Şu oyunla bir de Hamit sahada olsaydı
günah keçisi ilan edilecekti.
We were in the field Hamid scapegoat would be a game.
Kaynak: goal.comAma 'Kayıp Şehir' bunun tek örneği değil ki
günah keçisine çevriliyor.
But the 'Lost City' is not the only example of translating scapegoat.
Kaynak: blog.milliyet.com.trOrdu ve Karabük maçlarının '
günah keçisi' yeni bir kredi açtırdı kendisine.
Army and Karabük matches 'scapegoat' he opened the new loan.
Kaynak: hurriyet.com.trGünah keçisi de Bamba oluverdi, kaleci Onur bile arkadaşına sırtını dönüverdi.
It became a scapegoat for the Bamba, even if the goalkeeper Onur rolled over back on a friend.
Kaynak: skorer.milliyet.com.tr Günâh işleyenlere veya günâhı olanlara günahkâr denir. Büyük
günah işleyene fâsık denir. Küçük
günah ta ısrar, büyük
günah a yol açar.
Kaynak: GünahBüyük
günah işleyen kişinin durumu İslam ilimleri nden Kelâm 'ın önemli konularındandır. Farklı itikadi mezhepler bu konu hakkında farklı
Kaynak: İslam'da büyük günahEndüljans, Orta Çağ Avrupasında bir tür
günah çıkarma ve ölümden sonra cennete gitmek için Papa'nın sattığı af belgesi. Kilisenin halktan
Kaynak: EndüljansYedi (Orijinal adı Seven), senaryosu Andrew Kevin Walker tarafından yazılmış olan, Hıristiyanlık 'ın 7 ölümcül
günah ını işleyenleri kendi
Kaynak: Yedi (film)