Ama hepimizin içinde bastırılmış da olsa cinnet
getiren biri var.
But insanity in all of us who have one, albeit suppressed.
Kaynak: haberturk.comÖcalan'ı
getiren komutanın cezaevinde Öcalan'lı kitap isyanı.
Öcalan'lı book that Ocalan in prison rebellion commander.
Kaynak: timeturk.comAncak 40 milyon Euro'yu
getiren olursa onu satabiliriz.
If you sell it, however, that 40 million euros.
Kaynak: medyaspor.comBu muhteşem zaferi
getiren goller, Hamit Altıntop, Burak Yılmaz ve Umut Bulut'tan geldi.
This spectacular goals in the victory, which, Hamit Altintop, Burak Yilmaz Bulut and Hope arrived.
Kaynak: gazetea24.comGeviş
getiren hayvanlar, otlanma anında bitkisel besinlerini ancak kabaca çiğner ve yutarlar. Bu yuttukları maddeler işkembeye gider.
Kaynak: Gevişgetirenlerİngiltere (İngilizce : England), Birleşik Krallığı meydana
getiren dört ülke den en büyük ve merkezî olanı. Avrupa 'nın batısında, Büyük
Kaynak: İngiltereDoku, bitki , hayvan ve insan organ larını meydana
getiren, şekil ve yapı bakımından benzer olup, aynı vazifeyi gören, birbirleriyle sıkı
Kaynak: DokuKadir, bir yıldız ın parlaklığını dile
getiren gökbilim terimi. Yıldızlar parlaklık derecelerinde farklılıklar gösterdiğinden, onları
Kaynak: Kadir (gökbilim)Erdal Öz, yayıncılık yaşamına, Türkiye çocuk edebiyatına çağdaş boyutlar
getiren Arkadaş Kitaplar'la başladı. Daha sonra kurduğu Can
Kaynak: Can YayınlarıOdun veya tahta, ağaç ların gövde lerini ve dal larını meydana
getiren sert bir madde dir. İnşaat malzeme si, kâğıt ve yakıt yapımında
Kaynak: TahtaSoyadı Kanunu, her Türk vatandaşına bir soyadı taşıma yükümlülüğü
getiren 2525 sayılı kanundur. İsviçre'den alınarak düzenlenen kanun, 21
Kaynak: Soyadı KanunuCümle veya tümce; bir ifade, soru, ünlem veya emiri dile
getiren; kendi başına anlamlı kelime ler dizisi. Çoğunlukla özne , tümleç ve
Kaynak: CümleElektrik santralı, elektrik üretecek bir fabrika yı meydana
getiren tesislerin tümü. Bir elektrik santralı, jeotermik , hidrolik , nükleer
Kaynak: Elektrik santraliÖzne, bir cümle de yüklem ile bildirilen işi ya da oluşu yerine
getiren veya cümlem vasıtasıyla hakkında bilgi verilen öğe .
Kaynak: Özneve tekniği en iyi şekilde bir araya
getiren, yapıların plan , proje , yapım ve denetlenmesiyle uğraşan temel mühendislik dalıdır.
Kaynak: İnşaat mühendisliğiPatrona Halil İsyanı, Osmanlı Devleti 'ndeki Lale Devri 'nin sonunu
getiren ayaklanmadır. Patrona Halil idaresinde, bu ayaklanma 28 Eylül
Kaynak: Patrona Halil İsyanıAstsubay, silahlı kuvvetlerde emir-komuta, eğitim, sevk, bakım, muharebe gibi çok çeşitli görevleri yerine
getiren er ve erbaşlardan
Kaynak: AstsubayKaranlık madde; astrofizik te, doğrudan algılanabilecek kadar büyük konuma
getiren (ışık, x-ışınları v.b.) varlığı görünür maddeler
Kaynak: Karanlık maddeSiyasi ve toplumsal içerikli lirik yapısı ile muhalif bir görüşü dile
getiren müzik türüdür. Yerelden evrensele kadar uzanabilecek bir
Kaynak: Protest müzikPatlayıcı madde, hararet veya şok tesiri ile kimyasal değişikliğe uğrayan, yüksek derecede ısı , çok hacimde gaz meydana
getiren, katı ,
Kaynak: Patlayıcı maddeİngiltere Kilisesi (İngilizce : Church of England), Batı Kilisesi 'nin İngiltere kolunu meydana
getiren kilise . Katolik ve Protestan
Kaynak: İngiltere KilisesiDin adamı, herhangi bir organize dinde çeşitli dinî görevleri yerine
getiren kişi. Değişik din lerdeki karşılığı farklılık göstermekle
Kaynak: Din adamı