türemek (nsz) 1. Oluşmak, ortaya çıkmak, meydana çıkmak:
"Halide Hanım'ın hikâyesinden sonra türeyen bugünkü Turan lokantaları, Turan berberleri, Turan ocakları bütün payitahtı sarmış." -Y. K. Beyatlı. 2. Parçalanıp çoğalmak, üremek. 3. Çoğalmak:
"Uzun zamandır ıssız, bakımsız kaldığı için o gümrah yeşillikler bölgesinde yılanlar türediği biliniyordu." -R. E. Ünaydın. 4.
db. Bir kökten çıkmak.