güverte anlamı İt..coverta
Gemide ambar ve kamaraların üstü: § "
Bir yığın insan güvertede, bilerek bilmeyerek kendilerini bu akşam saatine teslim etmişe benziyorlardı." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur, 115. § "
Güvertenin ön tarafındayız." -Peyami Safa, Yalnızız, 35. § "
güverte: Gemi ambrının örtüsü." -Ahmet Vefik Paşa, Lehçe-i Osmani. § "
Örttüğü güverte dehlizlerinde beraber dolaşmaya başladık." -Ruşen Eşref Ünaydın, C. 13, 94. § "
Sıvışıp gidiyoruz; güverteye çıkabilirsiniz." -Sami Paşazade Sezai, Bütün Eserleri II, 122. § "
Vapurun yan güvertesindeki yolcular..." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Bir Sürgün, 12. § "
Zira maiyetinde bulunan ıskunanın iki kaptan, bir reis, bir hoca, bir lostroma yani güverte kumandanı, iki dümenci, dört armacı, bir miço, bir kamarottan ve üç dahi tayfadan ibaret bulunan hademesine ve geminin hâl ve şanına bakıldıkça böyle bir geminin ancak üç, dört yüz bin toler variyeti olan adam maiyetinde bulunabileceği tahmin edilir." -Ahmet Midhat Efendi, Hasan Mellâh Yahut Sır İçinde Esrar, 31. § "
Züleyha, güverteye çıkınca kaptanın bir bacağının takma olduğunu gördü." -
Reşat Nuri Güntekin, Eski Hastalık, 19. § "
Dolaşırken, bir vapurun güvertesinde, yahut bir otelin koridorunda gezdiğimi zannediyorum." -Ziya Gökalp, Ziya Gökalp'ın Mektupları, 181. § "
Güneşin doğuşunu beklemek. Sabırla, diyecektir güvertede karanlık gecenin içinde." -Adalet Ağaoğlu, Başka Karşılaşmalar, 123. §
"Güvertesine tiyatro sahnesine benzer bir set oturttular." Necip Fazıl Kısakürek, Aynadaki Yalan, 49. §
"Fakat bindirildiğiniz savaş gemisinin güvertesinde hâlâ varış yerimizi bilmiyorduk." -Buket Uzuner, Uzun Beyaz Bulut (Gelibolu), 87. § "
Baş tarafta, güvertede tahta sıralara karşılık yerleşip cigaralarını yaktıkları vakit vapur Sarayburnu'nu dönüyordu." -Nazım Hikmet Ran, Kan Konuşmaz, 66. § "
Bir gece vapurunun güvertesine şişmiş yüreğini dayayıp gitsin. " -Attila İlhan, Kurtlar Sofrası, 42.