as being one hybrid vehicles, the ability to develop tires for different concepts exposed.
Kaynak: haberler.comUzman sistemler, belirli bir uzmanlık alanında, gerçek kişilerden derlenen bilgileri temel alarak, zamanla kendisini
geliştirebilme yeteneği
Kaynak: Uzman sistemlerservisi olarak yüklenir ve localhost (127.0.0.1 olarak ta bilinir) üzerinde PHP ve MySQL 'i çabuk ve kolay
geliştirebilme imkanı sağlar.
Kaynak: EasyPHPCMS Made Simple şablonları, eklenebilir menüleri ,dinamik menüleri, etiketleri ve çevirileri kolayca
geliştirebilme ve özelleştirebilmeyi
Kaynak: CMS Made Simpleyeni yöntemler
geliştirebilme becerisi kazanmış, klinik ve deneysel çalışmaları planlama, yürütme, yorumlama, bir laboratuarı bağımsız
Kaynak: Fizyolojifaaliyet göstermekte ayrıca ortaeğitim kurumlarının bünyesinde de çeşitli spor dallarında gençlerin kendini
geliştirebilme olanağı mevcuttur.
Kaynak: SürmeneBu küçük hareketlerin köyün ekonomisini değiştirip
geliştirebilme imkânı olmamaktadır. Toprakların, tarımda kullanılırken aldığı darbe, on
Kaynak: Beştepe, Sivasgörsel içeriği gerçek zamanlı düzenleyebilme ve yeni uzantılarla birlikte iletişim deneyimini
geliştirebilme yeteneklerini vaat etmektedir.
Kaynak: Google